1. YAZARLAR

  2. Adem ÇINAR

  3. IKBY'ye Mezhep çatışmalarıyla yaklaşmak
Adem ÇINAR

Adem ÇINAR

Yazarın Tüm Yazıları >

IKBY'ye Mezhep çatışmalarıyla yaklaşmak

A+A-

 

IKBY’deki Kürtlerin çoğunluğu Sünni ve Şafii mezhebine bağlılar. Türkiye’deki genelsel İslam anlayışından öteye gitmeyen bir yapıya sahipler.  Fakat Türkiye’de cumhuriyet dönemiyle başlayan yıpratma ve olumsuz değişimlere benzer bir süreçten geçmemişler. Modern yozlaşmalar karşısında ise Ortadoğu’daki diğer fakir İslam ülkeleri kadar etkilenmiş.

  Türkiye’ye oranla halk arasında  “Siyasal ve Devrimci İslam” konusundaki okumaları azdır. Fakat IKBY’deki İslami hareket ve partilerin çoğunun alt yapısında 1950’de tanışılan İhvan Hareketi’nin etkileri bulunmaktadır.1970 yılında Irak’ta Baas rejiminin iktidara gelmesiyle İhvan’ın Irak’taki faaliyetlerini yasaklaması, İKBY’deki Kürtler içindeki fikirsel etkilerini azaltmamış.  1979’daki İran İslam Devrimi’nin etkileri, Türkiye’deki Müslümanları etkilediği gibi IKBY’dekileri etkilemedi, büyük bir coşku ve canlanma yaratmadı. Bunun temel nedeni ise başta Şiilik, birçok Kürt liderinin medrese çıkışlı olmaları ile daha önce ihvan Hareketi’nin etkisiyle oluşan fikirlerdi.

I.Körfez savaşında ABD ve koalisyon güçleri Irak’ın içlerine kadar gelirken, savaşta İran ve Şiilerin varlığı görünmüyor.  İran yeni çıktığı savaştan dolayı toparlama dönemini yaşarken, Irak’taki Şiiler ise rejime mezhebi yaklaşımdan ve geçmişteki hırpalanmalardan dolayı savaşın izleyicisiydiler. Ülkenin bütünlüğüne veya ABD ile Koalisyon güçlerinin ülkeyi işgaline duyarsız bir politika izlediler. Fakat ayni Şiiler, ABD ve çok uluslu güçlere karşı II. Körfez savaşında büyük bir direniş gösterdiler. İran’ın desteğiyle Irak’ın içlerinde gösterdikleri direniş, onları gelecekte Irak’ın tek sahibi olacak bir konuma getirdi. Saddam rejimi yıkıldıktan sonra da o konumla Irak’ın başına geldiler.

IKBY’deki Kürtler ile Irak’taki Şiilerin arası II.Körfez savaşından sonra değişim geçirdi. Irak’ın yönetimine geldikten sonra yaptıkları yanlışlıklar, Sünnilere olan bakışları, Suriye rejimine yakınlıkları ve sert mezhebi tavırları Kürtlerin onlara olan bakışlarını netleştirdi.

DEAŞ, mezhep zulmünden doğan bir yapıdır. Mezhebi taassup ve onunla oluşan iktidarı kaybetme korkusu, Irak gibi bir yerde her an büyük yıkımlar yapabilecek potansiyeli içinde barındırıyor. Dile getirilmeyen ama bilinen bu tehlikeyi durdurmanın tek yolu IKBY’yi etkili ve güçlü bir devlete dönüştürmektir. IKBY’ye, bundan dolayı sahip çıkmak, önünü açmak doğru değil demek, gerçeği görmemektir.  Irak şuan zaten bir mezhep savaşının içindedir.  Sünni taraflar dile getirmese de Şii taraf uygulamalarla savaşı sürdürüyor. Fiiliyatta yapılan mezhep savaşının içinde Kürtler yok, ama Ortadoğu coğrafyasına yayılmamasını engellemenin bir yolu da IKBY’den geçiyorsa, İslam aleminin geleceği için IKBY’ye destek vermek lazım. 

İslam Aleminin geleceği için arzu edilen mezhebi ve cemaati her türlü taassubu ortadan kaldırmak, bunları tırmandıran fitneleri bitirmektir. Fakat yüzyıllardır yaşanılan bunca şeye rağmen, içinde olunan bütün kötü şartlara rağmen hala devam ediyorsa, hangi tarafın genişlettiği önemli değil. Herkes için faydalı olan genişlemeye çalışanı durdurmaktır. Zira şimdiye kadar yaşanılan mezhep ve cemaat çatışmalarından kimse fayda görmemiş. 

Irak, İran ve Türkiye’ye göre çok farklı bir yapıya sahip, yüzyıllardır çatışmaların içinden çıkmamış. Orada kurulan iktidarlar yıkılıncaya kadar ölümlerin, baskıların üzerinden ömürlerini uzatmışlardır.  Irak, evrilme ve yenilenme dönemlerini İran ve Türkiye gibi hiçbir zaman yaşamadı. İran ve Türkiye mezhebi kavgaların dönemini otuz kusur yıl önce kapattı, demokratikleşme adımlarını kendi içyapılarına göre oluşturdular. Eksiklere rağmen belli bir düzenin içinde sistemlerini sürdürüyorlar. Ayrıca bu iki devletin geçmişsel deneyimleri çok fazla fakat Irak’ta böyle bir geçmiş birikim bulunmuyor.

2010 yılında tanıştığım Iraklı bir kimya doktoruna mezhebini sorduğumda: “Maalesef Şiiyim” demişti. Tercümana doğrumu tercüme ettin dediğimde. Tercüman: “Evet maalesef diyor.” demişti.  Mezhep din değil, neden maalesef diyor, bu adam okumuş bir doktor. Mezhebini niye aşağılanmış bir dille dile getiriyor, diye sorduğumda: “Bizde mezhep din haline getirildi” cevabını almıştım. DEAŞ’ın ortaya çıkma nedenlerini öğrenince, o gün bir doktorun söylediği “maalesefin” arka boyutunu ve karşıya olan gizli tepkinsini az çok tahmin ettim.

Bizler ne kadar söylemesek de yıllarca derinleştirilerek bu güne getirilen İslam coğrafyasının Şii /Sünni gerçeği var. Bu gerçek ne Şii ne de Sünni yönetimlerinin başında bulunduğu devletler tarafından tamamen ortadan kaldırılmamış. Sadece karşı karşıya gelinecek durumlar için önlemler alınmış.  Ama arka boyuttaki zihinsel yaklaşım ile onu tetikleyecek olgular hiçbir zaman masaya yatırılmamış, kalıcı bir tedbir için şuurlanma yapılmamış. Şafii olan İranlı Azeri bir dostumla ilk tanıştım günlerde Şiiliği konuşmak istedim. Şiilik nasıldır diye sorduğumda: “Şiiler Müslüman değil, halifeyi, ehlibeyti kabul etmiyorlar.” demişti. Bu cevap bir daha açmamak üzere konuyu kapatmama yetmişti. 

 

Sonuç itibariyle, coğrafyamızın bazı gerçekleri var. Biz görmesek de halk bu gerçeklerle yaşıyor ve bunlarla ayakta kalıyor, geleceğini planlarken bu gerçekten beri düşünmüyor. İslam alemindeki bütün büyük uluslar, kendi ulusal devletlerini kurdular. Ulusal devletle yetinmeyip uluslarının çoğunlukla benimsedikleri mezhepleri de birçoğu iktidara kadar taşıdı. Onlarla aynı ulustan olup da farklı mezheplerde olanlar ile diğer ulusları, kendi ulusal ve mezhebi bakışlarına göre hala yönetiyorlar. Mevzu ulus devlet ve iktidar olunca da her türlü zulümden ve öldürmeden geri adım atmıyorlar. Bugün Sünniler mezhebi yayılmacılığın içine girmeseler de Şiiler durmayacak, Şiiler zayıfladıkları vakit de Sünniler atağa geçecek. Yüzyıllar da geçse aynı gerçekler devam edecek. Kürtlerin devlet arzusu ve devlet olma mücadeleleri yüzyıllar da geçse devam edecek. Tarihi şartlar Irak’ı müsait hale getirdiyse mezhebi ve yayılmacı gerçekleri göz önüne almak gerekir. IKBY’de kurulacak bir Kürt devleti Şii yayılmacılığına set, Sünni dengeler için de müttefik olabilir. Referandum ve Kürt devletine karşı olanların ümmet maslahatını düşünerek karar vermeleri gerekir. Ümmeti bugün bu hale getiren en büyük bela olan milliyetçiliktir. Aynı milli duygulara kapılıp mezhep kavgalarına gidecek bir yolu açmak, ümmeti şimdiki kötü kaderinden daha kötü bir kaderin içine sürükleyebilir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.