1. YAZARLAR

  2. M.Yasin Haskanlı

  3. Özgürlüğü Savunmak
M.Yasin Haskanlı

M.Yasin Haskanlı

Yazarın Tüm Yazıları >

Özgürlüğü Savunmak

A+A-

       Yüzyıllarca genel olarak beraber yaşamayı başaranlar temsili           demokrasiyle birbiriyle çatıştırılır duruma sokuldular.


 

İçinden geçtiğimiz değişim beraberinde sancıları da yaşamamıza neden olmakta. Cumhuriyetin tecrübesi bir türlü istikrar sağlayamadı. Sağlanamayan istikrar yaşamımızı sürekli olumsuz olarak etkiliyor. Siyasetin doğru koşullarda olmayışı, halkın iradesinin yönetime aksetmesindeki oran bu koşulların oluşumunda etkilidir. Tabi başka bir zaviyeden bakıldığında da koşullar doğru bir siyaset ve halkın iradesinin yansımasına engeldir. Hangisinin sebep diğerinin ise sonuç olduğu tartışılsa da vakıa değişmemektedir.

Seksen milyonu aşmış bir nüfus ve bu nüfusun farklı beklenti ve talepleri çeşitliliğin olmasa olmazıdır. Toplumumuz farklı düşünecek farklı isteyecek. Bu farklılık meselesi uygar medeni dünyada kabul gören tartışılmasının bile abes olacağı bir gerçekliktir. Bu bir gerçeklik, ancak bunun bu şekilde hayat bulması gerçek oluşu kadar doğru orantılı değil maalesef. Kâğıt üstünde yâda şatafatlı ve iddialı birçok toplantıda dile geldiği gibi olmuyor.  Toplumun iradesini temsil eden siyaset kurumu her zaman bu farklılık ve beklentileri görmüyor veya görmek istemiyor.

Fikir ve proje odaklı olmayan seçim sistemleri, şahıs endeksli ve feodal gelenekten devralınan bir bilinçaltı davranışla kendine alan buldu. Fikir ve proje bazında olmayan her siyasi yaklaşım istinası hariç başarısızlığa mahkûmdur.

 Siyaset idealler ve hayallerin oluşturduğu bir zihin ve emekle ancak başarıya ulaşabilir. Türkiye’de bu iki duruma da örnek teşkil edecekler mevcut. Kimisi yüzyıldır siyasete çöreklenmiş değişimin ve ihtiyacın karşısında konumlanmış. Gelenek ve statükoya dayanarak iş yapılamayacağını ispat edercesine hala siyaset yapanlar mevcut.  Öteki taraftan siyaseti şahsi ikbal meselesi görüp başkalarının umut tacirliğini yapanlara da şahit olmaktayız. Korkunun ve aman aman söyleminin ana mantıkları olan siyaseti de gördük. Tabi azda olsa siyaseti topluma fayda oluşturmak sıkıntılarına çare bulmak için kullanan erdemli siyasetçilerde gelip geçti.

Toplumda farklılıklar var ve bu farklılıklar yaşam tarzından kaynaklanmaktadır genel olarak. Toplumdaki bu farklılık siyasete aynı şekil yansımamakta boyut ve içerik değiştirmektedir. Tolumdaki farklılığın toplum zihnindeki çözüm şekli ile toplumu temsil edenlerin zihnindeki çözüm şeklide birbirinden hayli farklılık arz etmektedir. Kanaatim ve gördüğüm toplum uzlaşı ve birlikte yaşamı arzularken bu arzu siyasilerin elinde çatışmacı ve ötekileştirici bir zihne evrilmektedir. Yüzyıllarca genel olarak beraber yaşamayı başaranlar temsili demokrasiyle birbiriyle çatıştırılır duruma sokuldular.

Siyasetin ana konusu toplum ihtiyaçlarına cevap vermek ise bugünün tablosunda bu eksen yerle yeksen olmuş durumda. İhtiyaçtan ve fayda eksenli bir ahvalden eser yok. Basit ve sade birçok sorun konumlanmaların karmaşasına kurban edilmekte. Devlet aygıtına nüfuz eden ideoloji olmakta ve yandaş bir devlet mekanizması oluşturulmaktadır. İdeolojik devlet bürokratik oligarşiyi beraberinde getirmekte ve ötekiyi tamamen ötekileştiren politika ve projeler devreye sokulmakta. Arada murada eremeyen halk kalmaktadır. Özgürlük ve refah tercihiyle siyasetle bağ kuran kitleler en nihayetinde kendi üzerinden oluşan çelişkiler yumağına şahit olmakta. Halkın kısmi bazı kazanımlarına rağmen yeni ve daha derin izler bırakan birçok çatışmanın ve hoşnutsuzluğun kapıları aralanmakta.

Özgürlüğü savunmak tamda şimdi olması gereken bir şey, dönemsel olmayan her zaman ve zeminde uğruna çabanın sarf edilmesi gereken bir hayatiyettir.

Güvenlik/Adalet/Özgürlük birbirine bağımlı birbirini besleyen veya birbirini bastıran kavramlar ve uygulamalardır. Yaşadığımız koşullar bu dengelerin ne kadar hayati olduğunu meseleden ne kadar ciddi sorun ve sonuçların çıktığını göstermektedir.

Adalet, özgürlük ve güvende olmak insan için asıl olan bir ihtiyaç ve beklentidir. Her toplum kendi toplumsal dokusunu şekillendirirken bu beklenti içerisindedir. Bunu başarıp başarmaması ayrı bir tartışmadır. İnsan veya bir araya gelmiş bir toplum kendisi için bu koşulların olması için siyaset üretir ve mücadele eder. Hayatın diğer ihtiyaçları bu temel gereksinimlerin alt kümeleridir. Zira ekonomi, iş imkânları, sağlık, çevre kirliliği, sanat, edebiyat, adalet/özgürlük ve güvenlik üçlüsünün teminine göre şekillenen olumluluk veya olumsuzluk gösteren öğelerdirler.

Anlaşılır ve yaşanır bir dünya için özgür birey, özgür toplum, özgür ülkelere dönüşmek gerekir. Özgürlüğü ise adaletle ve güvenlik ile desteklemeliyiz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.