1. YAZARLAR

  2. Hilâl Kaplan

  3. Paket ve çaresizlik
Hilâl Kaplan

Hilâl Kaplan

Yenişafak
Yazarın Tüm Yazıları >

Paket ve çaresizlik

A+A-

Yaklaşık dört aydır Ak Parti aleyhine süren esaslı kampanyada, ülkenin gittikçe dikta rejimine doğru ilerlediği, Erdoğan'ın diktatör olduğu ve dolayısıyla siyasî iktidarın meşruiyetini yitirdiği işleniyordu. Hükümetin bazı hatalarına bin katıp oldukça zemin de kat edildi. Ta ki düne kadar...

Demokratikleşme paketi vesilesiyle hakikat bir kez daha tecelli etti: Ülkeyi daha adil ve hakkaniyetli bir istikamete doğru götürme potansiyeli taşıyan tek iktidar adayının hâlen Ak Parti olduğu bir kez daha tescillenmiş oldu. Üstelik konuşmasında, mevcut paketi bu yoldaki 'bir aşama, bir basamak' olarak niteleyen Başbakan Erdoğan da en baştan gidilecek yolun bitmediğini ilan ediyordu.

Pakete yakından bakalım:

- Seçim barajının, daraltılmış bölge sistemiyle beraber %5'e indirilmesi veya dar bölge sistemiyle sıfıra indirilmesi

- Devletten yardım almak için siyasî partilerin alması gereken oy oranının %7'den %3'e düşürülmesi

- Farklı dil ve lehçelerde propaganda yapılmasının yasallaşması

- Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimin mümkün kılınması

- Siyasî partilerde eş başkanlık sisteminin yasal olarak tanınması

- 1980'den sonra değiştirilen yer isimlerinin iadesi, diğerlerinin başvuruyla değiştirilmesi

- Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu'nun kurulması, nefret suçlarının ve yaşam tarzına müdahalenin Türk Ceza Kanunu kapsamına alınarak 1 ile 3 yıl arasında cezaya tabi kılınması

- Çocuklara, velilerinin tercihleri sorulmadan, askeri nizamda ettirilen 'andımız'ın kaldırılması

- Kamuda başörtüsüne asker, emniyet ve yargı mensubu olmamak kaydıyla serbesti tanınması

- 'Süryanilerin Kudüs'ü' olarak tanımlanan Mor Gabriel'in arazisiyle beraber vakfa iadesi

- Azınlık vakıflarının mallarının iadesine devam edilmesi

Yukarıdaki maddeler, yıllardan beri insan hakları ve demokrasi alanında çalışan hemen her sivil toplum kuruluşunun talep ettiği maddelerdir. Daha adil bir seçim sistemine, daha çoğulcu bir eğitim sistemine ve vatandaşa karşı devleti değil, devlete karşı vatandaşı koruyan hukuk sistemine katkı sağlayacak olan bu değişikliklere burun bükülmesi gerçekten zordur. Bu yüzden dünden beri, muhalif kesimleri ciddi anlamda zora sokan bir çaresizliğin tezahürlerine şahit oluyoruz.

Ak Parti reform yapmasa 'Kürtleri kandıramazsınız', yapsa 'Kürtleri oyalıyorsunuz' diyerek aslında Kürtlerin özneliğini küçümseyen BDP'lilerin, kendi tabanlarına bu değişiklikleri sahiplenen bir iktidara karşı silahlı mücadeleyi anlatması zorlaşmıştır.

Ak Parti reform yapmasa 'Erdoğan diktatör', yapsa yine 'Erdoğan diktatör' diyen CHP ise sadece inandırıcılığını azaltmamış, aynı zamanda reform paketinin eksikleri noktasında yaptığı muhalefeti de anlamsızlaştırmıştır.

Ak Parti reform yapmasa 'Diktaya gidiyoruz', yapsa 'Seçimlere yatırım yapıyor' diyen sol-liberal muhalefetin haliyse en acıklı olanı galiba. Geçtiğimiz sene 'Ak Parti milliyetçi tabana oynuyor' ezberini tekrarlayan bu blok, nasıl olup da birdenbire anadilde eğitime kapı aralayıp andımızı kaldıran partinin aynı 'milliyetçi' tabana bunları 'seçim yatırımı olarak sattığını' açıklayamıyor. Ayrıca keşke 'yeni CHP'yi öve öve bitiremeyen sol-liberal çevreler, CHP'ye de 'seçim yatırımı' olarak özel okullarda anadilde eğitim yapılmasını ve andımızın kaldırılmasını desteklemesini önerse...

Pakete dair hiç kuşkusuz en mantıklı yorum Nuray Mert'ten geldi. Katıldığı bir televizyon programında demokratikleşme paketini yorumlayan Mert, aynen şu cümleyi kurabildi: 'AKP ne yaparsa yapsın iyi şeyler yapıyor intibası vermiyor...'

Paketin eksikleri Terörle Mücadele Kanunu'na dokunmaması, kamuda başörtüsü serbestiyetine hiyerarşi koyması ve Ruhban Okulu'nun açılmasına hiç değinilmemiş olmasıdır. Olmayana işaret edebilmek için, olanı teslim edecek kadar basiret sahibi olan bir muhalefetle bu başlıklarda da kısa sürede ilerlenebilir.

Kesin olan, dünden daha iyi bir yerde olduğumuzdur. Hayırlı olsun... 

Önceki ve Sonraki Yazılar