1. YAZARLAR

  2. Zeki Savaş

  3. Öcalan ile Görüşmek Doğru Bir Adım
Zeki Savaş

Zeki Savaş

Yazarın Tüm Yazıları >

Öcalan ile Görüşmek Doğru Bir Adım

A+A-

Tarihin akış hızı, her yerde aynı değildir. Aktif toplumların yaşadığı coğrafyalarda tarihin hızı da artar. Ortadoğu'da tarih hızlı akıyor. Bu hızı yakalayıp onun önüne geçemeyenler, tarihe yön veremeyeceği gibi, tarihin dışına itilirler.

Öcalan'ın yakalandığı günden beri özelde PKK ve genelde Kürd sorununun çözümü için iyi bir imkanın oluşturulabileceği kanaatini hep taşıdım. Ne ki, devleti yönetenler, tarihin çok arkasından yürüdükleri için sorun çözme yeteneğine sahip olamadılar.

2003'ten sonra Ortadoğu ve Türkiye'de yaşananlar, bu bölgedeki hıza yaklaşma umutlarını yeşertti; beraberinde korkuları da taşıyarak. Başbakan Erdoğan'ın 2005'teki Diyarbakır çıkışı ve sonrasındaki Kürd açılımı umut yarattı ama umutsuzlukla bitti. Hakeza Oslo süreci de aynı akıbeti paylaştı. Şimdi daha doğru bir çıkış olan İmralı süreci başladı.

PKK ile süren savaşın bitmesinin iki temel koşulu vardır: Öcalan'ın muhatap alınması ve Kürd sorununun masaya yatırılması. Öcalan olmadan PKK ile anlaşılamaz, Kürd sorunu çözülmeden PKK bir yere oturtulamaz.

Öcalan'ın muhataplığı ile başlayan yeni sürecin birinci adımı doğru atılmıştır. İkinci adımı olan Kürd meselesi masaya gelmez ise, matlub bir sonucun alınması zordur.

Kürd sorunu da Irak ve Suriye'de yer alan Güney Kürdistan'daki gelişmeler dikkate alınmadan, bölgesel bir strateji izlenmeden sadece Türkiye içinde yer alan Kuzey Kürdistan bağlamında uygulanabilir bir çözüme kavuşturulamaz.

Irak'taki Kürdler özerklik kazanmışken, Suriye'deki Kürdler özerk bir yapıya doğru ilerlerken ve bu iki bölge yönünü Kuzey Kürdistan'a ve Anadolu'ya çevirmişken sadece Türkiye içinde bir çözümün yeterli olmayacağı gibi, olası çözümlerin de özerklikten daha aşağı bir düzeyde tutulmasının zorluğu işin başından görülmelidir.

Görüşmeler, Kürd sorununu bölgesel düzeyde çözüme kavuşturacak bir strateji içinde çok yönlü ve entegre bir yaklaşımla sürdürülürse netice verir. Güneyi ve Kuzeyi kapsayacak bu strateji, hem ciddi riskler hem de ciddi ölçekte potansiyel imkanlar içermektedir.

Kuzeydeki özerkliğe içeriden ciddi bir direnç vardır. Bu direnci kırmak ve aşmak zaman alacaktır. Ancak Kuzeydeki soruna uygulanabilir bir çözüm bulmak için savaş yerine silahların sustuğu bir ortamda siyasi diyalog yoluyla devamın daha etkili olacağı, daha iyi sonuçlara ulaşılabileceği inancındayız. Siyasi diyalog süreci, Kürt tarafında katılımcı ve meşru bir muhataplığın oluşmasını da sağlar. Bu durum da sorunun çözümüne katkı sunar.

Her üç ülkedeki Kürdlerin özerk bir yapıya kavuşması, arada geçişken sınırların oluşması, Türkiye, Irak ve Suriye sınırlarının Belçika, Hollanda ve Lüksemburg sınırları gibi bir mahiyet kazanması, kaçınılmaz olarak bölgesel tepkileri ve müdahaleleri de beraberinde getirecektir. Süreç, sabote edilmek istenecektir. Sürecin sabote edilmesine içeriden de önemli desteklerin olacağı sır değildir.

Sorunun Kuzey ayağının çözülmesi ve bölgesel entegrasyona gidilmesi zaman isteyen bir süreçtir ve sürecin silahların gölgesinde yürütülmesi imkansızdır. Silahların susması, netice alınabilecek bir sürecin önkoşulu gibi durmaktadır.

Sakin bir süreçte siyasi diyalogu sürdürebilmek için de risk üstlenmeyi ve cesaret göstermeyi gerektiren bazı adımlara ihtiyaç vardır. Sorunun çözümünde Öcalan muhatap alınıyorsa, ona BDP, Kandil, Avrupa güçleriyle görüşme imkanı verilmelidir. Öcalan, kendisine bu imkan verilmeden rolünü oynayamaz, sürecin sabote edilmesinin önüne geçemez. PKK'nin içindeki muhalif unsurları da ancak bu görüşme imkanlarıyla önleyebilir. BDP'nin görüştürülmesi bu bakımdan ilk ve önemli adım ancak yeterli değildir. Kandil ile görüştürülmesi sorunun çözümü açısından çok daha müessir olacaktır.

Hükümet sorunu çözmek için Öcalan ile doğrudan görüşme cesaretini göstermişken diğer adımları atamaz ise, süreç yine baltalanabilir ve tekrar başa dönme riski kuvvetlenir. Sürecin sabote edilmesi, hükümetin atacağı cesaretli ve ferasetli adımlarla önlenebilir. Sürecin sabote edilmesinin yollarını kapatırsanız, kimse süreci sabote edemez ama bu yolları açık bırakırsanız, içeriden veya dışarıdan birileri sabote eder. Sorumluluk, sorunu çözme yetkilerine sahip olanlara aittir. Öcalan'a yeterli manevra alanı tanınırsa, sürecin sabote edilmesi halinde sorumlu tutulabilir ama dört duvar arasında tutulursa, sorumluluk ona yüklenemez. Sorumluluk paylaşımının önünü de hükümet açabilir.

Kuzeydeki Kürd sorununun siyasi diyalog yoluyla çözüm sath-ı mailine girmesi, bölgesel entegrasyon imkanını güçlendirir; Kuzeyde sorunun bir şekilde çözülmesi, bölgesel entegrasyonu hayata geçirir. Meselenin stratejik ehemmiyetine binaen hükümetin bazı klişeleşmiş yaklaşımları kırması gerekir.

Bütün siyasileri kapsayacak genel bir affın gündeme getirilmesi ve toplumun buna hazırlanması gerekmektedir. Öcalan ve Kandildekiler dahil tüm cenahlardaki siyasi yasaklıların kısa ve orta zaman dilimlerinde cezaevlerinden çıkarak ve dışarıdakilerin de ülkelerine dönerek siyasal sürece katılma yollarının tartışmalara, müzakerelere açılması gerekir. Bu tür adımlar, siyasal çözüme giden yolun taşlarını döşer ve siyasal çözüm yollarını açar. On binlerce siyasi şahsiyeti cezaevlerinde ve yurt dışında tutarak siyasal çözüme gitmek, gerçekçi değildir. Siyasileri içeren genel bir af ve siyasal sürece katılmalarını sağlayacak yasal düzenlemeler, barışın yeşereceği, şekilleneceği ve kalıba gireceği ortamı hazırlar, her türlü iç ve dış saboteleri etkisiz kılar.

Her barış hamlesi, toplumdaki umutları yeniden yeşertirken ve beklenti çıtasını yükseltirken, her başarısız hamle de umutları kırıp şiddeti tetiklemekte, çözüm imkanlarını zorlaştırmaktadır. Hüseyin Çelik'in açıklamalarına bakılırsa, bu yeni hamleye fazla anlam yüklememek gerekir. Ancak toplumdaki beklenti ve duyarlılık, konuyu bir hayli önemsemektedir.

Umarız bu girişim, öncekilerden daha büyük bir hayal kırıklığına sebep olmaz.

Her şeye rağmen korkular yerine umutların güçlendirilmesi, barış süreçlerine destek verilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.