1. YAZARLAR

  2. Adem ÇINAR

  3. IKBY'den İkinci Filistin’e giden yollar.
Adem ÇINAR

Adem ÇINAR

Yazarın Tüm Yazıları >

IKBY'den İkinci Filistin’e giden yollar.

A+A-

IKBY’deki referandumuna sağduyu ve mantıklı yaklaşan; zihnine, kalemine ve duygularına kafatas bir kalıp yerleştirmeden yazanlara Kürt halkı ve ümmet maslahatını düşünenler minnettardır.  Bunlar kendilerine verilen değere kat ve kat değer kattılar, gerçek bir inanan gibi davranarak yazdılar. Büyük bir sınavın arifesinde gönüllerdeki tahtlarını genişlettiler. Her daim bu tür kalemlerin ve yüreklerin içimizden eksik olmaması dileğiyle…

***

Referandum bitti, ama hala söylenilenler ve yazılanlar referandum öncesini aratmıyor.  26 Eylül itibariyle, köşelerine kadınları, hakaretleri, edep diline sığmayan lafları taşıyanlar çok fazla. Siyasi tabakanın söylediği her şeyin derhal uygulanmasını isteyenler, ayrışmaları takmadan her gün çoğalıyorlar.  

Siyasi krizler ve siyaset üretememe bazen zihinlerde saklı kalanların gün yüzüne çıkmasına neden olabiliyor. Barzani şahsında IKBY'ye açılan korkunç saldırı seferberliğine her kesimden katılanlar çoğalırken, bilinçaltı boşalmaları en üst tepeye ulaşıyor.  Herkesin kendi ideolojisine göre söylediğini haklı kılacak nedenler az çok vardır.  Ama söylenilenler ile yazılanların mantıklı bir alternatif sergilememesi, günlük değişkenlik göstermesi siyasi çürümüşlüğün göstergesidir.

***

 Azınlığı dinlemeden, siyasilerin söylediği her şey uygulamaya koyulduğu vakit ne olacak? Ambargo ve yaptırımlar Türkiye ve bölgeyi nasıl etkileyecek? Ya da hiç biri uygulanmadan günler sonra sessiz kalınarak, referandum öncesi çizilen karizmaya bir ikincisi mi eklenilecek? Bu soruların cevabını birkaç gün sonra göreceğiz.

Şimdiye kadar söylenilenlerin çelişkileri çok fazla. En tepedekiler: “Bütün ülkelerin sınırları kapatıldı, uçuşlar yasaklandı.” diyorlar. Bir alttakiler: “Sınırlar açık, uçuşlar devam ediyor.” diyorlar. Çelişkiler danışıklı bir dövüşün izlenimi yaratsa da piyasadaki dil çok ama çok ağır laflarla ilerliyor. Bu dili tetikleyenlerin başında yazarçizer takımı geliyor. Siyasilerin kullandığı her cümleyi kendilerine başlık gibi kullanan nice yazarlar var. Daha hükümetin ve devletin kesin ne yapacağı belli olmazken, yazarçizer takımı kıyameti kapımıza çoktan getirmiş, seferberliğine en ağır laflarla alan açıyorlar.

Elbirliğiyle dört ülkenin sınır kapıları kapatılınca, ikinci bir Filistin doğmaz mı?  İkinci İsrail sloganlarını atanlar, ikinci Filistin’in sevincini mi yaşayacaklar? Hal böyle olunca İsrail taktiğini uygulayanlar, Yahudileşme ve İsrailleşme modelini kapılarına getirmiş olmazlar mı? Zihinlerde saklı olanlar ve dillendirilenler uygulanınca, kıblenin önemi kalır mı?

IKBY’ye her türlü gıdanın gitmesine izin verilmeyince “açlık ve sefillik doğacak” deniliyor. Peki, sefilliğin yolunu açanların, insanları açlığa mahkûm edenin “hahamdan” farkı nedir? “Bu yapılsın yapılsın” diyenin hahamın cemaatinden farkı nedir?

Etrafı sarılmış bir bölgenin içinde açlıktan ölen çocukları düşünmeyenlerin, Myammar’daki budistten  farkı nedir? Bu zihniyeti açıkça dile getirenin, arzuyla bağıranın budisti görmezden gelenle arasındaki fark nedir?

Budist Myammar’da, sütten kesilmeyen çocukları tek kılıç darbesiyle öldürünce katil oldu, günlerce herkes lanet etti. “Açlıktan her gün azar azar ölüme mahkum edeceğiz” diyenler, sözünü yerine getirince ne olacak?

Yer altı zenginliklerinin bölgeye katkı sağlamasını engelleyenlerin, Somali’ye, Uganda’ya aynısını yapanlardan farkı nedir?

Afrika’da jenerik bir poz alabilmek için kartalın, açlıktan kemikleri çıkmış siyahi çocuğu alıp götürmesine izin verenle, farkımızın olması gerekmez mi?  Yazarçizer takımı bugün en tepeden, “Savaşa haydi savaşa” derken, siyahi çocuğa çizilen kaderden farklı bir kaderin peşinde değil.

Söylenilenlere dayanarak sorulacak çok “farkı nedir”li soruları var. Ama asıl sorulması gereken bu tür fikirleri kimden alıyoruz? Düşmanına benzemek müslümana caiz mi? İsraili ablukalarla, Hristiyani yaptırımlarla, sömürgeci engel ve mantıkla müslümanın müslümana yaklaşması geleneğimizin neresinde var? Biz kime benzemişiz de farkında değiliz?

Velev ki söylenilenlerin hepsi yapıldı. IKBY’nin cehennemi 26 Eylülden sonra başladı, yılı dolmadan IKBY Filistin’den beter, Somali’den rezil, Arakan’dan daha perişan oldu. Orada yaşayanlar, dört ülkenin sınırlarında günlerce aç sefil beklediler, ölenlerin etlerini yiyerek yaşamaya çalıştılar. Peki,  sonra ne olacak? Gönlümüz rahat mı olacak,  başımızı yastığa bıraktığımız andan itibaren rahat mı uyuyacağız?  Cennet kapıları ardına kadar bizler için mi açılacak? Her öleni görünce: “Oh olsun hak etmişlerdi” mi diyeceğiz.

 IKBY cehennem gibi bir yıl geçirdikten sonra dağılıp gitti. O zaman ümmetin bütün dertleri bitecek mi? Sesi gür çıkan bütün siyasetçiler ülkeyi büyük bir zafere götürmüş, herkesi din, iman, ahlak sahibi yapmış gibi mi olacaklar? Darul torpil, darul rüşvet edilen mekanlar birden tertemiz mi olacak?

IKBY açlıktan ölürken, bizler bütün günahlarımızdan arınacak mıyız? Devlet düzenini şerri usullere göre yapmaya çalışan ve Sünni geleneği takip eden bir topluluk,  ambargodan dolayı ortadan kalkınca, bizlerin üzerinde zekat’in hükmü kalkacak mı?  Fakirlik her tarafı sarınca yarım yamalak tutuğumuz oruçlarımız toptan kabul mu edilecek? Kaza namazları, günlük günahlarımız, kusur ve saplantılarımız hepsi birden silinecek mi?

Hayır, hem de kocaman HAYIR. Yukarıdakilerin hepsi gerçekleşse de dertlerimizin hiç biri bitmeyecek. Ama yazılan senaryoların içine düştüğümüz anda yüksek keseden atan yazarçizer takımı, kalemlerini birden bizlere döndürecekler. En başta onlara bugün başlık veren siyasetçilere, ardından İslam’a ve ona inanan herkese saldıracaklar. Her gün bir ayetle karşımıza çıkacaklar, bizler yaptığımız hataların acısını çekerken onlar usanmadan bizleri yerden yere vuran yazılar yazacaklar.

Günlerdir kan, gözyaşı ve ayrılık tohumları kokan binlerce yazı yazıldı. Bunların İslami hiçbir hükmü yoktur, her biri fitneden başka bir şey için yazılmıyor. Geleneğimizde, örfümüzde örnekleri bulunmuyor. Eğer olsaydı, yazanlar bizleri sokaklara dökmek için şimdiye kadar binlerce örnek verirlerdi.

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.