1. YAZARLAR

  2. Oral Çalışlar

  3. Netenyahu'nun suç ortakları: Obama, Merkel, Hollande, Cameron...
Oral Çalışlar

Oral Çalışlar

Radikal
Yazarın Tüm Yazıları >

Netenyahu'nun suç ortakları: Obama, Merkel, Hollande, Cameron...

A+A-

ABD, dünyada yükselen tepkinin de etkisiyle, "laf olsun" kabilinden konuşuyor. Aynı şekilde, Almanya'sından İngiltere'sine ve Fransa'sına kadar, Batı'nın merkezleri çok kötü bir sınav verdi. Batı siyaseti, Gazze'de sınıfta kaldı.

İsrail, insanlığın gözü önünde, (Batılıların dolaylı hoşgörüsü veya görmezlikten gelişiyle) bir vahşeti aralıksız olarak sürdürüyor. Olayları izlemek ve insani yardım sağlamak için Gazze’de bulunan Birleşmiş Milletler görevlisi, (17 kez koordinatlarını verdiği) mültecilerin toplandığı yerin bombalanması nedeniyle, kendini tutamıyor. Çaresizlik içinde, hıçkıra hıçkıra ağlıyor. 

ABD, dünyada yükselen tepkinin de etkisiyle, “laf olsun” kabilinden konuşuyor. İlk günlerde, Obama’nın “Her durumda İsrail’in arkasındayız” sözleri, cinayetleri kışkırtan ve katili cesaretlendiren bir etki yaptı. Aynı şekilde, Almanya’sından İngiltere’sine ve Fransa’sına kadar, Batı’nın merkezleri çok kötü bir sınav verdi. Batı siyaseti, Gazze’de sınıfta kaldı.

TÜRKİYE

ABD Başkanı Obama ile İsrail Başbakanı Netenyahu arasındaki, tartışmalı geçtiği anlaşılan son telefon görüşmesindeki, Türkiye değerlendirmelerine gelirsek: Obama’nın, Türkiye ve Katar’ın “ateşkes” konusunda Hamas’ı ikna edebileceklerini söylemesi, dikkat çekici. ABD Başkanı, Netenyahu’nu itirazına rağmen, “Türkiye ve Katar’a güveniyorum” diyor. 

Her iki ülkenin hükümetleri, Hamas’ın yok sayılmasına ve muhatap kabul edilmemesine, başından beri tepkililer. Hakkaniyetli çözümün, Hamas’ın da içinde yer alabileceği bir müzakereyle mümkün olabileceğini ifade ediyorlar.

Son Gazze saldırısının hemen ardından, Türkiye’deki bazı çevrelerden, “Bak, bu krizde Türkiye tamamen devre dışı kaldı, gözler Mısır’a çevrildi” yorumları geldi. Hükümete ve Başbakan Erdoğan’a “Darbeci Sisi, Batı’yla iyi ilişkileri sayesinde itibarlı, sen itibarlı değilsin” doğrultusunda mesajlar verdiler. Darbeciyi (doğrudan veya dolaylı) olumlayan yorumlar, tek kelimeyle, utanç vericiydi.

Gazze’de yaşananlar, oradaki manzara; Doğu/Batı ilişkisinde yeni değerlendirmeler yapmamızı gerektirecek kadar önemli... Evet, Batı bir çok alanda, insanlığın ilerlemesine katkılarda bulunuyor, demokratik değerlere, hak ve özgürlüklere vurgu yapıyor. Ancak Batı, yalnızca bu olumlu özelliklerden ibaret değil. Irkçılık var, “öteki”yi dışlayan güçlü bir kültür var. Gazze’de yaşadığımız gibi, Batı’nın büyük merkezleri; zalime siyaseten ses çıkarmamayı, zulmü desteklemeyi mübah gören bir oportünizmi, gözümüzün içine baka baka uygulamaktan geri kalmıyorlar.

Tabii, Batı aynı zamanda, vicdanlı, ahlaki değerleri olan insanlarıyla da dikkat çekiyor. Örneğin, aralarında Penelope Cruz, Javier Badem’in de yer aldığı İspanyol sanatçılar, Gazze’de mazlumun yanında olduklarını bir bildiriyle açıklamaktan çekinmediler. Çok sayıda Batılı aydının, tepkilerini cesaretle açıkladıklarını görüyoruz. Birçok muhalefet partisi, iktidarları eleştiriyor. 

IRKÇI HEZEYAN...

Zulüm ve vahşet dönemleri; değişik yönlerdeki ırkçı saldırganlığın, kötücüllüğün, zirveye ulaştığı dönemlerdir. Türkiye’de, ne yazık ki, geleneksel bir Yahudi düşmanlığı, değişik kesimlerde (ve bazı “İslami” çevrelerde) varlığını sürdürüyor. 

Tabii şunu kabul etmek gerekiyor: Geçmişle kıyaslandığında, bazı ciddi olumlu değişimler de görülüyor. Başbakan Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, bu düşmanlığı kınayan açıklamalar yaptılar. “Ana akım medya”nın büyük ağırlığı da, aynı paralelde duruş sergiliyor.

Gelin görün ki, eskiden beri Yahudi düşmanlığıyla tanınan bir çevrenin sözcüsü olan bir isim, artık işi pespayelik noktasına getirmiş durumda. Küfür ediyor. Gerçekten utanç verici ve ayıplı bir durumla karşı karşıyayız. 

Hepimizi utandıran bir anti-semitizm, bu topraklarda boy veriyor.

Paralel bir ırkçı hezeyan, İsrail sokaklarında da dolaşıyor. Gazze’de çocukların öldürülmesini, “köklerini kazıdık” diyerek kutlayanlar, bunun ortak bir hastalık olduğunu kanıtlamış oluyorlar. 

İsrail’in Filistinlilere yaptığı zulüm, yüreğimizi acıtıyor, vicdanlarımızı kanatıyor. İsrail yönetiminin gaddarlığı karşısında, insan normal düşünme sınırlarının ötesine geçiyor. Hastaneleri, okulları hedef alan, BM temsilcisinin çaresiz kaldığı sahneleri izlemek, insanı isyana sevk ediyor. 

En haklı tepkinin bile, bir ölçüsünün ve hakkaniyet sınırının olduğunu unutmamalıyız. Irkçı tepkisellikle bir takım cümleler kuranlar, yalnızca zalimlerin aklanmasına katkıda bulunabilirler.

Irkçılık, mazlumların sığınabileceği bir çatı değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.