1. YAZARLAR

  2. M. Latif YILDIZ

  3. Kürdlerin Ahı
M. Latif YILDIZ

M. Latif YILDIZ

sorgu / yuksekovahaber
Yazarın Tüm Yazıları >

Kürdlerin Ahı

A+A-

     28 Aralık 2011 de birileri yeni yıl için hazırlık yaparken, Kürd çocuklarının üzerine ejderha ağızlı ölümcül alevler saçan Türk savaş uçakları bomba yağdırıyordu.

     Dinden, Allah’tan, Peygamber’den, Kur’an’dan, vicdandan, merhametten dem vuranlar bu cinayeti Türk ve Dünya kamuoyundan gizlemek için 3 gün boyunca sustu. Sonra Başbakan konuştu; birinde “kazaydı” dedi, 2. Sinde “para verdik ya” dedi.

     Roboski’li anne ve babalar parçalanmış çocuklarının cesetlerini naylon torbalar ve katırların sırtında taşırlarken; “dindar” yeni nesiller yetiştirmek için yola çıkanlardan bin kat daha dindar olanların cenazeler için ambulans iznini bile çok görmüşlerdi.

     Başbakanları “kaza” deyince TV ve eğlence mekânları 34 çocuk değil de 34 civciv ölmüş duyarsız ve duygusuzluğu içinde yarışa girercesine yılbaşı eğlencelerine devam ettiler.

     İşte bu yaklaşım Kürd halkının yüreğine saplanan bir hançer oldu. Kürd çocuklarının kanıyla Bembeyaz kar kızıla boyanmışken vur patlasın, çal oynasın eğlenenler tıpkı Geliye Zilan, otuz üç kurşun gibi Kürdleri acımasızca kıymanın 2011 yılı vahşetini kutluyorlardı.

     Anlaşılıyordu; iktidarda olanların Ulusalcı, Kemalist, laik; sağcı, milliyetçi, dindar ya da liberal olmaları Kürdlere açısından hiç fark etmiyordu. Zulüm her taraftan yağıyordu.

     Roboski, bırakın “dindarım” diyen, kendine “insanım” diyenin yürekten acı duyması gereken bir katliamdı. 34 Kürd çocuğun katledilmişti. Üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen ne emir veren, ne bombayı atan belli; ne yangılanan ne de sorgulanan vardı. Taş atan Kürd çocuğuna yaşı kadar ceza veren hünerli hakim ve savcılar nedense 34 Kürd çocuğunun parçalanmış bedenlerinin faillerini bulamak yerine bulmasınlar diye meslektaşları askeri savcılara havale ettiler.

     Ne Erdoğan, ne devlet, ne de bir tek yetkilinin çıkıp insafla, vicdanla katliamı izah edemedi. Çünkü “vur” emrini onlar verdi. İşte o Kürd çocukların ahı, o emri verenlerin çocuklarının evlerinde ayakkabı kutularında milyon dolarlar ve para sayma makineleri olarak dünya medyasına yansıdı. Allah’ın ezeli intikamı ve Kürd çocuklarının ahı tecelli etmişti.

     Çünkü Roboski kaza falan değil, “taammüden” katliamın, cinayetin ta kendisiydi.

     Roboski’li annelerin rüyaları da değişti

     Öyle ki; Roboski katliamın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen kurbanların anneleri ve eşleri için hayat artık eskisi gibi değil. Çekilen acılara kalpleri yıl dönümünde dayanmayıp vefat edenler oluyor. Oğullarını kaybeden anneler ve eşlerini kaybeden kadınların rüyaları da eskisi gibi olmuyor. Bu ahlar ve acılar yapanların yanına kar mı kalacak?

     Hür Bakış internet sitesi acılı anneler ve eşlerle konuşmuş. İşte o anneler ve rüyaları:

     » Türkan Uysal (Özcan Uysal’ın annesi): Ben yayladan dönüyorum. Köy camisinin arka tarafına yaklaşıyorum. Bir baktım ki oğlum askerlerin arasından bana bakıyor. Bekle geleceğim diyorum. Ama döndüğümde orada olmadığını görüyorum.

     » Nahide Encü (Nevat Encü’nün annesi ): Ben ve Nevzat kol kola ıssız bir yolda yürüyorduk. Hiç konuşmuyorduk. Nevzat ile yolun bir kısmını yürüdükten sonra Nevzat beni orada bırakarak bir yere doğru koşuyordu. Ben de ardında koşarak ona yetişmeye çalışıyordum. Ama bir türlü yetişemiyordum.

     » Pakize Kaplan (Osman Kaplan’ın eşi ): Evde oturuyordum dışarıdan bir ses geldi kulağıma. Dışarı çıktığımda Osman’ı gördüm. Bana bakarak, “Pakize bana baltayı getir sobaya koyup çocuklarımızın ısınması için odun kesmem lazım” dedi. Gittiğimde Osman yoktu orada.

     » Emine Encü (Salih Encü’nün annesi): Mezarlığa gidiyordum. Oğlumu mezarı başında çok iyi bir şekilde görüyordum. Ona sarılmak, onu öpmek istiyordum. Onu öpüyor ona sarılıyordum. Oğlum yavaşça yanıma sokularak kulağıma: “Anne mezarlığıma bir dahaki sefere geldiğinde benim için babamın bastonunu getirir misin?” diye soruyordu.

     » Hediye Encü (Şivan Encü’nün annesi): Oğlum bir kuyunun başında dinleniyordu. Eliyle suya dokunuyordu. Bir süre onu seyrettim. Oğlum bana uzakta görünen bir dağın yamacını göstererek: “Anne şuraya bak. Benim oraya kadar gidip odun toplamam lazım, sonra yine buraya geleceğim bekle beni” dedi. Bekliyordum, ama gelmiyordu.

     » Emine Ürek (Yüksel Ürek’in annesi): Oğlumun “Anne” diye birkaç defa beni çağırdığını duydum. Sesin geldiği yöne doğru gittim. “Anne, hayrıma dağıttığın her şey elime ulaşıyor. Ettiğin duaları her gün duyuyorum” diyordu.

     » Kadriye Encü (Hamza Encü’nün annesi): Tanımadığım bir adam beni bir salona götürüyordu. Önümde sadece bir televizyon duruyordu. Kendiliğinden açılan televizyonda oğlumun çocukluk halini seyrediyordum. Bana el sallıyor ve gülüyordu.

     » Hanım Enç (Seyithan Enç’in annesi ): Oğlumla dışarıda oturmuş uçan güvercinleri seyrediyorduk. Oğlum bana o güvercinlerden birini işaret ediyordu: “Ne zaman bir güvercin görsen, beni o güvercin olarak gör” diyordu. Sonra da bana şiir okuyordu. Şiiri bitiremeden evden hızlıca ayrılıyordu.

     Yalnız Roboski’nin mi ahı?

     AKP’nin 11 yıllık iktidar hırsına doymayanların hevesi, 2023 ve 2071 mesajları ile iktidardan hiç gitmeyecek hırsını ve kibrini en yakın ortağı “din” kardeşi cemaat 2013’ün son ayında yol verdiği yolsuzluk darbesi ile yıkılıyorlardı. Bir daha toparlanırlar mı bilinmez.

     Kefen giyen ve beddua edenlerin karşılıklı düellosu ıslak mektup ve yalanlamasına bakılırsa durulacak gibi değil. Gidişat yeni çatışmalara gebe. 17 Aralık “rüşvet ve yolsuzluk” operasyonunun ateşini, ayakkabı kutularındaki milyon dolarlı rüşvet bozguncuları Kürd meselesini tam bir samimiyet ile çözmek için adım atarlarsa, vekillerden sonra 10 bin Kürd siyasetçi de salıverilirse belki dinebilir, o da belki.

     2009 yılından beri KCK adı altında iddia o ki cemaate bağlı polis, savcı ve hâkimlerin nefreti sonucu üretilmiş delillerle 30 bin Kürd gözaltına alındı. 10 bine yakın Kürd siyasetçi, Belediye Başkanı, İl daimi encümeni, avukat, insan hakları savunucusu, gazeteci, öğrenci, esnaf, kadın, erkek, genç, yaşlı haksız ve mesnetsiz tutuklanmış adeta rehin alınmışlar.

     2013 yılının son günü Van’da ev baskınlarında köylünün kışlık erzaklarını (1990’larda askerin yaptığı gibi) dağıttıktan sonra duvarlara Türk bayrağı ve üç hilali çizen “TC’den s…t” diyen polis kimse Erdoğan ve Bakanlarının çocuklarına tuzak kuran aynı polisti. Bugün AKP ve Başbakan’ın başına gelenler Kürd cenahının inancına göre Kürdlerin “Ahı” tutmuştu.

     ÖZÜR: 28 Aralıkta çıkacak “Roboski” adlı makalem 8 gün yatak döşek bulaşıcı bir enfeksiyonun pençesine ve zor bir tespitin teşhisi peşine düşünce yazımı geç gönderdim. Özür dilerim.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.