1. YAZARLAR

  2. Nevzat ÇİÇEK

  3. Öcalan’ın “Yeni Dönem”i: Revizyon-reform ve yeniden inşa
Nevzat ÇİÇEK

Nevzat ÇİÇEK

timeturk
Yazarın Tüm Yazıları >

Öcalan’ın “Yeni Dönem”i: Revizyon-reform ve yeniden inşa

A+A-

Sizler bu satırları okurken, ben Diyarbakır Newroz alanında İmralı’dan gönderilen 3. mektubun Sırrı Süreyya Önder tarafından okunmasını bekleyeceğim.

Bu mektupların  ilki 2013 yılında yazılmıştı, 2014’te onu bir mektup takip etmişti, bu da 3. mektup oluyor.
 
Öcalan, aslında bu mektupta 4 ana başlık ve 66 madde olarak belirtilen ve 28 Şubat’ta özet 10 maddesi açıklanan taslağın tamamına yakınını topluma anlatacak. Dolayısıyla mektup, 28 Şubat Dolmabahçe açıklamasının daha geniş şekliyle bir devamı niteliğinde.
 
Bana göre; Öcalan bu süreçte sıklıkla “revizyon, reform ve yeniden inşa” noktalarına temas edecek ve bunları “yeni dönemin olmazsa olmazlarından” sayacak.
 
 “Yeniden inşaa” olarak adlandırdığı bu süreci, “yeni dönem” olarak kavramsallaştıran Öcalan, gerek kurumların gerekse düşüncelerin buna hazır olmasını isteyecek. Toplumun tüm katmanlarına seslenerek nereden nereye geldiklerini hatırlatacak olan Öcalan, yeni Anayasa’nın da tarifini yapacak.
 
Mektubunda silah bırakmaya ilişkin “müzakere heyeti”ne özel bir atıf yapması beklenen Öcalan’ın, Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’da yaşananları anımsatacağı ve IŞİD üzerinden İslam anlayışıyla ilgili düşüncelerini aktaracağı tahmin ediliyor. Kısaca bu Newroz mesajı 2013 ve 2014’te kaldığı yerden devam edecek.
 
ÖCALAN BAŞKANLIĞA ‘EVET’ DERKEN, HDP ‘HAYIR’ DİYEBİLİR Mİ?
 
“Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz. Yalnız başkanlık ABD’deki gibi olmalı, devlet meclisi gibi bir senato… Bir de halklar meclisi. Bunun adı Demokratik Meclis de olabilir. Bu da ABD’deki gibi Temsilciler Meclisi gibi olabilir, Rusya’daki Duma gibi olabilir. İngiltere’deki Avam Kamarasının Türkiye versiyonu gibi. Esas olarak HDK’yı parlamentoya uyarlamak gibi düşünebiliriz.” 
 
Bu sözler Öcalan’a ait, İmralı tutanaklarından. Görünüşe gore Öcalan, Demirtaş gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a  “Seni başkan yaptırmayacağız” demiyor. Bilakis sistemin tartışılmasını istiyor, üstelik kendine göre bir de uygun modeli tarif ediyor.
 
Peki, Öcalan bu kadar belirleyici olduğu halde Demirtaş neden ısrarla farklı konuşuyor. Demirtaş’ı anlamak için sarf ettiği sözlerin hangi adrese gittiğine bakmalı, ona göre değerlendirme yapmalıyız.
 
Uzun bir süredir başta CHP olmak üzere bazı sol kesimler, HDP’ye şu suçlamayı yöneltiyor: “Siz AKP ile anlaştınız, parti olarak seçime girme kararınız aslında Erdoğan’a başkanlık yolunu açıyor. Kirli bir pazarlık yürüttünüz. Neden seçimlere bağımsız girmiyorsunuz?”
Buna karşılık Selahattin Demirtaş, “Biz asla böyle bir pazarlık içinde olmadık, eğer öyle düşünüyorsanız oylarınızı HDP’ye verin ve bu oyunu bozun.” diyor. Tartışma zaman zaman Meclis grup salonlarında zaman zaman da kamuoyu önünde sürüp gidiyor.
 
Demirtaş’ın “Başkan yaptırmayacağız!”  çıkışlarına kısa sürede cevap geldi.
 
Türkiye’de “Dedeler Meclisi” başta olmak üzere Avrupa’daki Alevi kurumları, Halk Evleri ve Birleşik Haziran Hareketi’nin serbet bıraktığı tabanın bir kısmı HDP’yi kurumsal olarak destekleme kararı aldı. Bu kesimler, bu dönem 2 puan kaybetmesinin CHP açısından çok önemli olmayacağını; ancak bu iki puanın HDP’ye kayması durumunda Erdoğan’ın başkanlığının engellenebileceğini, bu nedenle de “HDP desteklenmeli” fikrinde uzlaşıyorlar.
Dolayısıyla Demirtaş’ın Erdoğan çıkışının altında yatan nedenin adresi, “Erdoğan’ı başkan yaptırmak istemiyorsanız bunun sigortası biziz” olarak kendini ele veriyor. Demirtaş bu denklem içinde yurt dışından gelecek oylarla birlikte bu kesimlerin de olurunu alarak Başkanlık Sistemi’ne karşı oldukları garantisini veriyor. Fakat tekrar hatırlatmakta fayda var; Öcalan böyle düşünmüyor, bunu da İmralı zabıtlarında net beyan ediyor.
 
Şimdi soru çok açık: Öcalan’a mı inanacağız, Demirtaş’a mı?
 
Yoksa “önderliğin” Demirtaş’a dediği gibi “Önderlik, senin için tüm tedbirleri aldı” sözünü mü hatırlayacağız. Bekleyip göreceğiz.
 
ADAMSANIZ HODRİ MEYDAN
 
Dün bu köşede Gülen Hareketi içinde bir iç raporun hazırlandığını; ancak Eylül 2014’ten beri kamuoyuna duyurulmadığını yazdım ve sordum: “İçinizdeki Paralel mi buna izin vermiyor?” diye. Yazım üzerine gerek sosyal medyadan gerekse de telefonla ulaşan bazı Zaman grubu yazarları bunun bir taslak olduğunu, bitmediğini ve kamuoyuna açıklanacağını, dolayısıyla da “paralel” nitelemesi nedeniyle özür beklediklerini ifade ettiler. Ben de diyorum ki, o rapor kamuoyuna sunulsun; ancak bir şartla, sansürsüz olarak yayımlansın, ben de o beklediğiniz “paralel özrü” dilemeye hazırım.
 
Peki, özrü talep eden -aslında cemaatçi bile şüpheli- bazı dış uzantıların, hainlerin, utanmadan bizi İrancı diye suçlarken, bizi kanunsuz dinleyelere kol kanat gererken, gece yarıları evimize girip bizi bayıltıp elektronik cihazlarımızı çalanlara bir şey dememişken… Bir metre önünü görme dışında ‘ama’ olan bir insanla ilgili yalan algı operasyonlarına bizi alet ederken siz de özür dileyecek misiniz? 
 
Ben zaten tüm hayatım boyunca yanlış bir şey yaparsam, hakka girdiğimde özür dilemeyi kişilik olarak bir görev sayarım; çünkü helalleşmeyi önemserim! 
 
Hodri meydan! Tahşiye lideri, El Kaideci olarak sunduğunuz Mehmet Doğan ile ilgili gerek Adli Tıp gerek başka kurumların raporları veya sizin istediğiniz bir hastaneden alınacak rapor… Yerinde ziyaretle kendi gözünüzle gördükten sonra “bu insane; ama…” değilse… Ben bu mesleği bırakmaya hazırım ve milleti yanılttım diye özür dilerim, derim. 
 
Peki, siz bu kadar cesur ve namusluysanız buna var mısınız? 
 
Mehmet Doğan, bir metreye kadar önünü görebilir, önündekini okuyabilir; ama bir metreden sonra göremez. Kendi politik emelleriniz için Risale-i Nur öğrencisini aldınız, El Kaide yaptınız. Allah’tan korkun! Üstad’ın hatırasına saygı gösterin, insaf edin!
 
Kusura bakmayın; lakin bu iftiraları atan, paylaştığım fotoğrafımın üzerinden algı yapan, şişirilen, ne olduğu ve kime hizmet ettiği belli olmayanlara diyorum ki; mahalle dedikoducusu değilseniz, adamsanız, buyurun hodri meydan! Çünkü sizin gibilere adamlığımın zekatını versem adam olacağınızı biliyorum; ama o zekata bile değmeyeceğinizi düşünüyorum.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.