1. YAZARLAR

  2. Hilâl Kaplan

  3. Mısır'ın Erdoğan'ı
Hilâl Kaplan

Hilâl Kaplan

Yenişafak
Yazarın Tüm Yazıları >

Mısır'ın Erdoğan'ı

A+A-

Müslüman Kardeşler, geçtiğimiz yüzyıl başında kuruldu. Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan ve hilâfet kurumu lağvedildikten sonra Müslümanların yeni düzen içerisinde ortaya koydukları en önemli örgütlülüklerden birisiydi. Önde gelen pek çok İslâm ülkesinde teşkilatlandıkları ve etkilerini artırarak sürdürdükleri göz önünde bulundurulursa, Müslüman Kardeşlerin bu özelliğini hâlâ muhafaza ettiğini söylemek gerekir.

Ve geçtiğimiz Pazar günü, Müslüman Kardeşler türlü zulmün içinden doğdukları ülke olan Mısır'da Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandılar. Kardeşlerin kendi içlerinden çıkardıkları Muhammed Mursi, karşısındaki aday olan 'rejim artığı' Ahmed Şefik'e galip geldi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yazdığım 'Mısır seçimleri: Ne Şeriat, ne darbe' başlıklı yazımda şöyle demiştim:

'Ve şimdi Mısır'ın önünde büyük bir sınav var. Türkiye'nin 28 Şubat sürecinde geçtiğine benzer bir seçimle karşı karşıyalar. Halkımızın bir kısmı 'Ne Şeriat ne darbe' dediğinden o sınavı geçememiştik; ta ki 27 Nisan sürecinde esas çözümün 'Ne darbe, ne darbe' olduğu anlaşılana kadar (...) Mısır, 16-7 Haziran'da cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyor ve sandıktan çıkacak sonuç sadece Arap Uyanışı için değil, ümmetin selâmeti için de büyük önemi haiz. Mursi'nin galip geleceğini temenni etmek ve öngörmekle beraber, çıkan sonuç ne olursa olsun devrimin kazanımlarının uzun vadede geri döndürülemeyeceğini düşünüyorum.'

Mısır şimdilik 'Ne darbe, ne darbe' tavrından yana ağırlığını koyduğunu göstermiş oldu. Ancak rejim, bir süre daha bu ayak oyunları ve yıpratma taktiklerini sürdürecek, kullanmaya alışık olduğu ayrıcalıkları kendi eliyle teslim etmeyecektir. Zira seçimlere birkaç gün kala rejimin bir diğer kalesi olan Anayasa Mahkemesi'nden çıkan kararla parlamento seçimleri geçersiz kılındı ve Yüksek Askerî Konsey (YAK) de parlamentoyu feshetti. Meclis'in önemli bir kısmının ve devlet liderliğinin Müslüman Kardeşler'e geçeceğini anlayan YAK, şimdilik yetkileri kendinde toplayarak süreci uzatacağını düşünüyor olabilir. Lâkin Müslüman Kardeşler, oyunu kuralına göre oynamaya devam ettikleri, demokratik muhalefete ve halka dayandıkları müddetçe yıkamayacakları rejim olmadığını gördüler.

İktidarın en nihayetinde güçlü değil, 'meşru' olana geçeceğini Ak Parti'nin kısa ama zorlu tarihini örnek alarak da görmek mümkün. Nitekim Müslüman Kardeşler'in de bu hüsnü misali yok saydığını iddia edemeyiz sanırım. Müslüman Kardeşler'in kurduğu Adalet ve Özgürlük Partisi'nin cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası şarkısında Mursi'yi 'Mısır'ın Erdoğan'ı' olarak takdim etmesi bunun sadece bir örneği; ve er ya da geç 'söz milletin' olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar