1. YAZARLAR

  2. Şahin ALPAY

  3. ‘Milli irade' artık beğenilmiyor
Şahin ALPAY

Şahin ALPAY

Şahin ALPAY
Yazarın Tüm Yazıları >

‘Milli irade' artık beğenilmiyor

A+A-

7 Haziran seçimleri sonrasında Türkiye siyasetinin değişen gerçekleri var. Elbette ki bunların başta geleni, seçmen açıkça reddettiği halde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın (isterse kabul edilmesin) fiilen başkanlık sistemine geçildiğini ilan etmesi.

İkinci yeni gerçek, “milli irade”yi beğenmeyenlerin TBMM'de çoğunluğu oluşturması. Daha önce “milli irade”yi beğenmeyenler (çoğunluğun siyasi tercihlerine saygı duymayanlar) sadece askeri vesayet yanlılarıydı. Bunlar AKP'ye oy verenleri “bidon kafalılar... göbeğini kaşıyan adamlar...” diye aşağılıyorlardı; bugünlerde de “sen nasıl milletsin?” diye sorguluyorlar.

7 Haziran sonrasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve güdümündeki AKP “milli irade”yi beğenmeyenler safına katıldı. Evet, Erdoğan'da özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyle örtüşmeyen bir “milli irade” kavramı var; “milli irade”yi (“demokrasi sandıktan ibarettir” anlayışında ifadesini bulan) çoğunluk iradesine indirgiyor, azınlıkta kalanları “milli irade”den saymıyor. Ama en azından 7 Haziran öncesinde çoğunluğun oyuna saygı duyuyordu. Artık duymuyor. “Seni başkan yaptırmayacağız” diyerek yüzde 10 barajını geçen HDP, Erdoğan'ın başkanlık hayaline de partisinin tek başına iktidarına da izin vermeyince, “milli irade” Erdoğan'ın gözünden fena halde düştü.

Böyle olunca Erdoğan seçmenin iradesini kendi iradesine uydurabileceği umuduyla “tekrar” seçim peşine düştü. “Ne Kürt sorunu ya?” deyip, PKK ile barış görüşmelerine son verdi; yeniden askeri çözüme yöneldi; nereden gelirse gelsin silaha ve şiddete karşı, barış ve demokrasiden yana ilkeli bir tavır takınan HDP'yi “terör örgütünün siyasi uzantısı” ilan etti. Böylelikle seçmeni ürkütüp HDP'den uzaklaştırabileceği; kaçınılmaz hale getirmeyi başardığı “tekrar” seçimde HDP oylarını kendi partisi hesabına yazabileceği hesabını yapıyor. Ben Erdoğan'ın Saray'da yaptığı hesabın çarşıya uymayacağını, seçmenin iradesini Erdoğan lehine değiştirmeyeceğini, aksine aleyhine güçlendireceğini hesaplıyorum. Dilerim benim hesabım doğru çıkar.

7 Haziran sonrasında “milli irade”yi beğenmeyenler safına dahil olanlar sadece Erdoğan ve onun güdümündeki AKP değil. Devlet Bahçeli ve onun güdümündeki MHP de artık o safta; yüzde 13 oy alan, 80 milletvekili çıkaran HDP'yi “yok” sayıyor. Erdoğan'ın tek adam yönetimine soyunmasını haklı olarak eleştiriyor, ama HDP'yi “yok” sayarak demokrasinin en temel ilkelerine ters düşüp kendinde inanılırlık bırakmıyor. Lafta Erdoğan'a sert muhalefet yapıyor, ama gerçekte Erdoğan'ın ekmeğine yağ sürüyor. TBMM başkanının AKP'den seçilmesini o sağladı. Hiçbir koalisyona girmeyerek “tekrar” seçimi o güven altına aldı. Seçim hükümetine katılmamak suretiyle, aynen Erdoğan'ın istediği gibi, seçime TBMM'nin değil, Erdoğan'ın kuracağı bir hükümetle gidilmesini de o temin ediyor. Dolayısıyla denebilir ki MHP, Erdoğan'ın görünürde siyasi hasmı, ama gerçekte güçlü bir müttefiki. Malumunuz, Bahçeli iki parti arasındaki ideolojik ortaklığı vurgulamaktan kaçınmıyor.

7 Haziran sonrasında Türkiye siyasetinin yeni ve olağanüstü ironik gerçeği ise, Erdoğan'ın (haklı olarak) baş rakip gördüğü HDP'yi barajın altına düşürmek için elinden geleni yaparken, buna en büyük destek şiddeti tırmandıran PKK'dan geliyor. Bu gerçeği herhalde en iyi Erdoğan'ın eski başkan yardımcısı, yeni HDP milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat izah etti: “HDP, devlet ile Kandil arasında tost yapılıyor... İkisinin de işine geliyor. Biri silahlı propangandayı esas alan illegal bir yapı. Karşı tarafta ise seçim yenilgisinin irite ettiği iktidarın temel taşları var. İkisinin de gayeleri bir nevi aynı yerde çakışıyor...” (Cumhuriyet, 17.8.2015) 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.