1. YAZARLAR

  2. Cevdet IŞIK

  3. İNSANIN ONURU
Cevdet IŞIK

Cevdet IŞIK

Yazarın Tüm Yazıları >

İNSANIN ONURU

A+A-

İnsan bir şey olmak istediği zaman, olmak istediği o şeyin en iyisi ne ise, onu olmak ister. Bu durum, özellikle iş ve meslek alanında daha çok böyledir. İnsanın doğası gereğidir insanın yapmak istediği işin en iyisini yapmak istemesi. Bunun herhangi bir istisnasının olacağını da sanmıyorum. Lakin şu kayıt ve koşulu da hatırlamak gerekiyor: İnsanın yapacağı işin bütün sorumluluğu kendisinde olmalıdır. Başka bir tabirle, işin sahibi bizatihi kendisi olmalıdır. Yeter mi peki bu? Hayır, yetmez. Aynı zamanda ehliyet ve liyakat sahibi de olmalıdır. Ehliyet ve liyakat, yapılan işin onurudur. Herhangi bir kimse yaptığı işin onurundan yoksun ise, o işin hakkını vererek yapması da mümkün olmayacaktır. Onun için ehliyet ve liyakat yoksunluğunun, skandal olacak düzeyde tatsızlıklara yol açmasını beklemek yanlış olmaz.  

İnsanlar alış-veriş yapmak istedikleri zaman da en iyi alış-verişi yapmak ister. Yapılan her tercihin altyapısında bilgi ve bilinç olmalıdır. Yani insan ne yapıyorsa, yaptığının ne olduğunu bilmelidir. Bilgi ve bilinçten yoksun olarak yapılacak tercihlerden, herhangi bir hayrın çıkmasını beklemenin safdillik olacağından şüphe duyulmamalıdır. Yapılan her alış-veriş aynı zamanda yapılmış bir tercihtir. İsabetli tercihler için, kırmızıçizgi niteliğinde ilkelere sahip olmak gerekir. Bunun için de araç ve amaç ayrımının doğru yapılması icap eder. Misal olarak amaca varmak için her araç mubah görülmemelidir. Amaç-araç dengesinin meşruiyet ve ahlakiliği, yapılacak alış-verişin onurunu oluşturur. İnsanın meşruiyet ve ahlakilikten uzak yapacağı her alış-verişin insan onuruna bir saldırı anlamına geleceğini söyleyebiliriz. 

Hayat sadece iş ve alış-verişten ibaret değildir. Hayatın bireysel ve toplumsal bütünlüğünde, sayılamayacak kadar çok ayrıntı vardır. Hayatın özel alanından kamu alanına kadar, birçok kompartıman söz konusudur. İnsanın kendisi ve diğer insanlarla olduğu gibi, doğa ve diğer canlılarla da ilişkisi vardır. İnsanın bir varlık olarak, varlık içinde var olma duruş ve tarzı, insan onuruyla ilgili bir durumdur. En kısa izahla insanın onuru, insanın insan kalmasıyla doğru orantılıdır. Eğer insan bu konuda doğru bir başlangıç yapabilirse, sonrasında daha rahat yol alabilecektir. 

Sözünü ettiğim başlangıçla ilgili doğru kararın, insanın kendisiyle ilgili vereceği karar olduğunu düşünüyorum. İnsan kendisiyle ilgili bir karar verirken, ne olduğundan çok, ne olmadığını araştırması daha kolay olacaktır. Doğru bir istikametin imkânları için de bu yöntem daha iyidir. Bu şekilde insan basit bir akıl yürütmeyle, rahatlıkla haddini fark edebilir. İşte birkaç örnek: İnsan Tanrı değildir. Gücü sınırlı olduğu için her şeye gücü yetmez. Acizdir. Gaybı bilmez. Cahildir. Herhangi bir mülk sahibi değildir. Yaratılmıştır… Bu örnekleri uzattıkça uzatabilirsiniz. Eğer insan, sınırlı olduğunu bilir ve kabul ederse –çünkü bazen bilir ama kabul etmez- o zaman haddini de bilerek kabul edecektir. Onun için diyoruz ki, insan onuru insanın haddini bilmesiyle çok yakın bir ilişki içindedir. 

İnsanın haddini bilmesinin yolu değersel yargılardan geçmektedir. Allah, bu konu ile ilgili olarak muhtemel bütün kafa karışıklıklarını indirdiği vahiyle gidermiş; insanı, sırtındaki ağır yükten kurtarmış. Vahiyle birlikte insan, Allah’ı doğru bir şekilde tanımış, görünenin ötesiyle ilgili soruları ise yanıtlanmış. Tabir caizse vahiy, bir rehberlik programı olarak insanın yolunu aydınlatmış. Niteliksel bir olgu olarak ahlakilik, hayatın ana ekseni haline gelmiş. Bütün bu ve buna benzer değerlerle insan, kozmik barışın bilinçli-gönüllü bir elçisi olmuş.  

Geldiğimiz noktada insanın onuru derken, insanın düşünsel ve eylemsel olarak insan kalması akla gelmelidir. Bunun için ise değerlere ihtiyaç vardır. Her insan kabul ettiği değerlerle onurlanır: İnsan onuru eşittir; insanın kabul ettiği değerler. Bir değeri kabul etmek demek, o değerle hayatı tanzim etmek demektir. Yani değerler insan için yol azığı gibidirler. Ahlakiliğin esasını söz ve eylem uyumu oluşturur. Söz ve eylem uyumunun olmadığı bütün durumlar, insan onuruna sıkılmış birer kurşun gibidir. Vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.