1. YAZARLAR

  2. Zeki Savaş

  3. İnsanın Hilkati ve Hilaf
Zeki Savaş

Zeki Savaş

Yazarın Tüm Yazıları >

İnsanın Hilkati ve Hilaf

A+A-

 


Kadim ve cedid tefsirlerden istifade ile insanın yaratılışını, ona yüklenilen hilafet misyonu, bu misyonun gerektirdiği bilgi donanımı, bilginin kaynağı ve insan ile melekler arasındaki fark gibi konuları ele alan Bakara suresinin 30 ila 34. ayetleri çerçevesindeki değerlendirmeleri okurlar ile paylaşıma açmanın faydadan ari olmayacağı umuduyla…

"Hatırla ki, Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesad çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilmediğinizi ben bilirim dedi." (Bakara: 30)

Bu ayetin tefsirine geçmeden önce, ayetler arasındaki irtibat ve sibak açısından önceki ayetin muhtevasına işaret etmekte fayda vardır. Bakar 29. ayette yeryüzünde ne var ise, tümünü insan için yarattığını bildiriyor Allah u Teala. Dünyadaki her şeyin kendisi için yaratılan insan kimdir? Nasıl bir varlıktır? Ne gibi hususiyetleri haizdir? Nasıl bir konuma ve makama sahiptir ki, her şey onun için yaratılmıştır? İnsan ne kadar değerli bir varlıktır ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi insana boyun eğdirilmiştir? (Casiye: 13)

Yer küre ve gökler ve bu nizam insanın istifadesi için yaratılmış ise, bütün bu hazırlıklar onun için ise, insan kimdir sorusu doğal olarak gündeme gelir. Kimdir ki, her şey onun için yaratılmış? Bakara suresi 30 ila 34. ayetler sanki bu sorulara bir cevap mahiyeti taşımaktadır.

Bakara 30. ayetteki 'ben yeryüzünde bir halife yaratacağım' انی جاعل فی ال ارض خلیفحه cümlesindeki tekidler, yani cümlenin isim cümlesi olması, cümlenin başında إن te'kid edatının olması ve جعل  fiilinin yerine sıfat-ı müşebbehe olan جاعل getirilmesi, Allah'ın halife yaratmadaki iradesinin mahiyetine delalet ediyor.

İnsanın halife olarak yaratılmasındaki ayrıcalıklı bir diğer konu da şudur: Allah u Teala bir çok fiillerini, çoğul kipi olan 'biz' إنا  zamiri ile kullanır. "Biz onu kadir gecesi indirdik", "Rüzgarı gönderdik" ve benzeri çok sayıda ayette biz zamiri kullanılıyor. Bunun nedeni, Allah u Tela'nın iradesinin, emrinin, çoğu yerde melekler vasıtasıyla gerçekleşmesindendir. Arada vasıtalar vardır. Melekler vasıta olduğu için çoğul kipi kullanılıyor. Ama insanın halife olarak yaratılışında Allah u Teala çoğul kipi yerine tekil olan ' ben' zamirini kullanıyor. Bu demektir ki, insanın halife olarak yaratılmasında meleklerin hiç bir dahli yoktur, melekler vasıta kılınmamıştır. Meleklerin vasıta kılınmaması, Allah'ın halifesi olan insanın hakikati ve hilafeti ile ilgilidir. Çünkü insan, meleklerin öğretmenidir ve melekler onun makamını idrak edecek donanıma sahip değiller. İdrak edemedikleri bir varlığın hilkatinde vasıta olamazlar.

Halife kimdir, müstahlefün anh kimdir ve hilafet nedir?

Halifenin kim olduğu ve misdakının ne olduğu konusunda farklı görüşler vardır. Bu görüşlerin tümü insan merkezli olmakla birlikte farklılık arz etmektedir.

Halifenin olduğu yerde müstahlefün anh da vardır. Müstahlefün anh, yani halifenin kendisine vekalet ettiği, yerine geçtiği, onun adına bazı yetkileri kullandığı kimsedir.

Önce müstahlefün anh'tan başlayalım. İnsan halife ise, onun müstahlefün anhı kimdir? Yani insan kimin yerine geçiyor? İnsan kimi temsil ediyor? Kimin yerine yetki kullanıyor? Kim yetkilerinin bir kısmını ona devrediyor?

Bu konuda beş ayrı görüşten söz etmek mümkündür. İlk dört görüş, rivayetlere dayandırılmaktadır.

1-İnsandan önce yer yüzünde Şeytanın önderlik ettiği cinler yaşamakta idi. Bu varlıklar fesad çıkarmaya ve kan dökmeye başlamışlardı. Onları yok etmek için melekler yer yüzüne gönderildi ve o fasid topluluğu yok etti. İnsan yer yüzüne gönderilen o meleklerin halifesidir. Yani onların yerine geçmektedir. Bu nedenden dolayıdır ki, melekler kendilerinin yerini alacak insanın hilkatine şaşırmış ve yer yüzünde kan dökecek bir varlık mı yaratacaksın diye soru sormuşlar. Bu görüşe göre insan, kendisinden önce yer yüzünde yaşayan meleklerin yerini alacağı için halef, halife, ve melekler de müstahlefün anh oluyor.

2-İkinci görüşe göre insan, kendisinden önce yer yüzünde yaşayıp kan döken ve fesad çıkaran cinlerin yerini alacağı için kendisine halife, ve önceki cin topluluğu da müstahlefün anh oluyor. Bu görüşü, Şeyh Tusi, İbn-i Abbas'a dayandırmaktadır.

3-İnsan, bütün alemin halifesidir. Çünkü insan küçük bir alemdir, alemler onda özetlenmiştir.

4-İnsandan önce yer yüzünde 'Nesnas' adında yaşayan bir topluluk varmış. İnsan bunların yerini aldığı için halife ve nesnas da müstahlefün anh sayılıyor.

5-İnsan, Allah'ın halifesidir. İnsan, halife; Allah da müstahlefün anh oluyor.

İlk dört görüş rivayetlere dayanan zayıf görüşlerdir. Doğru olan, beşinci görüştür.

İnsan, Allah'ın halifesidir ve müstahlefün anh, Allah u Teala'dır. Zira söz konusu ayetin siyakı ve sibakı, Allah'ın insana büyük bir makam, kemal ve keramet vermek istediğini gösteriyor. Böylesine bir değer de ancak isimleri bilecek ilim sahibi birine ihtiyaç duyuyor ki, melekler o ilimden mahrumdur. Eğer insan, meleklerin, cinlerin veya nesnasın halifesi olsa, bu kadar büyük bir değerin kendisine verilmesi, meleklerin sahip olmadığı ilmin kendisine kazandırılması gerekmez. "Muhakkak ki, ben yer yüzünde bir halife yaratacağım" ayeti, Allah u Teala'nın başkaları için değil, kendisi için bir halife yarattığını ifade ediyor.

Eğer insan kendisinden önceki meleklerin veya varlıkların halifesi olsa, meleklerin insana secde etmesinin anlamı kalmaz. Çünkü insandan önceki varlıklara secde edilmemiş ki, onların halefi olan insana secde edilsin. Müstahlefün anh, haleften evladır. Müstahlefün anh'a secde edilmediğine göre, halefine hiçbir surette secde edilmez. Meleklerin insana secde etmesi, onun sadece ve sadece Allah'ın halifesi olmasındandır. Tabi ki burada söz konusu olan secdenin ibadet manasında olmayıp ihtiram anlamında olduğunu unutmamak lazım.

Halife, müstahlefün anh'tan sonra ortaya çıkıyor ve onun yerini alıyor. Yani birinin halife olması için, müstahlefün anh'ın sahadan çekilmesi gerekiyor. İnsan Allah'ın halifesidir dediğimiz zaman, Allah'ın sahadan çekilmiş olması, huzurda olmaması gerekir. Oysa ki, Allah her şeyi kuşatan, her şeyi gören, bilendir. Allah'ın olmadığı hiçbir alan yoktur ki, orayı halifesi yönetsin şeklinde sorular sorulabilir veya itirazda bulunabilir.

Bu soru halife atamaya verilecek anlamla ilgilidir. Sahneyi halifeye devretme ve oradan çekilme şeklinde bir anlam halifeye yüklenirse bu itiraz doğru sayılır. Oysa ki, Allah'ın halife atamasına bu türden bir anlam yüklemek akli ve nakli açıdan kabul edilemez. İnsanın Allah'ın halifesi olmasından maksat, halifenin Allah'ın sıfatlarının mahzarı ve fiillerinin aynası olmasıdır. Asıl olan Allah'tır, halife olan insan ise ayet ve aynadır.

İnsanın hilafetinde Allah'ın yeryüzünden çekilmesi veya rübubiyet ve tedbiri insana devretmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Ne Allah'ı mahdud kılmak ve O'nun bir alanı boşalttığını düşünmek doğru bur tasavvurdur ne de insanın işleri idare etmede Allah'tan müstakil olduğunu düşünmek.

Allah'ın halifesi olan insan, yedüllah hükmündedir.

İnsanın gerçekleştirdiği her türlü hayır ve hasenat, Allah'tandır. "Sana gelen iyilik Allah'tandır." (Nisa:79) İnsan-ı kamil olan Allah'ın halifesi, Allah u Teala'nın kudretinin zahir olduğu pazu hükmündedir. "(Savaşta) onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, Allah attı (onu)." (Enfal:17)

Halife olan insan, mutlak bir hakimiyet alanına sahip değildir. Mutlak hakimiyet sahibi ve her yerde hazır ve nazır olan Allah'ın insanı halife olarak atamasından maksat, Allah'ın kudretinin insanın eliyle açığa çıkmasıdır. "Muhakkak ki, sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir." (Feth:10) "Onlarla savaşın ki, Allah sizin elinizle onları cezalandırsın." (Tevbe: 14)

Müstahlefün anh olan Allah, her şeyden müstağnidir ama onun halifesi olan insan ilahi emirleri, kendisi için yaratılan vesilelere sahip olarak yerine getirmektedir. İnsanın sahip olduğu imkanların tümünü, Allah yaratmıştır ve halifesinin ihtiyarına vermiştir. Mülkün sahibi, Allah'tır, halife olan insan değil.

Halifenin kim olduğu ve hilafetin ne olduğu konularını da gelecek bölümde ele alacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.