1. YAZARLAR

  2. Fehim IŞIK

  3. Irak Kürt hareketinin kısa tarihçesi-2
Fehim IŞIK

Fehim IŞIK

Fehim IŞIK
Yazarın Tüm Yazıları >

Irak Kürt hareketinin kısa tarihçesi-2

A+A-

Mahabad Kürt Cumhuriyeti, uzun ömürlü olamadı. Sovyetler’in İran’dan geri çekilmesi ve İran hükümeti ile Azeri politikası doğrultusunda anlaşarak desteğini İran Kürt hareketinden çekmesiyle birlikte, İran hükümet güçleri Kürdistan’ı yeniden işgal etti. Mahabad Kürt Cumhuriyeti, 1946 yılının sonlarına doğru daha 11 aylık iken yıkıldı. Barzani ile diğer ileri gelenlerin tüm ısrarlarına rağmen halkına yönelik bir katliama neden olacağı gerekçesiyle Mahabad’ı terk etmeyen Kadı Muhammed, yakalandıktan yaklaşık 3 ay sonra, 31 Aralık 1947’de Cumhuriyet’i ilan ettiği meydanda asılarak idam edildi.

Mahabad’ın yıkılışı döneminde Mustafa Barzani teslim olmayı reddetti. O, aynı şekilde Kadı Muhammed’in de Mahabad’da kalmasını istemiyordu. Sovyetler’in geri çekilmesinden sonra onlarla anlaşma yolu kapandığı için, Barzaniler, Sovyetler’e sığınabilecek durumda da değildiler. Bu nedenle Barzanilerin büyük çoğunluğu İran’da kalmayarak Irak Kürdistanı’na dönme kararı aldılar. Kürtlerin önemli bir kısmı, Irak’a geçerek hükümete teslim olmayı kabul etmişlerdi. Mustafa Barzani Irak sınırına vardıklarında, kardeşi Şeyh Ahmet’e veda etti. Irak Kürdistanı’na geçerek bir kez daha hükümete teslim olmayacağını ve Irak zindanlarında ölmektense Sovyetler’e geçmeyi ve gerekirse çatışarak ölmeyi deneyeceği kararını bildirdi. Mustafa Barzani, bu kararıyla 12 yıl sürecek yeni bir ayrılığa doğru ilk adımı atmanın kararını da vermişti. 

Sovyetler’e uzun yürüyüş 

Mustafa Barzani bu kararını duygusal bir konuşmayla peşmergelere de bildirdi. 560 peşmerge Barzani ile birlikte hareket edeceklerini, Irak’a teslim olmayacaklarını belirtti. Barzani’nin coşkulu ve duygusal konuşmasıyla 6 Mayıs 1947’de Irak Kürdistanı’nın Ergoş köyünden başlayan zorlu ve uzun yürüyüş, onlarca çatışma, açlık ve sefaletin ardından 18 Haziran 1947’de Aras nehrinden Azerbaycan’a girişle son buldu. Bazen Türkiye, bazen de İran topraklarında süren bu yürüyüşte, Barzani peşmergeleri hem çatışmalardan, hem de açlık, hastalık ve yorgunluktan onlarca şehit verdi.

Mustafa Barzani’nin uzun yürüyüşü dünya basınında da yankısını bulmuştu. İngiliz BBC radyosu, Barzanilerin Sovyetler’e varışını bültenlerinde ilk haber olarak duyurdu. Ancak onca zorlu ve o kadar riskli bir yolculuktan sonra onlarca şehit bahasına Sovyetler’e varan Mustafa Barzani ve peşmergeleri, ilk etapta umduklarını bulamamışlardı. Mele Mustafa, daha Azerbaycan’a varır varmaz gruptan ayrı tutuldu. Diğer peşmergelerin yaşam şartları ise daha ağırdı. Sığınma isteklerine uzun zaman yanıt verilmedi. Barzani’nin Stalin ve Bakırov’a yazdığı onlarca mektup ve rapor, yanıtsız kaldı. Barzani, Azerbaycan’a vardıktan ancak 6 ay sonra, 1947’nin sonlarına doğru Bakırov’la görüşme olanağı yakalayabildi. Bu ilk görüşmeden sonra Barzanilerin durumu eskiye nazaran nispeten iyileşti. Kamplarda Kürtçe okuma-yazma kursları açıldı. Bazı peşmergeler, Sovyet subaylarının denetiminde modern anlamda silahlı gerilla eğitimine tabi tutuldular. Ancak bir müddet sonra Bakırov, Stalin üzerindeki nüfuzunu da kullanarak, Kürtleri Mustafa Barzani aracılığıyla kendilerine bağlamayı, olmazsa Barzani ile peşmergelerini izole etmeyi; deyim yerindeyse onları siyaseten öndersiz bırakmayı tasarladı. Mele Mustafa, Bakırov’un bu yönlü taleplerini sezmişti ve kendisine yönelik tüm girişimleri reddetti. Kürtlerin ayrı bir halk olduğunu ve kendi ülkelerinin özgürlüğü için mücadele ettiğini, bu durumun sosyalizmle çelişmediğini, Sovyet sosyalistlerinin de bu anlamda kendilerine destek vermeleri gerekirken onları siyaseten bitirip yok etmeyi tasarladıklarını rapor eden Mele Mustafa, bu nedenle Stalin’le görüşmek istediğini, Bakırov’a bildirdi. Barzani, Stalin’le görüştürüleceği yalanına kanarak, Kremlin’in de isteği üzerine, peşmergelerinden koparıldı ve Aral gölü yakınlarındaki bir yerleşim biriminde birkaç komutanı ile birlikte zorunlu ikamete tabi tutuldu. Barzani’nin peşmergelerden hile ile koparılmasından sonra sığınmacı Kürtler için yeni ve zorlu bir süreç başladı. Birçok peşmerge farklı yerlere sürgün edildi. Gruplar dağıtıldı. Aralarındaki iletişim koparıldı, haberleşmeleri engellendi. Bazı peşmerge komutanları Barzani ile görüştürülecekleri vaadiyle kandırılarak, ta Semerkant’a kadar sürgüne gönderildiler.

Kürt sığınmacılar tamamen izole ediliyorlardı. Gittikleri yerlerde hem kendi aralarında hem de halk ile görüşmeleri engelleniyordu. Kremlin’in bilgisi dahilinde ve Bakırov’un tasarrufuyla yaşama geçirilen politikalar, Kürtleri tedirgin etmişti. Özellikle Barzani’nin akıbeti konusundaki şüpheler, şaibeler, yalanlar, asılsız haberler Barzanileri çılgına çeviriyordu. 

İlk açlık grevi ve Sovyetler’deki “altın” yıllar 

Uygulamalara tepki gösteren Kürtler, siyasal mücadele tarihlerinin ilk açlık grevini o dönem başlattılar. Birçok yere dağıtılan Kürtler, birbirlerinden tamamen habersiz açlık grevi ve benzeri protesto eylemleri yaptılar. Mustafa Barzani’nin bizzat kendisi de, mevcut durumu kabullenmeyerek benzeri protesto eylemlerine yöneldi. Kürtlere yönelik bu izolasyon 1951 yılına kadar sürdü. Sonraki yıllarda Mustafa Barzani, Kürtlerin bu dönemde yaşadığı baskı ve zulmü, İranlıların, Iraklıların, hatta İngilizlerin zulmünden bile ağır olduğunu söyleyecekti, çocuklarına.

Mustafa Barzani, 1951 yılında mektupla da olsa, Moskova’ya, Kremlin’e ulaşabilmişti. Barzani’nin mektubu üzerine bir araştırma heyeti oluşturularak, sığınmacı Kürtlere yaşatılanlar incelendi. Azeri ve Özbek yetkililerin Kürtlere yönelik kötü muamele ve işkenceleri, tespit edildi. Araştırma heyetinin raporu sonrasında, Kürt sığınmacılar yeniden bir araya toplandı. Kürt sığınmacıların durumu giderek düzeliyordu.

Barzani’nin Kremlin ile görüşmesi ancak Stalin’in ölümünden sonra gerçekleşti. Bir gün herkesten habersiz Moskova’ya giderek Kremlin’in kapısına dayanan Mustafa Barzani, “Halkım adına Genel Sekreter’le görüşmek istiyorum,” diyerek, özel bürodan randevu talebinde bulunur. Mele Mustafa’yı tanımayan özel büro çalışanları, onu geri göndermek isterler. Ancak o, görüşme gerçekleşmeden ayrılmamakta direnince, Barzani’yi bir otele yerleştirir ve arşivler taranarak gerekli bilgi ve belgeler toplandıktan sonra, Kruşçev ile görüşmesi için randevu verirler. Kruşçev, Mele Mustafa’ya büyük bir ilgi gösterir. Onu, tam bir devlet başkanı gibi karşılar. Bu görüşmede Kruşçev, Kürt sığınmacılara yönelik uygulamaların sorumlusunun Stalin dönemi yöneticileri ve özellikle Bakırov olduğunu Barzani’ye anlatır. Hatta bununla ilgili bazı belgeleri kendisine gösterir.

Barzani’nin Kruşçev ile görüşmesinden sonra Sovyetler’deki Barzaniler altın dönemlerini yaşarlar. Siyasi sığınmacılıkları tescil edilir. Siyasal hiçbir çalışmalarına engel olunmaz. Bazı peşmergeler evlenerek normal yaşama geçerler. Mustafa Barzani, birçok konferans ve toplantıya katılır; bazı toplantıların ev sahipliğini bizzat kendisi yapar. Barzanilerin bu konumu, 1958 yılında yeniden Irak’a geri dönünceye kadar devam eder. 

(Devam Edecek)

ilkehaber.com

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.