1. YAZARLAR

  2. Ali Bilmez

  3. İNSANA DEĞER VERMEK
Ali Bilmez

Ali Bilmez

Yazarın Tüm Yazıları >

İNSANA DEĞER VERMEK

A+A-

 

Geçenlerde İstanbul havalimanında, cep telefonu ile konuşup yürüyen Afrikalı bir gencin konuşmalarına “Hay senin diline eşek arısı s…” diyerek tepki gösteren yaşlı bir amca gördüm. Konuşmada geçen sözler muhtemelen kendisine garip ve anlamsız geldiği için, belki de ses tonundan rahatsız olduğu için böyle bir tepki vermişti. Amca; “Neden bir insana ve Allah’ın bir ayetine böyle diyorsun?” dedim. Hiçbir şey olmamış ve muhtemelen beni anlamamış şekilde kıs kıs gülüp yoluna devam etti.

Canlı ve cansız tüm varlıklara karşı söylem ve eylemlerimizin niceliğini belirleyen, onlara verdiğimiz değer nispetindedir. Keza renkleri, şekilleri, iletişim kurma biçimleri farklı, yedi milyar yaşayan nüfusu ile mensubu olduğumuz insanlık ailesinin her bir ferdine bakış açımızı, davranış ve tutumlarımızı belirleyen de tür olarak insana verdiğimiz değerle ölçülüdür. İnsan, sadece insan olduğu için değerli olarak addedilmezse onu değerini belirleyen rengi, ırkı, dili, dini, memleketi, soyu gibi farklı nitelikleri olacaktır. Hâsılı değerli veya değersiz olmasına birçok neden veya bahane bulunacaktır.

Havalimanında karşılaştığım amcanın insana biçtiği değerin ölçütü konuştuğu dildi mesela. Kendisinin konuşup anlaştığı dil onun için en güzeldi. Kulağa çok hoş geliyordu. Ama anlamadığı ve diğeri tarafından kullanılan dil kulağı tırmalıyordu. Dolayısıyla değersizdi. Saygıyı hak etmiyordu. Hatta uluorta hor görülecek bir şeydi.

Bunları düşünerek, ikamet ettiğim Tunus’a dönerken çocuklarımızın oradaki rutin yaşamı aklıma geldi. İnsanlar arasında iletişimi kolaylaştırmakta başkaca bir meziyeti olmayan dilleri, nasıl da kendi aramızda bir üstünlük vesilesi yapabilmişiz. Bu çocuklara bakınca insanların bu yaptıklarına hayret etmemek imkânsız doğrusu.

İstanbullu Türk baba ile Romanyalı annenin kızı Ayşe okulda İngilizce eğitim alıyor. Evde babasıyla Türkçe annesiyle Romence konuşuyor.

Diyarbakırlı Kürt baba ile Tunuslu Arap annenin evladı Ahmet okulda İngilizce eğitim alıyor. Evde Arapça konuşuyor.

Muşlu Kürt ailenin kızları Fatma, okulda Fransızca-Arapça eğitim alıyor. Evde Kürtçe ve Türkçe konuşuyor. Teneffüs aralarında Tunuslu arkadaşlarıyla Fransızca-Arapça, diğer ülkelerden gelen öğrenci arkadaşlarıyla İngilizce konuşuyor.

Sivaslı Türk ailenin çocukları Mehmet, okulda İngilizce eğitim alıyor. Evde Türkçe konuşuyor. Sokaktaki Tunuslu arkadaşlarıyla Arapça anlaşıyor.

Ahmet, Fatma, Mehmet ve Ayşe birlikte farklı oyunları farklı dillerde oynuyorlar. Hiçbiri için diğerinin konuştuğu dil önemli değil ve oynanan oyundan alınan zevktir asıl olan. Bahse konu isimler ve şehirler değiştirilmiştir. Ancak olanlar gerçektir.

Birleşmiş Milletlerin verilerine göre yeryüzünde aktif olarak konuşulan dil sayısı 7 bin ile 8 bin arasındadır. Yaklaşık olarak iki haftada bir bu dillerden biri yok oluyor. Tarihte hüküm sürmüş nice medeniyetlerin dilleri de kendileri gibi yok olmuş. Mevcut konuşulan dillere her gün yeni kelimeler giriyor. Yani insanlar gibi dillerin de bir ömrü var. Onlar için de doğmak, büyümek ve ölmek söz konusudur. Aynı isimle konuşulan bir dili 200-300 yıl zamanda geriye götürdüğümüzde anlaşılırlığı yarı yarıya azalır.

Basit ve anlaşılır olması açısından dili bir örnek olarak ele aldım. Ancak bunun gibi diğer tüm farklılıklarımızın da hiçbir artısı veya eksisi yoktur. Hiçbir farklılığımız bir üstünlük kriteri değildir ve insanlık ortak paydasında yedi milyar kardeşe sahibiz. Eğer bu pencereden insana bakarsak, Müslümanlar olarak insanlık için yeniden bir umut olabiliriz. Zira milyonlarca insanın tek umudu ve hayali sadece insan olarak değer görebilecekleri bir düzende yaşayabilmektir.

Selam ve muhabbetle.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.