1. YAZARLAR

  2. Ömer Faruk GERGERLİOĞLU

  3. Newroz'da 'Barışı koruyalım' mesajı var
Ömer Faruk GERGERLİOĞLU

Ömer Faruk GERGERLİOĞLU

T24
Yazarın Tüm Yazıları >

Newroz'da 'Barışı koruyalım' mesajı var

A+A-

Newroz büyük bir bayram havasıyla kutlandı. Newroz öncesi Diyarbakır'da tüm otellerin dolu olduğunu, her şehirden katılımlar olduğunu duyuyoruz. Newroz alanına giderken konuştuğumuz taksici belediye seçimlerinde sürpriz beklenmediğini, çok çalışan Hüda-Par'ın BDP ve Ak Parti'den oy çalabileceğini ama eski olayların da unutulmadığının altını çiziyor. 
 
Alana yaklaşabilmek  çok zor. 500 m önceden taksiden iniyor ve yürümeye başlıyoruz. Tam bir panayır havası var. küçücük çocukların küçük birlikler oluşturup ellerindeki bayrağı sallayarak "Biji serok Apo" diyerek yürüdüklerini görüyoruz. Her taraf kırmızı, sarı, yeşil renklere boyanmış. Bir protesto havasından ziyade bayram havası var. Yaşlı teyzeler, genç anneler , aile babaları ve bol miktarda çocuklarıyla birlikte burada bir halk var. Tam bir bayram havası esiyor, herkes gülüyor, neşe içinde. Yerlerde oturmuş öbek öbek aileler mangallarını yakarak piknik hazırlığındalar. Bizim basın mensubu olduğumuzu anlayan kimi gençler takılmadan edemiyor. "Basın, burada milyonlar var, yüz bin vardı demeyin haa" diyorlar bize. 
 
Cuma namazı için dışarda belirlenmiş bir alanda namaz kılınıyor. Alanda genç erkekler ve görevlilerin çoğu PKK militanlarının giysilerinin bir benzeri model ve renk içeren giysiler giymiş. Güvenlik önlemleri zayıf, kötü niyetli kişiler burada her türlü olayı gerçekleştirebilir maalesef.
 
Kalabalığın geçen seneki miting kadar olmadığı söyleniyor. Geçen senenin barışın açıklanması ve Öcalan'ın ilk mesajı olması dolayısıyla özel bir öneme haiz olduğu vurgulanıyor. Ama yine de tel örgülerle belirlenmiş park alanının dışında çok sayıda insan var.
 
"Ya müzakere ya savaş" deniliyor meydanın ortasındaki afişte, ana tema bu. Genç kızlar, genç erkekler yerlerinde duramıyorlar sık sık bulundukları yerlerde çeşitli gösteriler sergiliyorlar, halay çekiyorlar. Basın locasına zor bela ulaşıyoruz. 
 
Kalabalık coşmaya hazır, "Öcalan, özgürlük, Kürdistan" sözleri onları çok heyecanlandırmaya yetiyor. Öcalan'ın konuşması nedense büyük bir coşku oluşturmuyor, sakince dinliyorlar. Kalabalık heyecan verici ifadeler arıyor, ama ihtiyatlı, barışı korumaya çalışan bu mesajı sanki kalabalığın beklentisini tam karşılamıyor. "Savaşırken korkmadık barış yaparken de korkmayacağız" sözü bir heyecan dalgası oluşturuyor. Öcalan'ın "Kürdistan" kelimesini kullanmaması dikkatimi çekiyor. Öcalan'ın özellikle heyecanı ve gerginliği arttıracak sözlerden uzak durduğunu düşünüyorum.
 
"Ya darbe geleneği tercih edilecek ya demokrasi" derken 17 Aralık'a vurgu yapıp önceki konuşmalarında olduğu gibi hükümete "seni kolluyorum, koruyorum, bu kredilerin değerini bil" mesajını verdiğini düşünüyorum. 
 
Tüm Mezopotamya halklarını kuşatan bir mesaj vermeye çalışıyor. PKK, BDP yıllardır yürüttükleri politikanın bir noktada kendlerini zayıf duruma düşürebileceğini, Kürtlerle birlikte yaşayan diğer ırklara yönelik özel bir vurgu yapmanın farkına vardı artık. Bu politika değişikliği harekete pozitif bir ivme sağlamış durumda.  Öcalan "bir olma" mesajının altını önemle çiziyor.
 
Öcalan barış havasına gölge düşürmemeye çalışıyor. Biraz evvelki Cemil Bayık'ın sert söylemleri yerine daha özenle seçilmiş cümleler dinliyoruz. Barışın sadece hükümetle arasında değil kardeş halklar arasında olması gerektiğini söylüyor. Ancak bence  bu konuda ne hükümetin ne de BDP'nin önemli bir gayreti var. Sadece yapılan görüşmelere odaklanmış bu iki taraf Fethiye olayları gibi durumları önlemenin yolunun barışın, halka benimsetme çabasının yoğunlaştırılmasıyla olacağının farkında değil. "Kardeş halklar" diyen BDP'nin de beraber yaşadığı diğer ırklara yönelik daha tatminkar söylem ve fiillerde bulunması ve topluma yönelik gayreti lazım.
 
"PKK ayrı Kürt sorunu ayrı" diyen mantığın bu alanı görmesini, yaşamasını isterdim. Burada Öcalan'la bütünleşmiş ve bunu çok normalleştirmiş yüz binler var, bir halk var. Yıllardır sorunun sözcülüğünü halka benimseterek yapmış ve bunu meydanda özellikle vurgulamaya çalışan, muhatabın Öcalan olduğunu vurgulayan bir halk var.
 
Konuşmalar bitip meydandan taksiyle ayrılırken emekli olmuş şoförle konuşuyoruz. Barış kalıcılaşır mı?" diye sorduğumuzda " niye kalıcılaşmasın ki işte bir yıldır başardık bunu" diyor. Bir yıldır kan dökülmemesinin büyük bir kazanım olduğunu, geçtiğimiz yollarda yer işareti yaparak yaşadığı infazları, vurulanın yerde nasıl uzun süre can çekiştiğini, kimsenin yardımına koşamadığı o günleri büyük bir üzüntüyle anlatıyor. Barışı sağlamanın büyük bir iş olduğunu vurguluyor. "Bu memlekete iki lider geldi biri Özal diğeri Erdoğan" diyor, yolsuzlukları ona sorduğumuzda gülerek" abi yolsuzluğa karşıyız ama barışı getirenin yaptığı kadar güzel bir iş olabilir mi? diyerek itirazını ve Erdoğan'a yönelik desteğinin süreceğini dile getiriyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.