1. HABERLER

  2. ARŞİVİMİZ

  3. PKK-PDK çekişmesi
PKK-PDK çekişmesi

PKK-PDK çekişmesi

Bazı gözlemciler, PDK-PKK arasındaki ilişkilerin bozulmasını PKK’nin İran ve Suriye’yle yakınlaşmasını destekleyen Cemil Bayık’ın Yürütme Konseyi Başkanlığı görevine getirilmesine bağlıyor.

A+A-

PKK-PDK çekişmesi
Noreldin Waisy


Dünya basınının Kürdlerin Ortadoğu’da etkin bir rol oynadığından ve konumunun güçlenmesinden bahsettiği şu dönemde, Kürdistan partileri arasındaki ilişkiler iyi bir durumda değil ve aralarındaki sorunlar –özellikle de Kürdistan’ın iki büyük gücü PKK ve PDK arasındaki çekişme-, Kürdlerin uluslararası konumunun güçlenmesini tehdit ediyor.

Kürdistan Demokrat Partisi (PDK) ve Kürdistan İşçi Partisi (PKK) Kürdistan’ın en etkin iki partisi olarak, yıllarca kanlı bir çatışma ve çekişmenin içerisindeydi. Yıllardır iki parti arasındaki iyi ilişkilerin varlığı sevindiriciydi. Murat Karayılan’ın PKK Yürütme Konseyi Başkanı olduğu dönemde, PDK ile PKK arasındaki sorunlar günden güne çözüme ulaşıyor ve iki parti arasındaki ilişkiler normalleşiyordu. Kürdistan Bölge Başkanlığı seçimleri döneminde Karayılan, açık bir biçimde Mesûd Barzanî’yi desteklediğini bildirmişti. Bir çok kez de Barzanî iel Karayılan arasında yazışmalar ve toplantılar gerçekleşti. Bu iyi ilişki Kuzey Kürdistan ve Rojava’da olumlu sonuçlar doğurdu.
Ancak son dönemlerde PKK içindeki değişimler, Karayılan’ın yerine Cemil Bayık’ın Yürütme Konseyi Başkanlığı görevine getirilmesi ve birkaç yöneticinin daha görevlerinin değişmesinin ardından karışıklıklar ve sorunlar yine baş gösterdi. Bayık, görevine başladıktan birkaç gün sonra Azadiya Welat gazetesinde verdiği demeçte PDK’ye sert sözlerle saldırdı ve hemen ardından bu sorun Kürdistan’ın batısına da sirayet ederek PKK’ye bağlı Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanı Salih Muslim’in de PDK’ye şiddetli eleştiriler ve saldırılar yöneltmesine zemin hazırladı. PDK yetkilileri de buna karşılık vermekte gecikmedi. Bu durum, geçmiş dönemde Salih Muslim’in Hewlêr’de sık sık misafir olduğu ve halen de temsilciliklerinin Hewlêr’de bulunduğu bir dönemde yaşanıyor.

Bazı gözlemciler, PDK-PKK arasındaki ilişkilerin bozulmasını PKK’nin İran ve Suriye’yle yakınlaşmasını destekleyen Cemil Bayık’ın Yürütme Konseyi Başkanlığı görevine getirilmesine bağlıyor. Cemil Bayık bir dönem Suriye, Lübnan –burada Bekaa Kampı’nda Mahsun Korkmaz Akademisi’nin sorumlusuydu- ve İran’da da yaşamıştı. Karayılan’ın farkıysa PKK içinde ulusal çizgiyi temsil ediyor olmasıydı.

PKK, kendisine Kürdistan’ın her parçasına müdahele etmeyi reva görürken ve her parçada kendine bağlı bir parti kuruyorken – örneğin; Güney Kürdistan’da Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK), Doğu Kürdistan’da Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) ve Batı Kürdistan’da Demokratik Birlik Partisi (PYD)- bu hakkı ne PDK’ye ne de Kürdistani herhangi bir partiye reva görmüyor!.. Mesela PKK şu an PDK’yi Rojava’ya ve Kuzey’e karışmakla suçluyor. Son günlerde de Türk basını PDK’nin güya Kürdistan Demokrat Partisi-Türkiye (PDK-T)’yi canlandırmak istediği ve ünlü Kürt politikacı Leyla Zana’nın da bu partiye katılacağı haberlerini yayınladı. Ancak ne yazık ki PKK taraftarları derhal Türkiye Meclisi’nde Kürdçe konuştuğu için 10 yıldan fazla bir süreyle cezaevinde kalan Leyla Zana’yı karalama kampanyası başlattı. Zana, Kürdçe konuştuğu için Türkiye zindanlarında dört duvar arasında sıkıntılar yaşarken PKK yönetici ve üyelerinin çoğu Kürdçe konuşmaktan utanıyordu!..

PKK ve PDK, Kürdistan’da iki büyük güç ve biri diğerini gözardı edemez. Çünkü PDK, Kürdistan Bölge hükümetinin başlıca unsurlarından biri ve ABD, Avrupa ve uluslararası kamuoyuyla çok iyi ilişkileri var. Ancak PKK ne yazık ki hâlâ bu ülkelerin terör listesinde yer almaya devam ediyor ve bu nedenle de birçok ABD’li ve Avrupalı yetkili, PDK’nin rızası olmadan PYD ile iletişime geçmeyeceklerinin ve bildirdiği geçici yönetim ilanını kabul etmeyeceklerinin altını çiziyor. Bunun yanı sıra PDK isterse (uzak bir ihtimal olarak görülse de) PKK’nin Kandil’deki üsleri üzerinde baskı ve engeller oluşturabilir. Ancak şüphesiz PDK istese de istemese de PKK, Rojava’da ve Kurdistan’ın kuzeyinde tek aktördür ve hiç kimse bu gerçeği görmezlikten gelemez ve yadsıyamaz.

“Arap Baharı” olarak adlandırılan Ortadoğu’daki son gelişmelerle birlikte Kürdler her açıdan kazanımlar elde etmiştir ve Bölge haritalarının değişiminde rol almak üzeredir. Ancak Kürdlerin bu gelişiminin önündeki başlıca engel, Kürdistani taraflar arasındaki anlaşmazlıklardır; özellikle de PDK ile PKK arasındaki çekişme. Bu yüzden akılcı ve demokratik yöntemlerle her iki parti de ilişkilerini normalleştirmeli ve böylelikle Bölge ülkelerinin bu altın fırsatı ellerinden almasına izin vermemeli ve bunu kendi çıkarları için kullanmalıdır. 


Basnews


 

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.