1. YAZARLAR

  2. Ali Bulaç

  3. Neler oluyor!
Ali Bulaç

Ali Bulaç

Yazarın Tüm Yazıları >

Neler oluyor!

A+A-
Türkiye 3 Kasım 2002 seçimleriyle içine girdiği mecradan tam beş yıl sonra sanki çıkmakla yüz yüze gelmiş bulunduğu intibaını veriyor.

Tabii ki yüzde 47 oy almış bulunan iktidar partisi (AKP) ve yüzde 4 oy almış bulunan DTP'nin -bu toplam 18,5 milyon oy eder- kapatılmak istenmesi, Türkiye'nin çok kritik bir süreçten geçtiğinin açık göstergelerinden biridir. Bu bir kırılmadır ve bu kırılmayı meydana getiren iç ve dış birtakım faktörler söz konusudur. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, ne Türkiye profesyonel enstrümanlar ve ustalıkla bir 'korku unsuru' olarak kullanıldığı gibi "radikal bir rejim değişikliği"ne gidiyor, ne de aslında kendi güzergâhında ilerlemesi istenen trenin rayından çıkması veya başka bir istikamete yönelmek üzere makas değiştirmesi arzu ediliyor. Belki en çok yapılmak istenen, makinist dairesindeki elemanların değiştirilmesi olabilir ancak.

Bugüne kadar açık askeri -27 Mayıs, 12 Eylül- veya dolaylı -12 Mart, 28 Şubat ve 27 Nisan- müdahalelerin, dış faktörlerin etkisinden bağımsız vuku bulduğunu düşünmek iç siyaset ve uluslararası gelişmelerin dinamiklerini anlamamak olur. Yardım eden iç faktörler varsa da -ki elbette vardır, nihayetinde her şey iç siyaset sahnesinde cereyan ediyor-, iç faktörlerin oynadığı rolün gerçek mahiyetini anlamak için dış faktörlerin payını hesaba katmak ve değerlendirmeyi ona göre yapmak lazım. Aksi halde aktüel olaylar ve çatışmalar, bizi asıl konuyu anlamaktan uzağa düşürür. Zaten büyük ve profesyonel projeler de, bunlara maruz kalanların ne olup bittiğini anlamalarına fırsat vermeden ve gerekli açıklığı sağlamadan yürütülmektedir. Bir bakmışsınız, kendinizi hiç de aklınızın ucundan geçmeyen birtakım oluşumların içinde bulursunuz.

Defalarca tekrarlandığı üzere, birçok önemli müdahalede başta kamuoyu olmak üzere, birçok aktör ve hatta siyaset sahnesinde birinci rol oynadığı düşünülen kişiler bile, ne olup bittiğini tam anlayamadan rol üstlenirler, kendilerinden isteneni tahakkuk ettirdikten sonra geldikleri gibi giderler. Şu anda da tam olarak böyle bir durumla karşı karşıya mı bulunuyoruz? Tam emin değilsek bile, bu sorulmaya değer bir sualdir.

2002 sonrasında Türkiye'nin oynayacağı bölgesel rol konusunda etkin görüşleri olduğu söylenen Kemal Karpat şöyle diyordu: "(AK Partililer) Acaba geldikleri yeri biliyorlar, anlıyorlar mı? Onları iten gücü doğru dürüst ölçebiliyorlar mı? Bu konuda şüphem var doğrusu. Bütün bu gelişmelere... entelektüel akıl boyutu açısından da bakmak gerekir. Bu muazzam değişimi sadece Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan üzerinden okuyup anlamlandıramayız; bunlar tesadüfen değişimin öncülüğünü yaptılar. Bunu biraz da farkında olmadan, bu hızlı değişimin akışında sürüklenerek yaptılar." (Anlayış Dergisi, Aralık-2007) Çalışmalarını Amerika'da yürüten Karpat, bir açıdan değerlendirmenin sınırlarını fazlasıyla zorlamış görünebilir, ayrıca büyük bir değişim projesinde Gül ile Erdoğan'ı politik olarak mı yoksa entelektüel perspektifler açısından mı aynı kategoride ele aldığı açık değildir. Ancak söylediği şu ki, Türkiye gibi, iç ve dış siyasetin birbirine bağımlı hale geldiği, ekonomisi küresel sistemle hızla entegre olma yolunda olan bir ülkede, yaşanmakta olan siyasi, bölgesel ve stratejik olaylar dizisi var ki, bu olaylar icracı konumda görünen aktörleri dahi aşar niteliktedir. Bu süreçte aktörlerin hangi rolü oynadıklarını doğru kavrayıp iş ve işlev görmeleri ideal politik açıdan iyidir, ama başka seçenek yoksa, aktör, rolünü oynayarak da iş ve işlev görebilir, bu da reel politik gereğidir.

Hatırlanacağı üzere Clinton, Türkiye'ye gelip TBMM'de konuştuğunda, "Türkiye 21. yüzyılın şekillenmesinde anahtar rol oynayacak." demişti. Hiçbir devlet başkanı, bir başka ülkeyi bu düzeyde abartarak övmez. Küresel sistem açısından "eski halin muhal" olduğu tarihî bir süreçten geçiyoruz. Türkiye, Ortadoğu ve küresel sistem biri diğerinin içine girmiş üç halka hükmündedir. Bu yüzden Türkiye anahtar rol oynama mevkiindedir. Kapatma davası bundan bağımsız değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.