1. YAZARLAR

  2. M. Latif YILDIZ

  3. Mele, Melle, Molla 
M. Latif YILDIZ

M. Latif YILDIZ

sorgu / yuksekovahaber
Yazarın Tüm Yazıları >

Mele, Melle, Molla 

A+A-

Soyda üstünlüğünü benimsemesem de “Beg” geçmişli bir aileden geldiğimi inkâr edemem. Mala Mirxana, Mala Bedirxan’a ve Mala Sixana, Ali Beg gibi yüz yıllardır “Beg” soyundan geldiğimiz tarihi mezarlıkların bağımızın içinde yer alması açık belgesel bir gerçek.

Bu realiteye rağmen “Beg” den çok sülalemle ilgili 150 yıldır ifade edilen “Melle” söylemini daha çok özümsüyorum. 7 göbek “Mala Mele” (molla ailesi) söylemi âlim, aydın ve okumuş bir aileden gelmemizi ifade eden lakabı daha çok önemsiyorum.

Kozlu (Kürdçe adıyla Cümeylin köyü), ilçemiz olan Gercüş çevresi ve Batman’da bizi “Mala Mele” lakabıyla anarlar. Çünkü dedem, dedemin dedesi, onun dedesi nesilden nesle bu silsileyi medreselerde aldıkları eğitimle sürdürmüşler.

Mesela babam ünlü Kürt ozanı, şairi, edebiyatçısı, aydını Cigerxwin ile aynı medrese, cami ve şehirlerde eğitim görmüş. İnanç olarak aynı kulvarda değilseler bile, demokratlık ve kültürel taleplerde bir birlerine tamamlayan 2 âlim insan olarak bir birlerini çok sevdiklerini babamın yaşamı ve anılarından bire bir dinleyen evladı olarak çok iyi biliyorum.

Bu arada “Mala Mele” söyleminin kendisiyle son bulduğu Seyda Mele Abdülkerim’in en büyük arzusu 7 erkek çocuğundan birinin geleneği sürdürmesi ne yazık ki gerçekleşmedi. Gerçi hala “Kure Mele” (Mellenin oğlu) lakabıyla anılıyoruz. Ama ya bizden sonraki nesil!?

Babam CHP’nin “Tanrı Uludur” Türkçe ezanından sonra aktif Melle’lik ve medresede fekilere (öğrencilere) ders verme işine fiilen son vermişti. Batman’da kurulan ilk rafineri ile Elihe’de (Batman’ın 15–20 hanelik köy olan Kürdçe adıydı) TPAO’nun ilk işçisi; sonra da manifatura, demir, çimento, un, bulgur, tütün ticaretiyle bizleri doktor, öğretmen, gazeteci, yazar, teknisyen, yönetici olarak yetiştirerek Melelik görevini en iyi şekilde yerine getirdi.

BÖLGEDE MELLENİN ÖNEMİ

Aslında bölgede Melle-Seyda yakın zamana kadar çok önemliydi. Örneğin Yüksek İslam ya da şimdiki adıyla İlahiyat Fakültelerinden kişi mezun olup diplomasını alsa bile bölgenin uzman din âlimi melelerden medreselerde eğitim görmeyen ve oluşturulan Seydalar komisyonundan icazet almayanın Fakülte diploması sembolik olmaktan öteye gitmiyordu.

Bu konuyu neden köşeme aldığımı sanırım anlamışsınızdır. Son günlerde AKP’nin gündeme taşıdığı “Mele”, “Melle” ya da “Molla” tartışmalarına konuya yakın bir aileden gelmem nedeniyle dâhil olmam benim için kaçınılmaz, hatta farzdı.

AKP, DİYANET VE SİVİL İMAM

Bilindiği gibi gazetelere “Diyanet ‘sivil imam’ arıyor” diye gündeme düştü. AKP Başkan yardımcısı Bekir Bozdağ’da “ Doğu ve Güneydoğu’da topluma sözü geçen, saygınlığı olan, insanları harekete geçiren veya durduran “melle” denilen kişileri çıkartılan kanun hükmünde kararnameler ile sınavda başarılı olmaları halinde sözleşmeli imam olarak bir defaya mahsus bin kişi olarak oluşturulan kadro için alınacak” dedi.

BDP’DEN MELLE PROJESİNE DESTEK

Meclis’te grubu bulunan BDP “Melle” projesine siyasi bir eleme, eğilim, içerik ve taraftarlık katmamak koşuluyla destek verdiklerini Diyarbakır Milletvekili Altan Tan açıkladı.

Tan: “Genel olarak Diyanet devletin kontrolü dışında olması gerekir. Din devletin emrinde olmamalı. Din bilgileri yüksek çok sayıda Kürt melleler var. Ama devletin diplomasına sahip değil. Mağduriyetlerini giderme açısından olumlu bir proje.

Söz konusu melleler ile Kürtçe vaazın, toplum içinde sevilen ve sayılan bu âlimlerin önü açılacak. 6 aylık hizmet içi eğitimle göreve başlayabilirler” dedi.

YENİ BİR OYUN MU?

Durup dururken Diyanet bu açılıma neden gerek duydu? Hükümetin, Devletin ve de tabii ki Diyanetin kafasının arkasında ne var gibi sorular ister istemez gündeme düştü. Söz konusu açılım için asimilasyon veya siyasi bir niyet kuşkusu kafalardaki yerini koruyor.

Bu konuda en önemli iddia şu; 3 Mart 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat kanunu ile bütün mektepler Eğitim Bakanlığına bağlanmıştı. Kanunda medreseler kapatılmadığı için 8 gün sonra 11 Mart 1924’te Maarif Vekili Vasfi (Çınar), yayınladığı bir genelge ile medreseleri kapatma emrini verir. Medreseleri kapatan kanun olmadığı için özellikle Kürd coğrafyasında Melle ve Seydalar genelgeden gizli de olsa (babam dâhil) 80 yıl gizlice Kürtçe ders verdiler.

Medreseler yasa dışı ilan edilseler bile bu işlevlerini yerine getirdiler. Yakın zamana kadar İç Anadolu’nun göbeğinde 50 öğrencisiyle Kürtçe eğitim veren Medreseye defalarca konuk oldum. İşte bu açılımla iddia o ki buralarda ders veren melle ya da Seydaları devlet denetim altına alarak gizli Kürtçe medreselerin kapatılmasına yönelik olduğudur. Bu kadar şeytani bir proje olabileceğine ihtimal vermek istemiyorum. Ama yine de burası Türkiye.

MELLELERİ HAYATIN İÇİNE ÇEKME UMUDU

Melle konusunda şeytani plan kuşkusu dışında herkes olumlu. Mesela eski Diyarbakır MÜSİAD Başkanı Vahdettin Bahadır’ın konuyla ilgili açıklaması dikkat çekiciydi. “ ’Mele’ projesi farklı dil ve renkleri bir araya getirmek için yapılıyorsa doğrudur. Geçmişte Hamidiye Alayları’ndan, koruculuk sistemine devletin destabilize etme, geri bırakma, böl, parçala, bir birine kırdırma girişimleri oldu. Bu onlardan biri değildir” dedi.

İşte Kürt halkının tek endişesi de Bahadır Bey’in “değildir” dediği kelimedir. Herkes bölgede hayatın dışına itilen mellelerin topluma kazandırılmaları, hayatın içine çekilmeleri olumlu karşılanıyor. Başta Arapça gramer, fıkıh, kelam, tefsir, usul, kelime bilgisi, mantık, belagat ve benzeri konularda derin bilgi birikimi ve Kürtçe eğitimi olan 40 – 80 yaşlarında tecrübeli mellelerin Kürtçe hutbe ve vaiz vermeleri koşuluyla barış ortamına katkı sunar.    

Tevhid-i Tedrisat ile Kürt melleler üzerinde büyük sarsıntı yaratan, acılar bırakan, pek çok mensubu yıllarca hapsedilen, zulme uğrayan din âlimlerine onurlu bir iade-i itibar olarak olumlu bir proje olur kanaati hâkimdir.

BARIŞA KATKI SUNABİLİR

Bölgede 30 yıllık kanlı bir savaş sürüyor. Artık bu kanlı emellere alet edilmeyen ve Devletin kirli geçmişini rehabilite edecek kuşku yaratmayacak mellelere gerek vardır. Yine Bahadır Bey’in dediği gibi siyasi bir operasyon, asimilasyonun bir başka ayağı, Kürt meselesini bölgeye hapsetmek, din üzerinden Kürtlere Kürtlüklerini unutturmak, Kürtleri kendi aidiyet ve tarihlerinden koparmak, dini damardan Kürtlerin siyasi hayatına müdahale ya da kullanma gibi kirli, pislik kokan niyet ve amaçlara yönelikse bu yol tutmaz. Çünkü 40 – 80 yaşlarında onurlu, saygın ve âlim din önderleri üzerinden bu yüzyılda başarılı da olamazlar.

Kuşkusuz her dönemde Kürtlerin bir birine düşürüldüğü, kullanıldıkları bir gerçektir. Bu projeye karşı kuşku ve şüpheyle yaklaşmak Kürtlerin en tabii hakkıdır. Verilecek maaşla devlete esir yapılacakları; gizlide olsa süren medreselerde Kürtçe eğitimin önüne geçileceği, 80 yaşındaki Kürt âlimlerin kullanılacakları şüphelerinin önüne geçmek için güven gerek.

BDP çekinceleri ile projeye karşı tavrını koydu. Kürtlerin hayrına olabilecek proje için olumlu yanıt verdi. AKP’nin niyeti Habur gibi hastalıklı, samimiyetten uzak, Kürtçenin önünü kesmek ya da asimilasyon aracı değilse Kürt âlimler için olumlu bir gelişme.

ufkumuz.com

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.