1. HABERLER

  2. TARİHTEN KESİTLER

  3. Hasanveyhiler (Kürd) Devleti
Hasanveyhiler (Kürd) Devleti

Hasanveyhiler (Kürd) Devleti

A+A-

Tarih yazmanın pek çok sebebi vardır; Az bilinen veya bilinmeyenleri konuşulur kılmak, yapılan ya da bilinen yanlışları düzeltmek, geçmişi hayırla yad etmek, geçmişte yapılan yanlışlardan ders çıkarmak, geçmişten umut alarak geleceğe ışık tutmak gibi bir çok sonuç adına tarih okunur, tarih yazılır, tarih yorumlanır. Yazılarımıza zaman zaman olumlu-olumsuz eleştiriler gelmekte, verilen bilgilerin yorumlanması farklı algılanabilmektedir. Ancak ne olursa olsun düşüncelerde esas olan akla kapı açmak iradeyi elden almamak esas olmalıdır.

Tarihsel konulara girilince ve konu "Kürtler" olunca işin rengi hemen reel politik hal almakta ve tartışmalar kısır çekişmelere sebep olabilmektedir. Binlerce yıllık tarihimizin bir kesitine bakıp “vay be” demek veya “tuh be-tüf û” demek sadece bir anlık gurur okşamaktan öteye geçemez.

Peki, öyleyse ne diye tarihimizde kesitleri yazıyorsun diye bir soru sorarsanız hemen söyleyeyim; Bu kesitleri yazmamdaki gayem bir nebzede olsun tarihimize karşı bir ilgi uyandırmak, bu umman denizine dalmanın ne denli keyifli ve ibretli olacağını anlatmaya çalışmaktır. Birde bizimle alakalı bir mesele konuşulurken daha sağlıklı değerlendirmeler yapmak için geçmişin hazinesinden yararlanarak günümüz sorunlarına ışık tutması dileğimizdir.

Yazılarımızı okurken kimse niyetimizi okumaya kalkmasın. Bizim yeni ve ayrı bir devlet arzumuz yok. Yenilenen ve değişen bir devlete, tüm renklerini birlikte yaşatan bir devlete, halkıyla barışık bir devlete ihtiyacımız var. Bu devlet (zihniyeti kastetmiyorum) içinde yaşayan her unsura fazlasıyla yeter. Bize göre Osmanlı ve Selçuklu ne kadar önemli ve bilinir kılınmakta ise aynı şekilde yazılarımızda ele aldığımız devletlerde en az o kadar önemli ve bilinir kılınmalıdır.

Asıl konumuza dönersek Hasanveyhiler Devleti ki 931–1048 yıllarında yaşamış bir Kürt devletidir; Mervani, Şeddadi, Annazi gibi Kürt devletlerinin çağdaşı olan önemli bir devletti.

Hasanveyhiler Devletinden başlıca “İbnü"l-Esir"in “El Kâmil Fi"t-Tarih, 9. cildinde”, “Şerefname"de”, İslam Ansiklopedisi 5. ciltte K.V. Zetterseteen"in hazırladığı madde ve 6. Ciltte V. Minorsky"nin hazırladığı madde”, “Büyük İslâm âlimi müfessir, muhaddis ve müverrih (tarihçi) ünvanları ile tanınan İbn Kesîr in "el-Bidâye ve n-Nihâye" isimli eseri "Büyük İslâm Tarihi" kitabının 12. cildinde ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.

Şerefhan, bu devleti "Kürdistan"ın, saltanat bayrağını bağımsız olarak yükselten ve tarihçiler tarafından sultanlar ve krallar arasına dahil edilen hükümdarlar" arasında sayar ve kitabında yer alan beş büyük devlet arasında bu devleti, Hasanveyhiler Devletini anlatır.

Devletin egemenlik sahası bu günkü İran"ın Şehrezor, Dinaver, Hamedan ve Nihavend bölgeleriydi. Devletin başkenti, Bisulun Dağı´nın (İran'da Kermahşah yakınlarında) güneyine düşen Sermac şehri idi. Hasanveyh´in 979 yılında ölmesi üzerine, yerine oğlu Bedir geçti. Devletin sınırları Bedir döneminde Ahvaz, Huzistan, Berucerd ve Esadabad´ın katılması ile genişledi.

 Kaynaklarda, devletin dini İslam, resmi dili Kürtçe ve Arapça ve devletin kurucusu Hasanveyh bin Hüseyin el-Berzıkani olarak geçer. Şerefhan"a göre devrin önemli zenginleri arasında yer alan Hasanveyh, el-Berzeniyye adlı Kürt aşiretine mensuptu. Hasanveyh; Dinaver, Şehrazor, Hemedan ve Nihavent bölgesini elli yıl boyunca tutmuştur. 369/979–980 yılında Hasanveyh bin El-Hüseyin el-Kürdi el-Berzıkani Sermac"da vefat etmiştir.

Bedir bin Hasanveyh, babasının ölümünden sonra hükümdar oldu. Devletin sınırları Dinaver"den Ahvaz, Huzistan, Berucerd, Esedabad, Nihavend"e kadar genişledi. Hayırsever biriydi ülkesinin imarı için çaba sarf etti. Ayrıca Hilal bin Bedir Bin Hasanveyh ve Tahir bin Hilal bu hanedanda diğer önemli kişilikler olarak karşımıza çıkar.

Şerefhan devletin egemenliğini 130 yıl olarak belirtmiştir. Ancak kaynaklarda bu hanedanla ilgili rastladığımız en son tarih 1048"dir. Şerefhan"ın bu tespiti belki de Annaziler"i bu devletle bir görmesinden kaynaklanmaktadır. Ancak biz de bazı tarihçilerin belerttiği gibi Annazileri diğer bir devlet olarak değerlendirmek durumundayız. Yeri geldiğinde bu devletle alakalı bilgilere de yer vereceğiz.

Kaynaklarda özellikle Hasanveyh ve oğlu Bedir bin Hasanveyh'in yoğun bir şekilde imar faaliyetlerinde bulunduğu kaydedilir.

Hasanveyh son derece gayretli bir kimse olup mazbut bir hayata sahipti. İyi bir yönetici olduğu gibi işlerini ve yönetimini tam bir otorite ile yürütmekteydi. O, adamlarını her türlü kötülükten ve yanlış davranışlara girmekten alıkoymuştu.

Yine Bedr, yolda ve seferlerde bir su kaynağına rastladığı takdirde o su kaynağının yanına mutlaka bir köy kurdururdu. Kendisi zamanında iki bin küsur mescit ve han inşa ettirdi. Diğer mescit ve hanları da onardı.

Hasanvehiler Devletinin dirayetli Sultanlarından biri olan Bedr b. Hasanveyh b. Hüsyin"in devlet yönetimindeki adaleti ile ilgili İbn-i Kesir"de geçen şu iki örnek ilgi çekicidir.

Bedr b. Hasanveyh, iyi bir devlet adamı ve siyasetçiydi. Çokça sadaka verirdi.

Memleketinin şehir ve kasabalarında son derece güven ve huzur vardı. Öyle ki yolculardan birinin hayvanı kendisini taşımayacak kadar yorulduğunda, hayvanı yüküyle beraber çölde bırakıp kendisi yola devam eder, hayvan sonradan sahibinin yanına gelirdi. Uzun zaman geçse bile hayvanın yükünden bir şey eksik olmaz asla bir şey çalınmazdı.

Memleketinde bir zaman bazı emirler bozgunculuk yaptılar. Bedr onlar için güzel bir ziyafet tertipleyerek nefis yemekler takdim etti. Ama sofraya ekmek getirmedi. (Malum Kürtler ekmeksiz pek yemek yiyemez) Emirler ekmek beklemeye koyuldular. Ekmeğin geciktiğini gördüklerinde durumu sordular. Bedr de onlara şu cevabı verdi:

Siz ekinleri telef eder ve ekincilere haksızlık ederseniz size ekmek nereden gelsin? Bugünden sonra herhangi birinizin bozgunculuk yaptığını duymayayım. Yoksa onun kanını akıtırım!

Bir defasında Bedr yolculuğa çıkıyorken bir adamın sırtındaki odunları ağlayarak taşıdığını gördü.

Bedr adama sordu: “Neden ağlıyorsun?”

 Adam da; “Yanımda iki ekmeğim vardı, onları yiyecektim ama askerlerden biri onları elimden aldı götürdü.” Karşılığını verdi.

Bunun üzerine Bedr: “Görürsen o askeri tanıyabilir misin?” diye sorunca adam: “Evet diye karşılık verir.” Bedr o adamı alıp boğazın daracık bir yerinde durdurur. Askerlerinin tümünü önünden geçirtti.

Ekmeği alan asker geçince adam: “İşte ekmeğimi götüren budur.” dedi. Bedr askere atından inmesini, adamın taşıdığı odun yükünü kendisinin sırtına alıp şehre kadar götürmesini emretti. Asker çok miktarda para verip bu odunu taşımaktan kurtulmak istediyse de diğerleri ona bakıp kendilerine çekidüzen versinler ve edeplensinler diye Bedr, kabul etmedi.

Daha önce de demiştim tarih bizim talihimiz. Ona göstereceğimiz ilgi doğrultusunda o da bize yol gösterecek rehber olacaktır. Evet, Hasanveyhiler devleti ile alakalı verdiğimiz tadımlık bilgi bize gösteriyor ki bizi biz yapan değerlerimizi önemlidir, önemsenmelidir.

Son olarak şunu söylemek istiyorum; evet, bir algı vardır. Bölgemizde olmasa da Türkiye genelinde Kürt-Kürtler denince; "kıro", "kuyruklu", "kaba", "cahil", "Kürt=namus cinayeti", "terör", "zorba", "kart-kurt-kürt","Bir Dergisinin ifadesine göre; "Derin Kürtler" gibi genel ve olumsuz bir algı vardır. Çabamız bir nebzede olsun bu algının dışında Öteki Kürtlerin de var olduğunu tarihten örnekler vererek eski köye (eskimiş zihniyete) yeni adet getirmeye çalışmaktır. ([email protected]

 

Fehmi Gür - haberdiyarbakir

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.