1. YAZARLAR

  2. Mehmet ALTAN

  3. Suriye Kürtleri, Türkiye Kürtleri...
Mehmet ALTAN

Mehmet ALTAN

Mehmet ALTAN
Yazarın Tüm Yazıları >

Suriye Kürtleri, Türkiye Kürtleri...

A+A-

Önceki gece, Beytüşşebap yakınlarındaki Ayvalık bölgesinde görevden dönen askerlere PKK’lılar tarafından pusu kuruldu. Askeri araca önce roketatarlarla sonra uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Saldırı sırasında biri yüzbaşı, ikisi er olmak üzere üç asker şehit oldu, üç asker de yaralandı.

Dün sabah ise bir gece önceki gibi, bu kez İran tarafından yeniden ısıtılan ‘PKK’nın iki numaralı ismi Murat Karayılan’ın yakalandığı haberi’ ile uğraştık. Aslı astarı çıkmadı. Kim, neyi, niçin manipüle ediyor, o da anlaşılamadı.

Bugün ise PKK’nın Doğu ve Güneydoğu’daki ilk silahlı eylemi yaptığı 15 Ağustos 1984 tarihinin 27’nci yıldönümü. KCK şiddet çağrısı yaptı, olası gelişmelere karşın ‘olağanüstü’ tedbirler alındığı bildirilmekte...

***

Kendi içimizdeki ‘Kürt sorunu’ kanlı bir ivme kazanırken, yanı başımızda, Suriye’de, Esad rejimi tozunu attığı Hama’dan çektiği tankları önce Humus’a, ardından da dün Türkiye sınırına 70 kilometre uzaklıktaki son hedefi Lazkiye’ye soktu, kenti denizden de bombaladı.

Görüşmelerde açıkça istiskale uğramış olmamamıza rağmen ‘çok güçlü’ ve komşumuz Suriye üzerinde de çok ‘etkili ve yetkili’ olduğumuzun propagandasını yapılırken, Esat rejimi kendi halkını soğukkanlı bir şekilde öldürmeye devam ediyor.

Ankara’nın dünyayı ve Suriye’yi okumakta zorluk çektiği fiilen görülüyor.

***

Dün gazeteleri okurken, Rusya’nın etkili siyaset bilimcilerinden Stanislav Tarasov’un da Rusya’nın Sesi Radyosu’nda Türkiye’nin dış politikasındaki çelişkilerini vurguladığını gördüm.

Tarasov, ‘Türkiye’nin demokratik reformların uygulanmasını istediği Suriye’de reformlar uygulanırsa Kürtlerin özerklik talep edeceğini, fakat Türkiye’de yaşayan Kürtlere özerklik hakkı tanınmadığını ve bunun ülke politikasının paradokslarından birisi olduğunu’ yazıyordu...

***

Tarasov, Türkiye’nin Mısır’da Mübarek’in ve Tunus’ta Ben Ali’nin devrilmesini desteklediği halde uzun zaman içinde Kaddafi’yi sert şekilde eleştirmekten kaçınarak hem Kaddafi ile hem de Libya’daki muhalefet ile temasları sürdürdüğünü belirterek şu değerlendirmeyi yapıyordu:

“Bu sayede Türkiye’nin Libya’daki iki taraf arasında arabulucu rolünü oynaması perspektifi açılıyordu. Böyle olmakla beraber eninde sonunda Türkiye, NATO koalisyonunun tarafına geçti ve arabulucu olarak potansiyelini sıfıra düşürdü. Türkiye, Suriye yönetiminin yanı sıra muhalefeti de barışa davet etseydi Suriye’de de arabulucu rolünü oynayabilirdi. Fakat Türkiye kendi topraklarında ‘sert Suriyeli muhalifler’ tarafından kongre düzenlenmesine izin verdiği için Şam’ın güvenini yitirdi.”

***

Ağır ve endişeli bir yıldönümü öncesi, dün beni en çok memnun eden gelişme Van’da bir grup erkeğin, kadına yönelik şiddeti protesto etmek amacıyla yürümesi oldu.

Grup adına açıklama yapan BDP Van İl Başkanı Cüneyt Caniş şunları söylüyordu:

“Kadına şiddet uygulayan, kadınları öldüren, kadınlara yönelik saldırıları erkeklik adına yapanlardan ve erkekliğine sığınanlardan utanıyoruz. Biz, erkekler olarak kadınların bedenleri üzerinden kurulan dili kabul edemiyoruz. Kadının bedeni ile ilgili söz söyleme, karar alma hakkının sadece ve sadece kendisine ait olduğu bilinciyle erkeklik zihniyetimizle hesaplaşıyoruz.”

***

Çelişkiler içinde bocalamaktan kurtulmak için başta Kürt sorunu olmak üzere tüm sistemi hızlıca ve radikal bir şekilde demokratikleştirmemiz gerekiyor.

Tabii bunu başarabilmek için, öncelikle ‘dostane eleştirileri’ bile beşinci sınıf ayak oyunlarıyla beyhude bir şekilde sindirmeye çabalayarak çirkinleşmemek lazım...

Önceki ve Sonraki Yazılar