1. YAZARLAR

  2. Fehmi KORU

  3. Kılıçdaroğlu’na saldırı Erdoğan’ın ‘musafaha’ ve ‘Türkiye ittifakı’ söylemini bozma amaçlı olabilir…
Fehmi KORU

Fehmi KORU

http://fehmikoru.com/
Yazarın Tüm Yazıları >

Kılıçdaroğlu’na saldırı Erdoğan’ın ‘musafaha’ ve ‘Türkiye ittifakı’ söylemini bozma amaçlı olabilir…

A+A-

 

Kişiler de bazen olağanüstü sıkıntılı dönemlerden geçerler, bunu hepimiz kendi hayatlarımızın gel-gitli safhalarından biliriz. Daha önemli olan, toplumların ‘akıl tutulması’yaşadıkları zaman dilimleridir.

İntiharlar kişisel akıl tutulmalarının sonucudur. Almanya başta olmak üzere pek çok Avrupa ülkesi, toplu intihar görüntüsü veren bir toplumsal akıl tutulmasını, 20. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştı; milyonlarca insan Avrupa’da o dönemde hayatlarını savaşlarda kaybetti.

‘Akıl tutulması’ dönem dönem toplumlara arız olan bir durumdur.

Günümüzde dünyanın genelinde benzer bir durum kendini belli ediyor.

Bir Avustralyalı, geçen ay, Yeni Zelanda’da, cuma namazına hazırlanan insanlarla dolu iki camiye saldırdı; aralarında çocukların ve kadınların da bulunduğu 50’den fazla Müslümanın hayatlarını söndürdü.

Dün Sri Lanka’da, Paskalya bayramlarını kutlamak üzere kiliselerde toplanmış insanlara karşı girişilen kanlı terör eylemlerinde 200’den fazla Hıristiyan öldü.

ABD/Pitssburgh’ta, birkaç ay önce, bir Sinagog saldırıya uğramış, ibadet halindeki 11 Yahudi öldürülmüştü.

Nefret dili toplumları zehirliyor

Cami… Kilise… Sinagog… İnsanların huzur içerisinde Rableri’ne ibadet etmek için gittikleri mekanlar, kendilerini ‘din adına’ eylem yapmakla görevli gören birileri tarafından saldırıya uğratılıyor…

Buna ‘akıl tutulması’ demeyeceğiz de ya ne diyeceğiz?

Kişilerin hayatına, toplumlara ve aslında bütün dünyaya barış getirmek üzere gelmiş dinlerin müntesiplerinden, başka dinlerin mensuplarına karşı hoşgörüsüzlük üretilmesi, dünyaya rahat ve huzur getirme amacı yerine onu teröre boğacak bir bağnazlığın tahrik edilmesi görmezden gelinemez.

Dindar insanların bu durumu kabullenmemesi, dinlerinin ‘dindarlık’ kılıfı altında dinlerin hoş görmediği bir aşırılığa alet edilerek gerçek dindarlardan çalınmasına izin vermemeleri gerekir.

Kılıçdaroğlu’na saldırı

‘Akıl tutulması’ bizim ülkemizde de insanlarımızı benzer sahnelerle karşılaştırıyor. Hoşgörüsüzlük, aşırılık, kendisi gibi olmayana, aynı şekilde düşünüp yaşamayana, farklı eğilimden olanlara acımasızlık, düşmanlık ve bu hislerin sonucu yokedici tavırlar giderek yaygınlaşıyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu‘nun şehitlere son görevini yapmak üzere geldiği Ankara/Çubuk’ta hayatını sona erdirmeyle sonuçlanabilecek toplu bir saldırıya muhatap olması da, toplumumuzda varlığını siyaset alanında da hissettiren ‘akıl tutulması’ ile elbette yakından ilgilidir.

Ne ekersen onu biçersin. Topluma önderlik etmesi beklenebilecek konumdaki insanların tamamen siyasi çıkar mülahazalarıyla benimsedikleri yanlış tavırlar, o tavırların söze dökülmüş biçimleri, taraftar kitlelerini yönlendirici konuşmaları ve beğenmedikleri görüşlere yaklaşımları, kişileri çekinmeden hedefe koymaları sonunda işi bu noktaya kadar vardırdı.

Nefretle dolu insanlar üreten bir toplum yapısı bizi köşede bekliyor. O köşenin bir adım ötesi kaos tablosudur, yönetilemeyen bir ülke haline dönüşmektir.

O tablodan nefret üreticileri kazançlı çıkabilir; ancak pasif kalarak onların borularını öttürmelerine izin verenlerin mutlaka kaybettiklerine dünya tarihi şahitlik ediyor.

İktidar sınanıyor

Çubuk’taki olayın, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın ‘Türkiye ittifakı’ söylemini gündeme taşıyıp farklı düşünenlerle musafahayı (el sıkışmayı) tavsiye etmesinden saatler sonra meydana gelmesi herhalde dikkat çekmiştir.

Eylem CHP liderine karşı yapılmış olsa da, aslında olayla sınanan iktidar partisidir. İstenen, bir süredir politika haline dönüşmüş dışlayıcı ve toplumu kutuplaştırıcı söylemden vazgeçilmemesi, o söylemin ayniyle sürdürülmesidir.

AK Parti bu uzağa düşmemeli, kendi içinde veya yakınında bulunup telkinleriyle yönetilemez bir ülke tablosuna harç taşıyanların neye hizmet ettiklerini doğru değerlendirmelidir.

Yeni Zelanda’yı, Pittsburgh’u, Sri Lanka’yı cehenneme çeviren din kılıfına büründürülmüş aşırılık ile siyasete bulaştırılmış hoşgörüsüzlüğün ülkeler sınırları içerisine ithal girişimlerini başarısızlığa uğramak herkesten önce iktidarların görevidir.

Gerilimi azaltmanın yolları aranmalı, bunu sağlayacak bir siyasi dil benimsenmeli, önümüzdeki dönemin yakın geçmişten farklı olacağına dair güçlü işaretler verilmelidir.

Önümüzdeki 4,5 yılın seçimsiz geçecek olması iktidara böyle bir ortam için imkan sağlıyor.

Verilecek güçlü işaretlerin neler olabileceği şimdiden düşünmeye başlanılsa iyi olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.