1. YAZARLAR

  2. Ali Bilmez

  3. Ruhsal Şifacı: Modern maskeli üfürükçüle
Ali Bilmez

Ali Bilmez

Yazarın Tüm Yazıları >

Ruhsal Şifacı: Modern maskeli üfürükçüle

A+A-

 

1981 Yılında çekilmiş “Üçkağıtçı” adlı filimde, güneşli bir günde dizlerindeki romatizma ağrılardan yola çıkarak yağmur yağacağını söyleyen Rıfkı, köy ahalisinin gözünde “ermiş”, “nefesi kuvvetli” bir üfürükçü olur.

Filimin bir sahnesinde at arabası ile hapisten yeni çıkmış Hamza’yı köye getiren arabacı sorar;

- 10 Yıl aradan sonra köye gelmek güzel değil mi Hamza?

- Evet. Bir karı yüzünden 10 senem berbat oldu. Huyu çirkin kendi güzel bir avrat aldık. Sonunda karıyı doğradık, hapsi de boyladık. Şimdi önüme çıkan ilk çirkin karıyı alacağım.

Sözde çirkin olduğu için kısmetini bulup bir türlü evlenemeyen kız, köyün üfürükçü hocası Rıfkı Efendiye gitmek için annesine yalvarır ve onu ikna eder. Kuyrukta üfürülmek suretiyle şifa bulmayı uman onlarca kişiden sonra sıra nihayet kendisine gelir.

Derdini sorduğu kıza, alaycı bir ifadeyle şifa olamayacağını söylen Rıfkı Efendi, yine de gel sana şöyle kuvvetlice bir üfleyeyim der ve ciğerindeki tüm havayı kızın suratına boşaltır. Senaryo bu ya, kız evden çıkar çıkmaz sokağın başında hapisten dönen yeminli ve tövbeli Hamza ile karşılaşır. Bir dakika içinde kendini Hamza’nın kucağında bulan kızın 35 yıllık hasreti son bulmuştur. Üfürükle kızına kısmet bulmuş annenin inancı pekişmiş, Rıfkı Efendi’nin nefesinin kuvveti daha bir nam salmıştır.

Hiç şüphe yok ki Şeytan aleyhillane her daim insanlardan daha çağdaş, daha modern, daha kültürlü ve bilgilidir. Öyle de olmak zorundadır. Hakeza teknoloji ve bilimsel gelişmeleri de hem daha yakından takip eder hem de kullanır. En güncel eğitim modellerini takip eder, psikolojik rehberlik taktiklerini uygular, güncele dair en süslü ve nazik kelime ve kavramlarla vazifelerini icra eder.

Efsunlu tuz, okunmuş pirinç, düğümlenmiş ip, üçgen şekilde katlanmış ve kaplanmış muskalar ile eğitimli, çağdaş ve şehirli insanlara gidilemeyeceğini, onları kandırıp yoldan çıkaramayacağını bilen Şeytan aleyhillane elbette ki bugünün insanına hitap edecek modern kavram ve taktiklere başvurmak zorundadır.

İsimleri değişik, sayıları fazla, yöntemleri farklı birçok modern ayartma ve uyutma yöntemi var maalesef. Ama biz şimdilik bu yazıda sadece birinden bahsetmeye çalışalım ve nasip olursa ara ara yazmaya devam edelim inşallah.

Buyurun öncelikle kendi kaynaklarından “Ruhsal Şifacıların” ne yaptıklarını öğrenelim. Sonra da bize ne yaptıklarından bahsedelim.

“Tapınağımızın mensuplarından birinin o zamanlar üç yaşında olan torunu, yapılan bir iğneden sonra alerjik reaksiyon göstermiş. Durumu çok ciddiydi ve doktor umutsuz olduğunu söyledi. Büyük annesi akşam saat 10 civarında beni telefonla aradı ve dua ederek onu kurtarmamı rica etti. Annemle birlikte hemen içtenlikle dua etmeye başladım. Kısa bir süre sonra torunun görüntüsü ikimizin önünde belirdi. İçten dualarımıza devam ettik, ona enerji verdik ve vücuduna geri dönmesini telkin ettik. Yaklaşık bir saat sonra görüntüsü birden yok oldu. Biz onun vücuduna geri döndüğünü ve iyileşeceğini hissettik. İyileşeceğini söylemek için büyük annesine telefon ettim. Tam o sırada hastanede, çocuğun kalbi yavaş ama düzenli olarak atmaya başlamış ve nefes alıp vermesi normale dönmüş. Bundan sonra sağlık durumu giderek düzeldi ve iki veya üç gün sonra tamamen iyileşti.” Hiroshi Motoyama’nın Şakra Teorileri Kitabından.

 

“Kalp şakramın uyanmasından sonra hem psişik enerji yayma hem de psişik şifa yeteneklerimin farkına varıp bunları kontrol etmeyi öğrendim. Solar pleksus şakramın uyanmasından sonraki durumun tersine, kalp şakramın uyanmasından sonra kendi ruhsal enerjim ve astral bedenim, başka birinin bedenine girmeye ve onun bedeninde iyileştirici etkiler sağlamaya muktedir hale geldi. Ayrıca varlığımı, tedavi etmek istediğim insanları da içine dahil edecek şekilde genişletebiliyordum. Diğer insanlar da benim genişlemiş olan varlığıma girebiliyor ve benim içinde yaşayabiliyorlardı.

Kalp şakrasının uyanmış olduğunu düşündüğüm annem de sık sık psişik şifa yöntemini uygulardı. Örneğin bir keresinde, doğuştan kör bir kıza bağırarak enerji göndermişti. Kızın gözlerinden birdenbire kan ve irin geldi, derken gözleri açıldığında ışığı algılayabilir hale geldi; yaklaşık bir hafta sonra da nesneleri görmeye başladı.

Başka bir sefer de annem, on yıldan uzun bir süredir yatalak olan felçli, yaşlı bir çiftçi için dua etti. Duadan sonra ona ayağı kalkmasını emretti ve hasta hemen ayağa kalktı.” Hiroshi Motoyama’nın Şakra Teorileri Kitabından.

 

“1938’in Mart ayında bir anne ve Cayce’nin şaklaban olduğunu iddia eden hasta kızı okuma için gelir. Edgar Cayce ipnotik transa geçer. Transta kızın akciğerlerinde sorun olduğunu söyler ve şöyle devam eder. Hastalığa yabancı bir nesnenin, tozun veya benzer bir şeylerin içeri çekilmesi neden olmuştur. Daha sonra da omurgada bir örselenme ile oluşan basınç akciğerlerdeki sorunu körüklemiştir.

Ana, kızın ağzı açık kalır. Çünkü kız 15 yıl önce ağaçtan düşmüştür ve sırtından tam da Cayce’nin belirttiği bölgeden yaralanmıştır. Diğer neden ise kızın çocukluğunu geçirdiği banliyöde benzin buharı solumuş olmasıdır. Kızın iyileşmesi için önerilen şudur:

Beş litre civarında içi kireçleştirilmiş bir meşe fıçısı hazırlayın. Yarısını elma likörü ile doldurun. Ağzını iyice tıkayın ve onu buharlaşmanın yapılacağı yere koyun. Günde 3–4 kez elma likörü buharını teneffüs edin. Çiğ süt, et, yumurta yemeyin (kıza litrelerce çiğ süt içirilmiş).

Fıçıyı bulup hazırlamak ve buğulara başlamak 3 haftayı aşar. 3 ay sonra genç kız yeni bir okuma için gelir. Göğüsteki ve yüzündeki şişlik kaybolmuş, yanakları renklenmiştir. Genç kız tamamen iyileşir, evlenir ve bir daha da enfeksiyon tekrarlamaz.” Hiroshi Motoyama’nın Şakra Teorileri Kitabından.

 

Evet bu ve benzeri örnekler ile kendilerine inanmak isteyenlerin gözlerini boyuyor ve zihinlerini bulandırarak aldatmaya çalışıyorlar. Gelin bir de kendilerini nasıl tanımladıklarına bakalım.

 

“Ruhsal şifacılar olağan bilincin dışında kalan farklı bir bilinç haline geçerek ruhsal dünyadan gelen enerjileri alıp aktarabilen ve aktardıkları enerji sayesinde hasta bedenlerin kendini iyileştirmesi için gerekli enerjetik desteği sunan bireylerdir.”

- Başka alemlere gidebilen, uçan, kaçan bütün organlarında göz olan ve hepsi de açık olan bir şahsı manevi.!!!

“Şifacı, kanallık ettiği iyileştirici enerjiyi bakışla, nefesle, dua ederek, dokunarak ve düşüncelerini hasta kişiye yoğunlaştırarak aktarabilir.”

- Bildiğimiz üfürükçü Rıfkı. Tabi gündelik hayatta binlerce örnekleri var. Biz sinema diyelim. Siz mahallenizdeki şucu bucu olarak anlayın.

“Şifacı, iyileşmenin meydana gelebilmesi için yalnızca aracı rolü oynar.”

- Sorumluluk yok. Olsa onun aracılığı ile olmuştur. Olmasa doğa üstü güç müsaade etmemiştir.

“Ruhsal rehberler (Şifacılar), onlardan yardım talep edilmediği sürece müdahale etmezler.”

- Başarıya tesadüf etmediklerinde suçlu hazır. Sen kendini teslim etmedin. Sen istemedin. Sen inanmadın.

“Ruhsal şifacıların çoğu aynı zamanda trans medyumudur. Şifacı transa geçip, şifacı ruhlar ile irtibat kurar.”

- Mahalleli tabiriyle cinci hoca yani!

“Ruhsal Şifacılık Liyakat İşidir. Ruhsal şifayı harekete geçiren itici güç sevgi ve şefkattir. Elbette ki gerçek bir ruhsal şifacının doğuştan böyle bir liyakate sahip olması gerekir. Belki de onlar üç beş hayat boyunca şifacı olmak için hazırlık yapmışlardır. Böyle bir liyakatle doğsalar bile bu hayatlarında gösterecekleri çaba ile şifacılık gücünü ortaya çıkarıp geliştirmeleri gerekebilir.”

- Her kesin harcı değildir. Babadan oğula geçen bir saltanat.

 

“Şifa seansları sırasında zaman zaman bedensiz varlıklar devreye girer. Bu varlıklar şifacının ruhsal rehberidir. Örneğin Barbara Brennan’ın iyi bir şifacı olmasında rehberlik eden ve aynı zamanda şifa uygulamalarında ona yardım eden bedensiz varlık kendini Heyoan (çağlar boyunca hakikati fısıldayan rüzgâr) olarak tanıtmış.

Tony Agpaoa ise, çok küçük yaşlarda algılamaya başladığı ruhsal gücü, kendi bedenini yönlendirebilen etkiyi önceleri “Comforter” teselli edici, sonraları ise “Rehber” olarak adlandırmış.”

“Ruhsal şifada da bazen tek bir seans yeter. Bazen birden fazla seans ve dua etmek gerekebilir. Varlıkların ihtiyacına göre şifa seansı sayısı ve iyileşme süreci değişir.”

- Talebe tesadüf edilene kadar sömürüye devam. Zaten tesadüf etmediğinde de suçlu belli. İstemedi. Teslim olmadı. İnanmadı…

 

Sanırım bu tanımlamaları okurken, tanıdığınız, bildiğiniz, duyduğunuz birçok üfürükçü ve muskacı şaklaban kafanızda hemen canlanmıştır. Tek farkları var. Onların milyonlarca satan kitapları yok ve işlerini hala atalarından kalma yöntemlerle görüyorlar. Kullandıkları kelime ve kavramlar çok sıradan ve demode.

 

Peki insanlar neden böyle aracılara ihtiyaç hissediyor? En basit fizyolojik ve psikolojik sıkıntılarından tutun en temel iman ve inançsal meselelere kadar aracılar üzerinden iş görme merakının temelinde yatan etken nedir?

Modern psikolojik akımlarının neredeyse tamamı neden İslam dinine mensup olmayanların aracığı ile geliştirilmiştir? Ve enteresan bir şekilde neden geliştirilen bu akımlar, Müslüman mahallelerinde İslami inanç motifleriyle bezenmiş halde revaç bulmaktadır?

 

Örneğin, Çin’de “Bedensiz varlık; Hakikati fısıldayan rüzgâr”, Müslüman mahallesine Hz. Mikail, evreni düzenleyen, doğa olaylarını kontrol eden melek olarak sunulmakta ve sözde şifacıların güç kaynağı olarak belirtilmektedir. Gücünü Hz. Mikail’den alan bir şifacı elbette ki Müslüman mahallesinde el üstünde tutulur ve kendisine maddi ve manevi her türlü yardımcı olunur.

 

Peki gerçekten doğa olaylarını tanzim eden bizim inancımıza göre Yüce Allah’ın görevlileri, onlara göre yardımcıları olan bu bedensiz varlıklarla iletişim mümkün müdür? Bunlarla iletişime geçtiğini söyleyenler gerçekten doğru söylüyorlar mı? Bunların dediklerine inanmanın imanımıza etkisi nedir?

 

Nasip olursa bu ve benzeri sorulara bir sonraki yazıda cevap bulmaya çalışırız.

Selam ve muhabbetle.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum