1. YAZARLAR

  2. Müfid YÜKSEL

  3. Medine-i Münevvere'den Notlar
Müfid YÜKSEL

Müfid YÜKSEL

Yenişafak
Yazarın Tüm Yazıları >

Medine-i Münevvere'den Notlar

A+A-

 

     11 Nisan'da başlayan Umre yolculuğumuzun üçüncü durağı olan mukaddes Medîne-i Münevvere'deyiz. İslam öncesinde, Câhiliye çağında 'Yesrib' olarak bilinen şehir Hz. Resul-i Ekrem'in (S.A.V) hicretinden sonra Medînetu'n-Nebî (Peygamber Şehri) adıyla anılmaya başlar zaman içinde. 'Şehir' anlamına gelen Medine ismi eski Yesrib'e özel ad haline gelir.

     Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere geçen yüzyıla kadar İslam'ın tarihine ilişkin birçok hatırayı canlı olarak barındıran ve tarihimizdeki önemli olayları çağrıştıran unsurlarla doluydu. Mekke-i Mükerreme'de Kabe-i Muazzama, Mescid-i Harâm, Safâ ve Merve Tepeleri,Ebu Kubeys Tepesi, Beni Haşim Mahallesi, Arafât Meydanı, Müzdelife ve Mina, Cemerât ,İlk vahyin nâzil olduğu Hira ve Sevr dağ ve mağaraları, Mescid-i Hayf, Mescidu'l-Cinn, Mekke'nin eski evleri , Hz. İbrahim (AS) ve Peygamberimiz (SAV) 'e ve ashab-ı kirama ait bir çok hatıra'ya ait birçok unsurlar, yapı, kale ve binalarla diğer bazı mukaddes yerler (Cennetu'I- Mualla mezarlığı ve Hz. Hatice'nin türbesi başta olmak üzere diğer türbeler) ve emanetler mevcut bulunmaktaydı. Medine-i Münevvere'de de aynı şekilde Ravza-i Mutahhara (Hz. Peygamber'in (SAV) türbesi ve Mescid-i Nebevi) ve çevresi, Hulefâ-yı Râşidîn ve Ashab mescidleri, hurmalıklar (Fedek Hurmalığı dahil) Medine kalesi, Cennetu'l-Bakî kabristanında Hz. Osman (r.a), Hz. Fatima (r.ah.), Hz. İmam Hasan, Harre Vak'ası Şehitleri, ve sair İslam büyüklerinin türbeleri, Uhud Dağı eteklerinde Seyyidu'ş-Şühedâ Hz. Hamza başta olmak üzere Uhud şehitlerinin türbeleri, Kıbleteyn ve Kuba mescidleri bulunmaktaydı. Bu yapı ve mekanlar geçmişteki olayları tazeliğiyle yansıtabilecek, zihinlerde canlı tutabilecek şekildeydi. İslam tarihi boyunca Zalim Haccac ve Kırmıtilerin saldırıları gibi bazı olaylar hariç genellikle bu şehirler önemli ölçüde tarihlerini, hatıralarını koruyabilmişlerdi.

     Ancak, Hicâz'ın 1919'da tümü ile Osmanlı idaresinden çıkması, 1924'te Necd'li Mesâlih kabilesinden, Suûd ailesinden Abdülazîz bin Abdurrahman'ın idaresine geçmesi akabinde bölgenin tarihi, fiziki ve manevi yapısında büyük değişiklikler vukua gelir. Muhammed bin Abdilvahhâb'ın akidesini benimseyen yeni idare işe türbe ve mezarlıklardan başlarlar. Hz. Peygamber'in türbesi haricindeki tüm türbeler ortadan kaldırılır. Özellikle Mekke-i Mükerreme'deki Cennetu'l-Mualla ve Medîne-i Münevvere'deki Cennetu'Bakî' mezarlıklarındaki tüm türbeler ortadan kaldırılır. Mekke'de başta Hz. Hatice validemizin türbesi, Medine'de Bakî'deki Hz. Osman (r.a), Hz. Fâtimetu'z-Zehrâ (r.ah) ve Ehl-i Beyt türbeleri bu yıkımdan ilk nasibini alan türbelerdir.

     Birçok ev, imaret , medrese, tekke vs. yapılar yıkılır. Hz. Peygamber (SAV) ve Ashab'a ait bir çok kutsal emanet ve hatıra da şirk ve putperestlik gerekçesi ile yok edilir. Böylece, tarihten gelen Hicaz'daki sanat ve kültür eserlerimiz de ortadan kaldırılır. Zamanla Mekke ve Medine'nin silueti değişmeye başlar. Tarihimize ait hatıralar, mimari eserler bir bir yok olur.

     50'li-60'lı yıllardan başlayarak, petrolün verdiği zenginliğin de etkisiyle. Mekke ve Medine modern bir kent görünümü almaya başlar. Bu süreç 80'li ve 90'lı yıllarda oldukça hızlanır. Mekke ve Medine'de Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi çevresinde çok katlı, yüksek, modern -beton binalar, lüks oteller, alış-veriş merkezleri peşpeşe yer alır. Bu çerçevede değişen görünüme bağlı olarak tarhi eserler, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail'den (AS) başlayarak, özellikle Hz. Peygamber (SAV) dönemine ait hatıralar da bir bir silinir. Osmanlı döneminde bu hatıraları canlı tutmaya matuf kubbeli eski mimarideki eserler ortadan kaldırılarak, zevksiz beton yapılara dönüştürülür. Safa ve Merve tepeleri önemli ölçüde etrafları kapatılarak betonlaştırılır. Mimar Sinan yapısı olan revakların çevrelerine genişletme adına yapılan, beton revak çevresi bu eski yapıyı boğar. Bugün bu eski revaklardan Safa- Merve tepeleri, Mesâ' tarafına düşen bölümleri yıkılmış diğer bölümleri yıkılmayı beklemektedir. Safâ tepesinin devamı olan, Şakku'l-Kamer Mu'cize-i Nebeviyyesi'nin gerçekleştiği mukaddes Ebu Kubeys Tepesi kısmen saray yapılarak, kısmen de kazılarak ortadan kaldırılmıştır.

     Mina ve Arafat da aynı akibete uğramış. Modern asfalt yollar, çok katlı, yüksek oteller, beton yapılar eskinin yerini alır. Mescid-i Hayf gibi son derece, mükemmel bir tarihi-mimari yapıya sahip olan tarihi cami genişletme adı altında yıkılmış modern bir Cami binasına dönüştürülmüştür. Arafat'taki asfalt yollar, bir kısım gençlerin geceleri sıfır plaka araba yarıştırdıkları bir mekana dönüşmüştür. Mekke'de Ka'be binasının kendisiyle, Hira ve Sevr mağaraları dışında geçmişi hatırlatan hiçbir unsur bırakılmamıştır.

     Mekke'de son yıllarda yapılan Saat Kulesi, Zemzem Tower, Daru Ecyed, Hilton, Hyatt Regency, Daru'ş-Şubeykiyye ve Flower White Palace gibi lüks oteller tam bir faciayı sergilemektedir. Kabe-i Muazzama'ya zumlanan, Mescid-i Haram'ı Taksim Meydanı gibi tepeden gören, son derece lüks döşenmiş 20-30 katlı bu otel binaları / towerlar Mescid-i Haram ve çevresini tamamen gölgede bırakmıştır. Bu otellerin sunduğu lüks yaşam koşulları, Hacc'ın icabında meşakkati de içeren bir ibadet olduğu gerçeğini ihlal etmiştir.

     Maalesef Medine-i Münevvere de aynı akibete uğramıştır. Mekan genişletme adı altında Mescid-i Nebevi'de Hz. Peygamber'in hatırasını anımsatacak, Türbe-i Hazret-i Nebevî, El-Kubbetu'l-Hadrâ, Ravza-i Mutahhara ve Bâbusselâm dışında tarihi hiçbir unsur bırakılmamış tümü yok edilerek, modern-beton dikdörtgen bir binaya dönüştürülmüştür. Mekke'de olduğu gibi sivil mimari de yok edilmiş tarihi eserler bir bir ortadan kaldırılmıştır. Bu eserler ve hatıralar ortadan kaldırılırken özellikle türbeler ve makamlardaki kubbeli tarihi yapılar ortadan kaldırılırken, şirkten arınma Tevhidi olma gerekçesi öne sürülmüştür.

     Mekke'deki otellere benzer şekilde Medine-i Münevvere'de Mescid-i Nebevi'yi tepeden gören ultra-lüks oteller bu anlamdaki tahribatın boyutlarını göstermektedir. Ayrıca, Ravza-i Mutahhara'nın karşısında yer alan yüksek katlı oteller, çarşılar ve yeraltı otoparkları Mescid-I Nebevî'nin kudsiyetine gölge düşürmüştür. Özellikle son yıllarda Medine'de Hz. Peygamber'den (SAV) bu yana geçmişimizi hatırlatacak üç-beş yapı dışında hemen hemen bir yapı ve unsur bırakılmamıştır. Birçok tarihi ve manevi değeri haiz türbe ve yapılarla dolu Cennetu'l-Bakiy Mezarlığı bugün âdeta boş bir tarla görünümüne getirilmiştir. Kutsal Menahe meydanı ortadan kaldırılmış, bütün bu zengin tarihi, manevi ve sanat değerini haiz yapılar, İslam eserleri çeşitli gerekçelerle maalesef ortadan kaldırılmıştır.

     Bu kutsal şehir ve mıntıkalarda müslümanların tarihi-mazisi yok edilmiş. Yerine modern- seküler görünümde şehirler ikame edilmiş. Dini havayı yansıtacak yapı ve eserler ortadan kaldırılarak bu kutsal mekanlar neredeyse sekülerleştirilmiştir. Bunun dinamiklerimiz içinde alternatiflerinin de konulamaması dolayısıyle, yerine maalesef Modern-seküler, din-dışı bir yaşama uygun gelen, dini ve manevi hiçbir şeyi hatırlatmayan kent yapılanması ikame edilme eğilimi göstermektedir.

     YENİ ŞAFAK

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.