1. YAZARLAR

  2. Yalçın AKDOĞAN

  3. Mazlumun da ona sahip çıkanın da kimliğine bakmayız
Yalçın AKDOĞAN

Yalçın AKDOĞAN

Yalçın AKDOĞAN
Yazarın Tüm Yazıları >

Mazlumun da ona sahip çıkanın da kimliğine bakmayız

A+A-

Suriye’ye askeri müdahale olasılıkları, farklı açılardan değerlendiriliyor ve yeni teorik tartışmalara sebep oluyor.

On binlerce insanın yaşamını yitirdiği bir ortamda entelektüel tartışmalar yapmak çok anlamlı olmasa da meşruiyet zeminini korumak açısından düşünce zeminini de sağlam tutmak gerekiyor. Bu yüzden sorgulama ve eleştiri hakkaniyet ve samimiyet temelinde fayda da sağlayabilir.

Giderek köpürtülen polemik konularından birisi, batılıların Müslüman bir ülkeye müdahale etmesinin psikolojik etkisi...

Öncelikle şunu söylemek gerekir: Bosna ve Kosova’da zulme karşı harekete geçtiği için alkışlanan batının konu Suriye olunca tepki görmesi paradoks oluşturur. Bu ülkelerde Batı’nın askeri müdahalesi Müslüman halkı ve masum sivilleri koruma altına almıştı. Onur meselesi yaparak yüz bin insanın ölümünden sorumlu Esed’in Müslüman korumacılığı altına alınması ne kadar doğrudur?

Müdahalenin amacının batının bu ülkeye çöreklenme ve kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirme isteği olduğu tezi görünüşte doğru gibi dursa ve Müslümanların alerjisini üretse de gerçekle bağdaşan bir yaklaşım değildir. Suriye onlarca yıldır batılıların etkisi altındaydı. Son dönemdeki angajman Fransa veya İngiltere üzerinden değil Rusya, Çin ve İran üzerinden oldu. Esed’e destek için Suriye’de cirit atan yabancı ülke elemanları, zaten bahsedilen onur kırıcı durumu ortaya koyuyor. Kendi halkını katleden Esed’in böyle bir İslami kaygıya sahip olmadığı çok açık.

Suriye ordusunun başka ülkelerin yardımıyla masum sivilleri katletmesine ses çıkarmayanlar şimdi muhaliflerin başka ülkelerin yardımıyla masum sivilleri korumasından rahatsızlık duyuyorlar. Öldürürken yabancı desteği onur kırmıyor, kurtarırken kırıyor! Böyle sakat bir anlayış olabilir mi?

Batı müdahalesine karşı oluşturulan alerjiye karşı aslında Suriye’de zulme uğrayan insanları ve Müslümanları dinlemek gerekiyor. Onlar bu müdahaleyi ne kadar hayati ve gerekli görüyorlar? Dışardan ahkam kesenlerin afaki yorumlarından ziyade, orada hayatını kaybeden insanların feryadı daha önemlidir.

***

Basında yer alan yorumlar olası bir müdahaleyi etkisiz bir hamle olarak yansıtıyor. “Zevahiri kurtarma operasyonu, göstermelik müdahale, yasak sağmak kabilinden hareket” gibi söylemlerle amacın rejimi veya askeri güç dengesini değiştirmek olmadığı, sadece kimyasal silah konusunda ciddi bir gözdağı ve etkisizleştirme olduğu söyleniyor. Oysa Batılı ülkelerin bir anda makas değiştirmesini beklemek mümkün olmadığı gibi, bu tür hedef küçültme söylemlerini Rusya’nın nötr kalmasını sağlamaya dönük bir çaba olarak yorumlamak da mümkün.

Yüzbinlerce insanın ölmesine ve yaralanmasına aynı tepkiyi göstermeyen batının kimyasal silah konusunda daha sert ve fiili bir tavır içine girmesi elbette eleştirilebilir. Batı, kimyasal silah meselesini kendisi açısından ulusal güvenlik meselesi görüyor. Bu durum, küresel düzeyde inşa etmeye çalıştıkları güvenlik konseptini ihlal eden bir sorun olarak algılanıyor.

Her ne yorum yapılırsa yapılsın böyle bir operasyon caydırıcılık özelliği ve sembolik açıdan büyük önem taşıyacaktır. İlk kez batılı ülkeler Suriye konusunda taşın altına elini koyduğunu göstermiş olacaktır.

Bu noktada dikkat edilmesi gereken bir konu da, meselenin İran-İsrail denklemine çekilmemesidir. Esed, Müslüman ülkelerin desteğini yanına alabilmek için İsrail üzerinden kutuplaşma ve saflaşma üretmeye çalışacaktır. Bu oyuna da gelinmemelidir.

***

Diğer bir mesele, silahın türüne göre tavır takınılmasının yanlışlığıdır. Geçen gün attığım bir tweet’te “Suriye’de kimyasal silahla çocukların öldürülmesi de, Mısır’da keskin nişancılarla masum insanların vurulması da canavarlıktır” demiştim. Dün de Hayrettin Karaman hoca “Ölüm değil de silah mı önemli” başlıklı bir yazı yazdı. İnsanların katledilmesine gereken tepkiyi göstermeyenlerin ‘kimyasal silah’ konu olunca harekete geçmesi doğal olarak eleştirilecektir. Ama her şeye rağmen ortaya konulan duyarlılık önem taşıyor.

Biz zalimin ve mazlumun kimliğine bakmadığımız gibi zalime karşı çıkanın ve mazluma sahip çıkanın da kimliğine bakmayız.

yenişafak

Önceki ve Sonraki Yazılar