1. YAZARLAR

  2. Fehmi KORU

  3. Öfke baldan tatlıdır
Fehmi KORU

Fehmi KORU

http://fehmikoru.com/
Yazarın Tüm Yazıları >

Öfke baldan tatlıdır

A+A-

Herkes öyle ele aldığı için, biz de, Anayasa Mahkemesi kararını, üniversitelerde 'türban/başörtüsü yasağı' penceresinden değerlendirdik, değerlendiriyoruz. Sınav kazanarak üniversitede okuma hakkına kavuşmuş başörtülü kızların önü yeniden kesileceği için üzülüyoruz. Gazeteler de, zaten, “Türbana geçit” yok manşetleriyle çıkıp duruyor.

Oysa Anayasa Mahkemesi'nin geçerliliğini iptal edip yürütmesini durdurduğu iki anayasa maddesinde 'türban' veya 'başörtüsü' sözcüğü geçmiyor bile. Bir yerine “... ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanmasında...” ibaresi eklenen Anayasa'nın 10. maddesinin iptalden önceki son hali şuydu: “Devlet organları ve idari makamları, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadır.” Anayasa'nın 42. maddesine de şimdi iptal edilen şu fıkra eklenmişti: “Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yüksek öğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir.”

Anayasa Mahkemesi 'kamu hizmetinden yararlanmada kadın-erkek eşitliğini' vurgulayan ve yüksek öğrenim hakkının engellenemeyeceğini belirten bu iki değişikliği reddetmiş oldu. Eşitlik vurgusu ve hak kullanımının engellenmesi 'türban/başörtüsü' ile ilintilendirildiği için...

42. maddeye eklenen fıkradaki “Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir” ibaresi de Anayasa Mahkemesi kararıyla böylece iptal edilmiş oldu. Anayasa'nın 13. maddesinde, konu, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir” biçiminde ayrıca ele alınmamış olsa, son iptal kararıyla, her aklına esenin temel hak ve özgürlükleri sınırlayabildiği bir ülke haline gelebilirdik.

Meclis tarafından yapılmış her iki anayasa değişikliği 'türban/başörtüsü' ile sınırlanamayacak daha geniş bir özgürlük alanı oluşturmayı hedefliyordu. Vatandaşları 'hizmet alan' ile 'hizmet veren' diye iki ana sınıfta kümeleştiriyor, yalnızca hizmet alana (yani öğretmene değil, öğrenciye) kamudan eşit olarak yararlanma hakkı veriyor (m. 10); bunun yalnızca üniversitelerle sınırlı bir düzenleme olduğunu da yüksek öğrenim kurumlarını düzenleyen maddeye (m. 42) yaptığı ekle belirtmiş oluyordu.

Anayasa Mahkemesi bu maddeleri iptal etmek yerine onaylasaydı 'türban/başörtüsü' yasağı konusundaki kafa karışıklığı tam anlamıyla sona erecek miydi? Yoksa bazı yöneticiler, YÖK Yasası'nın geçici 17. maddesinde zaten var olan kılık-kıyafet serbestliğine rağmen, değişik 42. maddeye eklenen 'kanunla belirlenme' gereğini ileri sürüp yeni bir yasa maddesi talep ederler miydi? Muhtemelen ederlerdi.

Bu da bizi Anayasa Mahkemesi'nin kararının 'siyasî' olduğu ve bu kararla türban konusundan öte bazı amaçlar güdüldüğü yorumuna götürüyor. Meram yalnızca türban yasağını sürdürmek olsaydı, yasa serbest bıraktığı halde yasağı sürdürenler, Anayasa Mahkemesi değişiklikleri onaylasa bile, yeni bir yasa çıkmadan uygulamayı değiştirmez ve yasa çıkana kadar yasağı sürdürebilirlerdi. Meclis yasal düzenleme yaptığında da, konunun CHP tarafından yeniden önüne götürüleceği Anayasa Mahkemesi eski içtihadını hatırlatarak yasağın sürmesi yönünde karar alabilirdi.

Anayasa Mahkemesi üyeleri, görev alanlarına girmediği halde anayasa değişikliklerini iptal etmekle üzerlerine büyük tepki çekecek bir yolu tercih etmiş oldular. Bunun bir sebebi olmalı, ama ne? Bu, üniversitelerde başörtüsü/türban yasağının sürmesini sağlamaktan daha ileri bir sebep olmalı.

İktidar partisi günlerdir Anayasa Mahkemesi kararına nasıl bir tepki verilmesi gerektiğini tartışıyor. Sanıyorum, zihinlerinde en geniş yeri bu soru teşkil ediyor Ak Parti öndegelenlerinin: “Mahkemenin itibarını ve tek tek kendilerinin saygınlığını tartışılır hale getiren bir karara imza attı Anayasa Mahkemesi üyeleri; niçin, niçin, niçin?”

Bu sorunun doğru cevabını bulmadan ve bundan sonraki hamleyi tahmin etmeden atılacak her karşı-adım yanlış bir sonuç verebilir, açmazı iyice içinden çıkılmaz hale getirebilir.

Öfke baldan tatlıdır, ama bugün akıllı ve akılcı olma zamanıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.