İstihbarat savaşları, itibarsızlaştırma ve kriz
Bilmek gerekir: Merkeziyetçi yapıya sahip, devlet ile siyaset ilişkisini tamamen birincisinin egemenliğine bırakmış toplumlarda, hakimiyet ve iktidar kavgalarına ilişkin stratejiler, istemeyenleri yok etmeye, itibarsızlaştırmaya, genel olarak güvensizlik ve kaos yaratmaya yönelik gayri meşru araçlarla beslenir, bu araçlarla harekete geçer
Bu, saray çatışması demektir
Sarayda yaşanan kavgalar her zaman kötü kokular saçar
Böyle anlarda psikolojik harekâtlar, istihbaratçı savaşları ayyuka çıkar, siyasetin ve aklın yerine geçer
Toplumu siyasete, siyaseti devlete endeksleyen, siyasi alan kadar devlet alanını da zaafa düşüren tehlike büyür
Bugün de öyle oluyor
Son örnek telekulak meselesi
Birileri diğerlerini dinliyor; dinlediklerini dışarı sızdırıyor; sızma sonucu mağdurun rakipleri hedef haline geliyor.
İddialar büyük:
CHP, yani dinlenen siyasi parti, AK Parti'yi, yani siyasi iktidarı kendisini yasa dışı yollardan ve içeriden izlemekle, gözaltına almakla suçluyor.
Siyasi iktidar ise İçişleri Bakanlığı çerçevesinde böyle bir dinleme yapılmadığını, hatta ortada (bir gazetedeki dökümü andıran haber dışında) delil bile olmadığını söyleyerek CHP'nin kendisini ajan-parti ilan etmesine büyük tepki gösteriyor
Bir süre önce bir Anayasa Mahkemesi üyesi arabasının izlendiğini ve dinlendiği iddia etmişti.
Şimdi ise iki kişi arasında yapılmış bire bir konuşmalar ortalarda dolaşıyor.
Hava puslu
Ortada kötü kokular var, endişeler var
Belki delil yok ama muhtemelen dinleme de var
İşi kimin yaptığı belli olmayan
Bu tür olaylar benzer kriz dönemlerinde, saray kavgalarında her zaman olmuştur.
28 Şubat'ta Sarumsak adlı bir onbaşıya mal edilen Köstebek olayı, Genelkurmay ve İçişleri Bakanlığı arasında yaşanan büyük bir savaş unsurlarından birisiydi, örneğin.
Söyledik, saray kavgaları, psikolojik harekat savaşlarıdır, istihbaratçı meydan muharebeleridir.
Ve ister iktidarda olsunlar, ister muhalefette hemen her zaman açıkta olan, çıplak kalan siyasi partilerdir.
Zira bu ülkede saray kavgalarında imkânlarıyla önde olan üç yapı bulunur:
MİT, Emniyet ve asker
Siyasi iktidarlar, iktidar oldukları günden itibaren kendilerini bu tür kavgalar ya da kimi gayri meşru girişimler karşısında garantiye almak için bu yapılarla ilişkili politikalar ve duruşlar geliştirirler.
Asker ulaşamayacakları noktadır.
MİT, üzerinde her zaman çalıştıkları, güvenmek istedikleri ve müsteşar atamalarıyla bunu sağlamaya gayret ettikleri bir yapıdır. Ama bu konuda henüz başarılı olan, MİT'in kendisine has ve kendisi için çalışan ana mekanizmasına nüfuz edebilen iktidar olmamıştır. Bilen MİT ve susan muğlak MİT denklemi hemen hiç değişmemiştir.
Geriye sadece Emniyet kalır. Emniyet İstihbaratı siyasi iktidarların iktidar imkanlarıyla en yakın oldukları, en çok temas ettikleri yapıdır. Ne var ki, kriz günleri ve saray kavgalarında karşılarına her zaman birden çok emniyet çıkar
Sonuçta siyasi iktidarlar ve siyasi partiler için hakimiyet yoktur, tersine zorunlu bir teslimiyet vardır
Kanımız odur ki, bugün yaşanan çok farklı bir durum değildir
Dinleme, istihbarat, köstebek, böcek derken yıpranan ve yıpratılan önce siyasi düzene yönelik güvendir, siyasi partilerdir, ardından ise hedef açık biçimde AK Parti'dir
Korkumuz bunun devamının gelmesidir
Zira kazan kaynıyor, kamuoyu yönlendirmeye açık bekliyor
Çıkış önce zihinlerin direnmesidir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.