1. YAZARLAR

  2. M. Latif YILDIZ

  3. Katil(ler) Kim?
M. Latif YILDIZ

M. Latif YILDIZ

sorgu / yuksekovahaber
Yazarın Tüm Yazıları >

Katil(ler) Kim?

A+A-

 

Paris Suikastı tam bir karartma ve muammaya doğru yol alıyor. Paris Savcısı Molins, 12 gün sonra yaptığı çelişkiler ile dolu açıklama katliamın çözümü için işin uzmanlarını tatmin edecek hiçbir belge, bulgu, bilgi sunmazken; sayısız soru işaretlerini kafalarda bıraktı.
 
Kusura bakmayın amma 35 yıl fiili emniyet, adliye muhabirliği, şef ve bölge temsilcisi sıfatımla karanlık cinayetlerde polis ve savcılar ile mesleğim icabı iz sürdüm. Bazen yerel ve bölgesel, bazen de Türki’ye çapında; bazen bireysel, bazen de ekip olarak adına “araştırmacı gazeteci” dediğimiz çalışmalar yapardık. Ahkam kesme diyenler için arşivim orada duruyor.
Paris cinayeti çok bilinmeyenli bir denklem. Katil ya da katiller her kimse bana göre Paris emniyeti de, savcısı da, hakimleri de, Adalet Bakanlığı da, Fransız Hükümeti de biliyor.
 
Bilmesine biliyorlar da yukarı tükürseler bıyık, aşağı tükürseler sakal ikilem, çıkmazı içinde ne yapacaklarını ya bilmiyorlar; ya da Türk Devleti ve AKP hükümeti ile papaz olmak istemedikleri için süreci zamana yayarak Devlet ve İmralı’da Öcalan ile başlayan sürecin kat edeceği yolu geleneksel bekle gör politikalarını izleyip olayı karanlıkta bırakarak tarafların (Türk – Kürd) bir birini suçlamalarını seyrederek durumu zevkle izleyecekleri gibi görünüyor.
 
Değilse Fransa hükümeti, Paris Emniyet ve Adliyesi Kriminal cinayetlerde kat ettiği mesafeyi en cahil insana sorarsanız size vereceği cevap çok nettir. Ama bu çok pis bir cinayet. Uluslar arası riski; getirisi, götürüsü hesaplanan bir katliam olduğu için yeni bir Ağca mı? Bir taşeronluk işi mi,  gladio mu, PKK mi? O kadar çok şüphe ortalığı kapsadı ki zor aydınlanır.
 
Sorumlular, failler, yakalananlar, elde edilen detaylar, ortaya çıkan yeni sorulara bakın bilgiler tek resmi kaynaktan ( Paris Savcısı) aktığı için kuşku götürmez bu süreçte dedektif gibi olayı takip edecek araştırmacı gazetecilere gerek var. Tabii hala varlarsa ve kalmışlarsa.
Neden mi? Çünkü benim de uzmanların da sezgileri o ki uluslar arası çevrelerde var olan kurmaca sebepler ile meselenin üstü pekala örtülebilir. Perde arkasında neler var, derinde neler olmuş ve neler oluyor? Bunların bilinmemesi özellikle siyasi cinayetlerde mukadderdir. 
Bakınız 17 bin 500 faili meçhul (belli) Kürd cinayetleri. Kürd iş adamları katliamları. Uğur Mumcu ve Gaffar Okan cinayetleri üzerindeki sır perdesi kaldırılmış mı? Peki sizce Paris cinayetini aydınlatacak, kamuoyunu rahatlatacak bir çalışma görüyor musunuz?
Puzzle’de kayıp parçaları bulacak, buluşturacak bir gayret var mı? İşte tam da burada bir zamanlar araştırmacı dediğimiz gazeteciler devreye girer, dedektif titizliği ile iz sürerlerdi. Olay, kişiler arası ilişkileri irdeleyen geniş bir çalışma yapacak gazeteci çıkar mı sanmıyorum. Ne öyle muhabir var, ne de Mumcu gibi araştırmacı gazeteci kaldı.
 
ÖMER ZİYA GÜNEY MUAMMASI
Paris cinayetinin elde tek şüpheli sanık Ömer Ziya Güney meselesine gelecek olursak. Paris Savcısı “baş zanlı” ilan etti. Bunun dışında günlerdir tek bir şey yok. 
 
Çanta ve barut izi dışında; ( ki katil cinayeti sonra çantayı arabanın bagajına koyuyor) balistik inceleme, otopsi sonuçları da gizliliğini koruyor. Silah tek ama katiller birden fazla. Peki, diğer katiller kim? Tetikçi Kürd ise (ki hala şüpheli), azmettirici katil ya da katiller kim? Bu durumda Paris cinayeti zanlısı Güney’in tutuklanması PKK’nın işi olduğunu kanıtlamaz. 
 
Elde bir Ömer Güney var. Aklı başında Kürdler Güney olayını sorguluyor: “Güney’in öz geçmişi ne? Sanal aleme yansıyan sınırsız harcama, jöleli saçlar, siyah gözlük, markalı şık giysiler ile Ferrari önünde pozlar. Türk spor Derneğinde çaycılık yapan birinin 5 cep telefonu, 45 takım elbisesi, sık seyahat ve benzeri zengin yaşam tutkusu işsiz bir genç için para kaynağı ve yaşam tarzı soru işaretleri değimli? 
Uzun yıllar kaldığı Avrupa’da neden Kürd kurumları ile yıllar önce değil de 1 - 2 yıl önce ilişkiye geçti? Pis kokular veren bütün bunlar topu taca atmadan her açıdan açığa kavuşacak mı? Şüpheli. Zira süreç durdu gibi! Ama hala gençler ölüyor.”
 
İşte tam da burada Diasporadaki Kürd hareketi kendisini sorgulaması isteniyor. Güney Avrupa’da özellikle Paris’te kimlerin aracılığı ile Kürdlerle temasa geçti? Kısa zamanda bu güveni nasıl kazandı. Açıklamalara bakılırsa sıradan dernek üyesi nasıl özel şoför olacak kadar öne çıktı? Güney’e bu fırsatı kim ya da kimler verdi? Kürd hareketinin içine sızmak bu kadar kolay mı? Güney’i Kürt hareketinin en üst isimlerin güvenini kazanmasını kim sağladı? Öncelikle bu soruların yanıtlanması isteniyor.
 
İnternet ortamında küçük bir gezinme Ömer Güney’i ele vermekte. Amcası ve yengesi Yazıcıoğlu’nun köyüne komşu köyden olduklarını ülkücü bir gelenekten geldiklerini, BBP’yi desteklediklerini söylediler. Kız kardeşini polis yapmak için atış talimi yaptıran biri olduğu da. Son bir yılda Türkiye’ye 10 kez giriş çıkış yapmış, çipli pasaport almış. Ankara’ya gelişinde yakınları ile görüşmediği ve nerede kaldığı bilinmiyor. Türk Milliyetçileri adına köstebek mi değil mi, soruları havada uçuşuyor.
CİNAYET SORGULANMALI
Katil diye Paris Savcısı’nı tek zanlı olarak lanse ettiği Ömer Güney’in kim olduğunu bir yıl önce kayıt edildiği Kürd sosyal derneği hiç mi araştırmadı? Yaşam tarzı ve geldiği çevre itibarıyla Paris’teki Kürdler “bu adamın içimizde ne işi var” sorusunu sormadılar mı?
Kürdler bu ve benzeri soruların cevabının Paris savcısı ve emniyetinden beklemesin. Genelde Avrupa, özel de Paris Kürdleri ve Kürd gazeteciler 3 kadın cinayetinin karanlıkta kalmaması için Ömer Güney’in Kürdler ile ilişkiye geçtiği günden itibaren bağlantılarını, gerekirse kurulmak istenen tuzakları bizzat kendilerinin açığa çıkartmaları bekleniyor.
 
Kürdler ne derin devlet ne de örgüt içi infaz gibi söylem ile katliam kapatılmasın istiyorlar. 30 yıl işlenen onca cinayete ve katliamlara rağmen sağduyuyu elden bırakmadan, sinirlerine hakim olan sağlam karakterli halk kanlı sürecin kapanarak barışın gelmesi istiyor.
Türk – Kürd halkı artık liderlerin bir birlerine laf yetiştirmeleri ve kelime oyunları ile siyasetin kanlı genç bedenler üzerinden yapılmasını istemiyorlar. Son Kürd açılımı ve barış umudunun tavan yaptığı haftada Paris’te cinayet işleniyor. Kürdler ve Türkler katliama rağmen sürece vize vererek Paris katliamından sonra Diyarbakır cenaze töreninde Kürdlerin uzattığı barış elinin tutulmasını bekliyorlarken; CP’nin ulusalcı eğitimli Prof. Unvanlı faşist kafası Meclis kürsüsünde saldırıyı başlatarak CHP ve MHP sıralarından alkışlar ile milleti zehirleme projesi devreye konuyor.   
Ama 75 milyon Salı ayinleri ile süreci zayıflamalarından vazgeçilmesini istiyor. Mecliste sıkılan yumruk ve kavga ile değil barışın, iyi şeylerin konuşulmasını istiyorlar. Meclisteki söylem ve tavırla yol alınamayacağı uyarısını yapan duyarlı kamuoyu Başbakan’ın “Kürt sorunu diye bir şey tanımıyorum. Kürd kardeşlerimin sorunu var” cümlesinin kendileri için hiçbir anlam taşımadığını; gerçekte mesele hal edilecekse artık Türk – Kürd bu sorunu ne olduğunu biliyor ve çözüm için beliren yeni ışığın söndürülmemesini istiyorlar. 
 
Paris cinayeti süreci baltalamak için yapılmışsa ki öyledir o zaman liderler, siyasiler, medya dil ve üslubuna dikkat ederek kanlı 30 yıla son vermek için elinden geleni yapmalı.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.