Hedef Saptırmak
Bahar son hızıyla rengârenk çiçekler açarak doğaya huzur veriyor. Ne yazık 12 Eylül, 28Şubat, ölümler, acılar, operasyonlar, iddianameler, tutuklamalar ve Suriye meselesi baharın renk cümbüşünden, Nisan yağmurlarından keyif almamıza engel olan katı tutum sergiliyor.
Bulunduğumuz coğrafyada gündem o kadar hızlı değişiyor ki. Siyasetçisi, medyası, aydını, gazetecisi sözün özü 75 milyonu peşinde sürüklüyor.
Sakın 12 Eylül ya da 28 Şubat meselesini küçümsediğimi sanmayın. Bana göre çok önemli ve de Türkiye tarihinde emsali olmayan önemli bir adım.
Dikkat edin aynı günlerde KCK iddianameleri kabul edildi. Çünkü medya, toplum, 75 milyonun dikkati bilinçli olarak 12 Eylül, 28 Şubat darbeleri ve Suriye’ye yöneltildi.
Öyle günler yaşıyoruz ki bilinçli olarak gündemi saptırılıyor. Öğretmenler yerlerde sürükleniyor, gazla ve tazyikli suyla rencide etmek yetmiyormuş gibi onlar “güya öğretmen” deniliyor; İçişleri Bakanı “gaz tehlikeli değil” diyor. Halkın oyları ile seçilmiş BDP vekilleri için “Onlarla kaybedecek zamanımız yok.
Çünkü onlar iradesiz” denilebiliyor.
Tutuklu yüzlerce gazeteciye “Onlar zaten gazeteci değil”; Uludere’de 34 Kürd sivil öldürülüyor “askerin hatası yok” demek yetinilmiyor katliamı yapanlara teşekkür ediliyor. Meclis’e gelen ailelerine AKP grubunda küçük düşürülüyorlar.
İktidarın tavrı, tutumu, duruşu bu olursa kimler neler yapmaz ki?
30 yıldır süren çatışma kiminle kimin arasında? Devlet - PKK arasında mı, yoksa AKP ile BDP arasında mı? Bir tarafta devlet yani hükümet, diğer tarafta PKK değil mi? Oslo’dan netice almayanlar hukuki açıdan sorgulanma başlayınca partisi kapanır diye haftasında yasa değiştirenler yeni bir şey sunuyormuş gibi BDP’ye “ PKK ile konuşmam, seninle konuşurum. Ama şartım var. PKK ile ilişkini keser, dışlar, mesafe koysan; benim yanımda dursan seninle konuşurum” diyeceksin.
Olur ya diyelim ki BDP; AKP’nin bütün dediklerini yaptı ve anlaşmaya vardılar. Bu projenin sonuç getireceğine inanan bir tek Allah’ın kulu var mı? BDP Erdoğan ve AKP’nin çağrısına uyduğu gün tabanını kaybetmesi bir yana intihar etmesi demektir. Erdoğan BDP’nin intihar etmeyeceğini bildiği halde bunu niçin yaptığını doğrusu kimse anlayabilmiş değil.
Bakınız Selahattin Demirtaş Neşe Düzel’e neler söylüyor:
Bizim koşulumuz müzakere şeffaf olmalı. Görüşmeler açıklanmalı ve hükümet güven veren somut adımlar atılmalı.Şu ana kadar ortam zehirlenmiş durumda. Yedi bin üyemiz, milletvekillerimiz ve belediye başkanlarımız tutuklu. Bir tarafta tutuklamalar, diğer tarafta ‘gel silah meselesi konuşalım’ derse müzakereye niyeti yok demektir.
Şu ana kadar bizimle hiçbir temasları olmadı. Geçmişteki müzakereleri olmamış gibi davranamazlar. Silvan PKK’nin planladığı bir eylem değildi. Hükümet medya ve iletişim kanalları ile hileli ve psikolojik harp yaparak Silvan’ı kullandı. Zaten ‘süreci atlattık, Kürtlere her şeyi verdik’ dediler ve müzakere masasını hükümetin kendisi devirdi.
Öz savunma gücü çarpıtılıyor. Sanki PKK’ ye bağlı öz savunma gücü kurulacak gibi ifade ettiler yok, öyle bir şey. Dünyanın her özerk bölgesinde yeril güvenlik birimleri yerel yönetime bağlıdır. New York’ta böyle, İstanbul, Antalya, Diyarbakır da böyle olsun deniyor.
Hükümetin bütün derdi ‘PKK teslim olacak mı,silah bırakacak mı?’ Hükümet ‘TRT 6, Kürtçe kurs ve üniversitede bölüm açtık. Terör çözülürse geriye sorun kalmadı’ diyor. Bu halkın ana dili seçmeli ders olamaz. Tek ulus ve tek dilden vazgeçilmiyor. Kürt yok; Kürt hep zararlıdır. İnkılâp tarihi kitabında Kürt iki yerde geçer. Zararlı cemiyetler sayılırken.
Türkiye kendi kürdü ile barışmazsa bu sorun BDP’yi de Erdoğan’ı da aşar. Bu yüzden hükümet acil Kürt barış planı getirmeli. Biz Sinn Feinn değiliz, Erdoğan’da Tony Blair değil. Özerklik bir statüdür, statü de yönetim hakkıdır. Biz bu modeli öneriyoruz. Türkiye’de 18–20 özerk bölge oluşur. Federasyon daha çok toprağa, nüfusa, etnik kökene bağlıdır. Önerdiğimiz özerklik Kürtler nerede yaşıyorsa olabilir, etnik bir kimliğe dayalı model değildir.”
Demirtaşana fikir olarak ne mi söylüyor? Benim anladığım Kürd sorununu çözmek için Tony Blair ol. Yalnız Türkî’ye ve Ortadoğu’nun değil, Dünya’da tarihe geçen bir lider ol.
ufkumuz.com
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.