1. YAZARLAR

  2. Mithat Sancar

  3. Kürdistan’da bağımsızlık ve diyalog
Mithat Sancar

Mithat Sancar

Basnews
Yazarın Tüm Yazıları >

Kürdistan’da bağımsızlık ve diyalog

A+A-

Irak’ta on yıl önce kurulan yapay denge, IŞİD’in Musul’u ele geçirmesiyle çöktü. Bu dengenin çürük sütunlarını oluşturan tüm sorunlar, böylece saklanamaz ve ertelenemez hale geldi. Bu sorunların başında da Kürdistan’ın statüsü geliyor.

Güney Kürdistan’da Bölgesel Yönetim adı altında kurulan düzen, Irak’taki yapay dengenin diğer önemli unsurları gibi geçici bir nitelik taşıyordu. Bu yönetimin egemenlik yetkileri ve coğrafi sınırları kesinleştirilmemişti. Kürtlerin tarihsel, coğrafi, kültürel ve siyasal açıdan Kürdistan’ın doğal parçası olarak gördükleri Kerkük, Şengal, Maxmur gibi yerler “ihtilaflı bölgeler” olarak adlandırılmış ve kaderlerinin tayini muğlak bir geleceğe ertelenmişti. 

Bu belirsizliklerden herkes kendine göre bir avantaj sağlıyordu. Kürtler, bağımsızlık ilanının yaratabileceği bölgesel ve uluslararası sorunlarla uğraşmak zorunda kalmadan, bağımsız bir devlet gibi hareket edebiliyor; Şiiler başka türlü elde edemeyecekleri tüm Irak’ın merkezi hükümeti olma konumunun imkanlarından yararlanabiliyor; ABD de Irak üzerinde kontrolünü koruyabiliyordu.  Irak da, bu belirsizlikler sayesinde bir devlet olarak ayakta kalabiliyordu.

Bu düzen, hassas konularda tarafların kesin ve radikal kararlar almasına engel de oluyordu. Zira büyük kararlar, büyük çatışmaları göze almayı gerektiriyordu. Bu tür kararlar yerine, küçük adımlar ve küçük çatışmalar daha tercihe şayandı. Ama bu dengenin işlemesini sağlayan belirsizliklerin bir sonu olacaktı.

IŞİD’in devreye girmesi bu sonun başlangıcı anlamına geliyor. Şimdi Irak’ta yeni bir denge durumuna ihtiyaç var. Bunun için de ertelenen konuların en azından bir kısmında daha kesin ve büyük kararlar almak gerekebilir. Ancak Irak için alınacak kararlar, sadece Irak’ı etkilemeyeceği gibi, sadece Irak’taki şartlara da bağlı değil. Bu karar anını en sıcak yaşayan kesim ise Kürtler.
IŞİD’in saldırgan ve yayılmacı harekatı karşısında, Irak Kürtlerinin bugüne kadar elde ettikleri kazanımlar ağır bir tehdit altına girdi. Güney Kürdistan yönetimi, bu tehdidi göğüslemek için hızlı bir manevra yaptı, başta Kerkük olmak üzere “ihtilaflı bölgeleri” kontrol altına aldı ve bağımsızlık referandumu için hazırlıklara başlayacağını duyurdu.
Bu hamle, IŞİD’i Güney Kürdistan sınırlarında durmaya zorladı ve böylece yeni bir denge hali yarattı. Ancak bu dengenin de geçici olduğu aşikâr, üstelik ömrü öyle fazla uzun olacak gibi görünmüyor. Nitekim IŞİD, Irak’ta Kürtlerle doğrudan bir çatışmaya girmek yerine, dengeyi başka noktadan kendi lehine bozmak için harekete geçti ve yeniden Suriye’ye yöneldi.

IŞİD, Irak ve Suriye’yi temel alan bir “İslam devleti”nin önünde en büyük engel olarak gördüğü Rojava’ya, bu sefer kesin sonuç almak üzere saldırdı. Kobané’yi hedef alması, bunun en açık göstergesi. Kobané’nin siyasi ve askeri açıdan Rojava’da kurulan öz yönetim sistemi için ne anlama geldiğini uzun uzun anlatmaya gerek yok. Üç kantondan oluşan bu sistemin coğrafi olarak orta yerinde duran Kobané’nin düşmesi, diğer iki kanton Cizire ile Efrin arasındaki bağlantının kopmasına yol açar.

Açıktır ki, IŞİD’in Kobané’ye yönelik saldırısı, Rojava’ya ölümcül darbe vurmayı amaçlıyor. IŞİD bunda başarılı olursa, Irak’tan sonra Suriye’de de büyük bir güç ve prestij elde edecek. Böyle bir ihtimal Kobané’deki direniş karşısında şimdilik düşük görünüyor, ama gerçekleştiği takdirde sadece Rojava açısından değil, tüm Kürtler ve Kürdistan açısından yıkıcı etkileri olacaktır. Mesela o zaman IŞİD’in, eninde sonunda Güney Kürdistan’ı, öncelikle de Kerkük bölgesini hedef alacağı kesin gibi görünüyor.

Bu tablo, özellikle Irak Kürtlerinin zor kararların eşiğine geldikleri ve atacakları her adımın Kürdistan’ın bütün parçalarının geleceğini belirleyeceği anlamını taşıyor. Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti, elbette meşru bir seçenektir. Güney Kürdistan yöneticilerinin, bu seçeneği askeri bir çatışmaya girmeden, diplomasi ve siyaset yoluyla hayata geçirme çabası da, aynı şekilde meşru bir hareket tarzıdır. Ancak bölge ve dünya güçleriyle yürütülen diyalog politikasının, Güney Kürdistan’da alınacak her karardan doğrudan etkilenecek olan diğer parçalardaki Kürtlerin temsilcileriyle ilişkilerde de uygulanması, pek çok açıdan gereklidir, hatta hayati önemdedir. Konjonktürel temaslar ve geçici kararlarla, bu ihtiyacı karşılamak, bugünkü şartlarda artık mümkün görünmüyor. Kürtlerin kendi aralarında istişare ve karar mekanizmaları içeren sürekli ve düzenli bir yapı kurma görevi, her zamankinden daha acil hale gelmiştir. Kürt Ulusal Kongresi, bunun için doğru adres ve iyi zemindir.

basnews

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.