1. YAZARLAR

  2. Mehmet Taş

  3. TARİH TEKERRÜR MÜ?
Mehmet Taş

Mehmet Taş

Yazarın Tüm Yazıları >

TARİH TEKERRÜR MÜ?

A+A-

 

                                     

 

               Kur-an; düşünüp anlamamız, doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edebilmemiz, kendisiyle; insanlar olarak aramızda adalet ile hükmetmemiz, kendisiyle şeref kazanmamız, cennet nimetiyle müjdelenmemiz, cehennem azabıyla uyarılmamız, yaratılış gayemizi öğrenmemiz, nasihat almamız, bireysel ve toplumsal problemlerimize en doğru cevaplar getirebilmemiz, hayırlara ulaşabilmemiz, şerlerden korunabilmemiz… gibi sebeplerden dolayı nazil olmuştur.

               Kur-an, Müslümanların hayatına, düşüncesine, insanlarla olan ilişkilerine ortaksız olarak şekil vermek ister. Eğer Müslümanlar, Kur-an’ın ölçülerine uysalardı; elbette ki ilahi vahiyde belirlenen hasletlere sahip olup, insanlık âleminin içinde kendilerine imrenilecek ve gıpta ile bakılacaktı. Bu şekliyle Müslümanlar değil ki yalnız kendi aralarında; kâinatta bulunan canlı cansız her varlık ile sevgi, muhabbet ve adalet üzere ilişki kurup geliştirirlerdi.

               Ama olmadı! Ama olmuyor! Hala işler tersine gidiyor! Niye? Neden? Niçin? Demek ki burada mutlak şekilde işler yolunda gitmemekte, işler tersine sarmaktadır! Bunu da Müslümanlar olarak ya görmüyoruz, ya görmek istemiyoruz! Ya anlamıyoruz, ya da anlamak istemiyoruz! Evet, gerek bu saydığımız sebepler olsun veya daha sayamadığımız başkaca sebepler olsun; her halükarda ciddi bir sorun var demektir. Kur-an’ın hemen girişinde ki ayetlerde buyrulanlara bakalım:

               “Elif, lam mim. Bu kendisinden şüphe olmayan, muttakiler için yol gösteren bir kitaptır. Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. Ve onlar sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahrete de kesin bir bilgiyle inanırlar. İşte bunlar, Rabbinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler bunlardır.” (Bakara 1-5)

               Niçin bunları yazıyorum?

               Eğer Kur-an’dan gereği üzere yararlanabilseydik, O’nu gereği üzere anlayıp, kavrayıp hayatımıza tatbik edebilseydik, bu gün ümmet olarak maruz kaldığımız sıkıntıların çoğunu belki de yaşamıyor, ya da olduğumuz halden çok daha farklı bir hal üzere olurduk.

               Bu günlerde eski notlarımı karıştırdım da; 1985 yılında yazmış olduğum notlarımdan birisini buldum.

               Evet, 1985’in Mayıs ayı,

               Konu başlığı; RAHMAN’I TERCİH!

               Şu ayet ile giriş yapmışım: “Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan nura çıkarır. Küfredenlerin velisi ise tağuttur. Onları nurdan karanlıklara çıkarır. İşte onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.” (Bakara,257)

               Devamında paragraf şöyledir: ‘Allah, kendi yolunu takip edenlerin dostu ve yardımcısıdır. Çünkü onlar Rabbani, Rahmani yolu seçmişler; kurtuluş, selamet ve güven yolunu tercih etmişlerdir. Dosdoğru yolu; dosdoğru bir şekilde tercih etmişlerdir/ahd etmişlerdir. Bu tercih kupkuru bir tercih değil; tam aksine şuurlu, bilinçli ve inatla yapılan bir tercihtir. Bu tercihin dışında kalan bütün cahili tercihleri de, Kur-an’ın yol göstericiliğinde; kati bir surette reddederek, bütün yol ve yaşayış şekillerini cephe alarak yapılan bir tercihtir. Bu tercih aydınlığa, hidayete yönünün çevrilmesi; her tür karanlık ve zulumata da sırtının çevrilmesi tercihidir….’

               Elbette ki, Rahmani yola yapılan bilinçli tercih; emniyettir, selamettir, güvendir…

               İlahi ahkâma sarılmak; kardeşliği, başarıyı, huzuru, insanca yaşamayı, insani şeref ve haysiyeti getirir/korur…

               Yine aynı yazıya şöyle bir paragraf ile devam edilmektedir:

               “Hak yolunu tercih edenleri, elbette ki bu yolun istikameti ve vereceği/verdiği güven ile (hakk tarafından) kurtuluşa ererler/eriştirilirler. Zira Rahman olan Allah, kendi yolunu seçenleri; nura, aydınlığa çıkartmaktadır. Bu çıkarış salt anlamda manevi bir çıkarışla kalmayıp; iki dünya saadeti için gerekli olan her ne varsa (maddi, manevi, …) hepsini kapsar. Bu yolu seçenlerin, dünyaya bakış açıları, eşyaya bakış açıları, insanlarla olan ilişkileri, tavır ve davranışları, düşünüş ve yaşayışları… Rahmani bir yönlendirme altında olmaktadır/olacaktır.’

               Elbette ki insan olarak sorun ve sıkıntılar genellikle benzer olabilir. Ama her halükarda zaman ve zemine bağlı olarak Müslümanlar, kendine has çözüm yollarını, çıkış kapılarını bulmak zorundadırlar. Eğer zamana ve zemine göre kendimize has çıkış yol ve kapıları bulamazsak; başkalarının göstereceği çıkmaz yol ve kapılara yöneliriz ki; bu da bizleri kurtuluşa değil; helake sürükler, dalalete düçar eder.

               Yine söz konusu yazımın son paragrafıyla devam edelim:

               “Rahman’a doğru tercihini yapan, daima O’nun la beraber olur. O’ndan gafil kalmaz. Çünkü bu tercihi yapan kişi, Rahman’a kulluğunu ibraz etmek üzere tercihini yapmıştır. Çünkü o; O’na muti ve tam bir teslimiyet üzere tercihini yapmıştır. Çünkü o; O’nu kendisine kendi nefsinden dahi yakın olarak tercih etmiştir. Çünkü o; Rahman’a karşı yapılan isyan ve tuğyanlara karşı topyekûn HAYIR (LA) diyerek tercih yapmıştır. Şeytan ve hizbine karşı; Rahman’ın emirlerini, Önder’(peygamber)’in komutlarını içine sindirerek, kalbine nakşederek cephe almıştır. Zira o Rahman’ı tercih etmiştir.

 

               Merhum Akif ne güzel söylemiştir

 

               Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

               Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

               "Tarih"i  "tekerrür"  diye tarif ediyorlar;

               Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

 

            Tarihin tekerrür edip etmemesi, bir bakıma Müslümanları yaptığı/yapacağı tercilere bağlıdır. Tercihlerimizi Rahman’a doğru ve hakkıyla yapabilmemiz dua ve dileklerimle…

                                                                                                          

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.