1. HABERLER

  2. MAARİF

  3. Hayat Mematla Bitmiyor/Maarif
Hayat Mematla Bitmiyor/Maarif

Hayat Mematla Bitmiyor/Maarif

A+A-

 

 

Materyalist ideolojiler gibi bir takım inanç ve ideolojiler açısından ölüm, her şeyin yok olması ve son bulmasından ibarettir. Nitekim insanların ölümden bu kadar korkmalarının nedeni de budur. Oysa Kur’an açısından mesele daha farklıdır.

 

Kur’an açısından ölüm yok olma değil de var olma gerçeğidir. Bir yaşam, hayat gibi var olmadır. Nitekim Kur’anı Kerim Mülk suresinin 2. Ayetinde şöyle buyuruyor:

“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”

Yani ölüm gerçeğinin varlık açısından hayat ile hiçbir farkı yoktur ve hatta ondan önce bile o yaratılmıştır. Daha önceki bölümlerde Kur’anı Kerim’in ruhun bedenden çıkmasını bir şeyin tam ve kâmil olarak geri alınması anlamında olan “teveffa” olarak tabir ettiğini belirtmiştik. (Dilimizdeki vefat kelimesi de bundan kaynaklanmaktadır) Bu tabirden de anlaşıldığı üzere ölümle birlikte insanın varlığının ana dinamik ve ekseni olan ruh, insan bedeninden çıkmakla birlikte insan vücudundan her hangi hiçbir parça eksilmemektedir.

Ölümle ilgili Kur’an-ı Kerim’in görüşü, ölüm neticesinde insan başka bir âleme girmekte. Daha doğrusu ölüm, insanı fani âlemden beka âlemine aktaran bir araçtır. İslami rivayetlerde de bu gerçek görülüyor. Bu hadislerde ölüm, insanı başka bir âleme aktaran bir köprü olarak tabir ediliyor.

Hz. İmam Seccad”dan nakledilen bir rivayette şöyle deniliyor:

“İmam Hüseyin ve o Hazretin bazı özel sahabesi Aşura günü işler zorlaştıkça simalarında bir nevi huzur belirmekte, azaları sükûnete kavuşmakta ve metanet ve sabırları daha da artmaktaydı. Aşura günü İmam Hüseyin kendi sahabesine şöyle buyurdu: Biraz sabredin ve direnin. Ey kerim insanların evlatları! Zira ölüm değil. Ölüm sizleri, zorluklar ve rahatsızlıklardan daimi nimetlere sahip geniş cennetlere aktaracak bir köprüdür. Sizlerden hanginiz hapishanelerden saraylara geçmeyi sevmez? Oysa ölüm sizin düşmanlarınız için saraylardan zindanlara aktarılan kimseler misalidir.”

İmam Seccad rivayetin devamında şöyle buyuruyor:

“Babam Allah Resulü”nden benim için nakletti ki, o Hazret şöyle buyurmuştur: Dünya müminin zindanı ve kâfir’in cennetidir ve ölüm ise bunların (müminlerin) cennete açılan köprüsü ve onların (kâfirler) ise cehenneme açılan köprüsüdür. Ben yalan söylemedim ve bana da yalan olarak tebliğ edilmemiştir.”

Bu, bazen “kirli elbiselerin vücuttan sökülüp atılması”, “maddiyata olan aşırı bağlılığın kaldırılması”, “ikametgâhın değiştirilmesi”, “Kafesin kırılması” ve “güzel bir rayihayı koklamak” vs. şeklinde de tabir edilmektedir.

Yine İmam Seccad’dan ölümün ne olduğunu sorduklarında, Mümin insan için ölümün, pireli elbiselerin vücuttan çıkarılması, el ve ayaklara vurulan zincirlerden insanın kendini kurtarması, o kirli elbiselerin çok görkemli ve iyi kokulu kıyafetlere, en uysal bineceklere ve in iyi ikametgahlara çevrilmesi olduğunu, ama kafir insan içinse görkemli kıyafetlerin kirli elbiselere çevrilmesi, korkunç ikametgahlara girilmesi ve büyük azaplara duçar olunması demek olduğunu buyurdular.

Bir başka rivayette de Hz. İmam Cafer Sadık”’dan ölümü kendileri için tanımlamasının istendiği zaman o Hazret şöyle buyurdu:

“ Ölüm mümin için dünyada koklayabileceği en iyi kokuyu koklaması, kendindeki tüm çile ve ıstırapları sonlandırmasıdır. Kâfir için ise akrep ve yılanların sançması ve hatta daha şiddetlisidir.”

İmam Ali(ra) da kısa bir cümlede bu manayı “الموت مریح” yani ölüm rahatlama, kurtuluş aracıdır” şeklinde tanımlamıştır. Veya bir başka tabirde ise “الموت باب الاخرة “ “ölüm ahiretin kapısıdır” şeklinde ifade etmiştir.

Kur’an-ı Kerim Ayetleri, rivayetler ve İslam kültürünün genelinden anlaşıldığı üzere;

1) Ölüm mutlak değil de nisbi bir meseledir. Yani gün batımı bir sarhoşluk içinde ve gün doğumu başka bir sarhoşluk içinde. Bir âlemde ölürken başka bir âlemde doğmaktadır.

2) Ölüm, sebep ve araçtır. Elbette mümin ve kâfir olmak üzere farklı insanlara ve onların amellerine göre farklıdır.

3) Ölüm bir vücut nesnesidir hiçlik ve yokluk değil. Ölüm de hayat gibi varlık nesnesine sahiptir.

4) Ölüm hayatın genişliği ve yayılmasıdır. Ölüm, beka âlemine giriş kapısı ve çok daha geniş bir yaşamı elde etmektir. Nasıl ki çocuk dünyaya geldiğinde çok dar, sınırlı bir

ortamdan çok daha geniş ve nimetlerle dolu bir ortama geliyorsa, insan da ölmle gerçekte bu dar, kısıtlı, maddi hayattan daha geniş berzah alemine, daha üstün bir yaşam ortamına adım atmaktadır.

♦  Ufkumuz maarif grubu tarafından tedvin edilmiştir.

 

 

 

 

 

                     

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.