1. YAZARLAR

  2. Hilâl Kaplan

  3. Selâmun aleyküm CHP
Hilâl Kaplan

Hilâl Kaplan

Yenişafak
Yazarın Tüm Yazıları >

Selâmun aleyküm CHP

A+A-

CHP lideri Kemâl Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyet, Başbakan Nuri el Maliki'nin davetlisi olarak  Irak'ta bir dizi görüşmeler gerçekleştirdi.

Ortadoğu coğrafyasını bugüne kadar görmezden gelen,

'Ne Şam'ın şekeri, ne Arabın yüzü' anlayışıyla 'devrim üstüne devrim' yapan,

Sanki utanılacak bir şeymiş gibi Osmanlı geçmişini gizlemeye çalışan bir parti geleneği için büyük adım elbette.

CHP'nin, 120.000'den fazla kişinin katili bir toplu katliamcı olmasına rağmen Suriye rejimiyle kurduğu bağlar, Esed'e kendi propagandasını yapacak mümbit bir zemin sağlamıştı.

Esed'in kimyasal gaz kullanarak bebek, kadın, yaşlı, çocuk demeden en az 1.300 kişiyi öldürdüğü dünya gündemine oturduğu sırada CHP heyeti, Esed'e İran üzerinden silah ikmali sağlayan Maliki'yle görüşmedeydi.

Yazılanlara göre kimyasal silahla yapılan Guta Katliamı konuşulmamış ama Gezi süreci boyunca gerçekleşen insan hakları ihlalleri masaya yatırılmış.

Hatta Maliki'nin Sünnileri ve Kürtleri ezen politikalarını da dile getirilmemiş ama Kılıçdaroğlu, insan hakları karnesi yerlerde sürünen Irak'ın parlamentosundan bu hususta Gezicilere destek istemiş. 'Türkiye içişlerimize karışmasın' diyen Irak da bunu olumlu karşılamış.

Gezi için sekiz Türk'ün ölümüyle sonuçlanan terörü ısrarla aydınlatmayan Almanya'nın Başbakanı Merkel'e şikâyet mektubu döşense de aradığını bulamayan CHP'nin ibreyi Irak'a döndürmesi gayet olağan. Ancak Swoboda'nın yanında olduğu gibi Maliki'nin yanında da Erdoğan'ı Esed'le kıyaslayan bir açıklama yapmamasına içerledim doğrusu!

CHP'nin özgün ve tutarlı bir dış politika anlayışı yok. Aynı iç politikada olduğu gibi 'Ak Parti ne yaparsa, aksini yap' anlayışını sürdürüyor.

Avrupa'da demokrasi ve insan haklarını savunur gibi gözükürken, Ortadoğu'da diktatörleri ve katliamlarını aklıyor. Bu uğurda yakın bir zamanda darbeci Sisi'yi de 'diyalog amaçlı' ziyaret ederlerse şaşırmamak lazım.

CHP'nin Ortadoğu'ya açılması yeni bir gelişme ama bunu sadece bölgenin diktatörleriyle el ele yapması CHP tarihinde sürekliliğin geçerli olduğunu gösteriyor.

Aslında, Mısır darbesi sonrası ABD, AB, İsrail ve Körfez monarşilerine aynı anda karşı çıkan Ak Parti'ye en büyük desteği 'Tam bağımsız Türkiye'ci CHP'nin vermesi gerekirken, onlar 'Türkiye yalnız kaldı' diye ağlaşmayı ve bölgenin sadece devlet başkanlarından değil, o ülkelerde yaşayan halklardan da oluştuğunu yok saymayı seçiyor.

Irak Kürtlerini es geçtiği için Kerkük'e, Ayetullah Sistani kabul etmediği için de Necef'e gidemeyen Kılıçdaroğlu bugün Türkiye'ye dönüyormuş. Gezinin bence tek faydası olmuş. Ahmet Hakan'ın yazdığına göre CHP'liler 'Selâmun aleyküm' demeye alışmaya başlamış. Geç oldu, güç de oldu ama 'Selâmun aleyküm CHP'.

Önceki ve Sonraki Yazılar