1. YAZARLAR

  2. Markar ESAYAN

  3. Hasan Cemal, etek ve akıl boyu üzerine…
Markar ESAYAN

Markar ESAYAN

Serbestiyet
Yazarın Tüm Yazıları >

Hasan Cemal, etek ve akıl boyu üzerine…

A+A-

Uzun zamandır okumuyordum. Bunu küçümsemek için söylemiyorum, çünkü Hasan Cemal, Murat Belge, Ahmet İnsel, Mehmet Altan, Şahin Alpay, Cengiz Çandar ve tüm o şürekâ artık bana tek bir kişi olarak görünüyor. Kazara birisinin yazısına denk geldiğimde, o mahallenin ruh durumuna dair bilgiye sahip oluyor zaten insan. “Güvenilirlik ne kadar değerli bir şey” diye düşünüyorum. Bu insanları uzun yıllar yazılarından takip ettik, ben birçoğu ile birlikte çalıştım. Bir tanesi tez hocam. Her zaman onlara ve fikirlerine saygı gösterdim.

Hasan Cemal geçenlerde bir yazı yazmış, yeni okudum. Biliyorsunuz T24, Radikal veTaraf bunların toplaştığı yer. O yüzden merak ettiğimde bu siteleri tıklamak yeterli oluyor. Hasan Cemal’in, “Dindar kemalizm geliyor, sandık çoğunluğuna dayalı baskı rejiminde özgürlükler tehlikede” temalı yazı dizisi ile karşılaşıyorum. “Garp cephesinde” yeni bir şey yok anlaşılan. “Özgürlüklere ahlaki tarif ya da etek boyu yasağı” isimli bir “başyapıt” dikkatimi çekiyor, tıklıyorum. Cemal, Ahmet Davutoğlu’nun “Biz bütün özgürlükleri yeni bir ahlaki formasyonla buluşturacağız” sözünü alıp, İTÜ Geliştirme Vakfı Özel Ekrem Elginkan Lisesi yönetiminin okulda eteği yasaklamasına bağlamış.

Öncelikle Davutoğlu’nun şu ahlak vurgusuna bakalım. Benim de “ortak ahlak” konusunda çokça yazdığımı bilirsiniz. Bu “ahlakın” etek boyu ile ilgisi yoktur. Kendiminki tamam da, Davutoğlu’nunkini nereden biliyorum derseniz; tabii ki konuşmalarının tamamını okuduğum, bağlamından koparmadığım ve tarafsız baktığım için.

Davutoğlu’nun bahsettiği, geçmişimizde kamusal alanı düzenleyen kanun ve yanlış uygulamaların yarattığı “ahlak” anlayışındaki yanlışlığa, çürümeye dair. Yani birarada nasıl yaşayacağımız, devletin bize, bizim devlete nasıl davranacağımız ile ilgili kanun ve uygulamalar bir ahlak yaratmıştı ve bu son derece sorunluydu. Dolayısıyla, ülkeyi ve devleti yeniden tasarlarken, en önemli konulardan birisi de bu ortak ahlakı tamir etmek, hatta yeniden kurmaktır. Bu sadece dindarları değil, CHP tabanını da ilgilendiren önemli bir konudur. Yani aslında, aklı başında bir entelektüelin müdahil olması ve desteklemesi gereken bir değişim eşiğinin yanı başındayız.

Ahmet Davutoğlu’nun kast ettiği siyasi bağlama dair ahlak. Yani özel alana dair olanı değil. Ama Cemal bunu bağlamından koparıp altına (tabii ki Hürriyet‘in yaptığı) bir haberi koyarak yaşam biçimlerinin tehlikede olduğunu ispatlamaya çalışıyor. Söz konusu olay ise, bilakis yeni “ahlaka” dair hükümetin yaptığı düzenlemelerin vatandaşa daha fazla inisiyatif tanıdığı başarılı bir örnek oysa.

Hadise şöyle gelişir.

Biliyorsunuz, Milli Eğitim Bakanlığı aldığı bir kararla sovyetik veya faşist ülkelere mahsus tek tip öğrenci kıyafeti zorunluluğunu kaldırdı. Ancak böyle olunca pedagoglar ve eğitimciler bazı itirazlarda bulundu. Bu durumun zengin ve fakir arasındaki farkı kıyafet üzerinden okula taşıyacağı ve fakir öğrencilerin psikolojik olarak bundan olumsuz etkileneceğiydi. Bunun üzerine Bakanlık daha da demokratik bir karar aldı ve her okulun yönetimine değil, okul aile birliğine, yani o okulun öğrencilerinin ailelerine kendi kararlarını almaları olanağını tanıdı. Ne kadar demokratik bir tavır değil mi?

Tam da öyle ki, bazı veliler okulda eteğin yasaklanmasına itiraz etmişler ve bunun üzerine okul yönetimi ve aile birliği veliler arasında referanduma gitmeye karar vermişlerdi. Referandumdaki tercihler ise “Etek ve pantolon”, “Pantolon” ve “Serbest kıyafete dönüş” olacaktı. Başka da tercih yoktu zaten.

Ne mi olmuştu referandumun sonucu? 163 geçerli oy kullanılmış, sadece pantolona oy verenler 76, etek ve pantolon için oy verenler 81, serbest kıyafete dönülmesi yönünde oy verenler ise 6 kişi olmuştu. Yani az bir farkla etek ve pantolon tercihi kazanmıştı ve eğitim yılı buna göre başlamıştı.

Dinle, mahalle baskısıyla hiç ilgisi olmayan bir sorun, referandumla çözüldü. Sonuç 76 velinin hoşuna gitmemiş olabilir. Ama birarada yaşamanın, ortak kararlar almanın bundan daha iyi bir yolu yok şimdilik. Bulan haber versin ki dünyaya müjdeyi gecikmeden verelim.

Şöyle devam etmiş Cemal:

“Soru şu: Kemalizm’in otoriter laiklik anlayışından geçmişte haklı olarak yakınanlar, bunun acısını epeyce çekmiş olanlar şimdi intikam almaya mı hazırlanıyorlar? Yoksa Çankaya Köşkü’nden AK Saray’a bunun için mi inecekler? Gidiş, bir uçtan öbür uca mı? İşaretler her geçen gün su yüzüne vuruyor. Saklanamaz hâle geliyor. Bu son derece tehlikeli bir durum. Yeni Türkiye böyle bir Türkiye mi?”

Cemal’in formülüne göre çoğunlukçu olan etekçiler, azınlıkta kalan pantolonculara galip geldi. Yine Cemal çoğunlukçuluk eleştirisi ve bu örneğe göre Erdoğan Türkiye’sinde yaşam biçimleri tehlikede ve baskı altında olanlar eteği değil, pantolonu savunanlardır. Cemal’in kategorik aklına göre dindarlar yani… Kendisinden Kılıçdaroğlu’nu Hitler’e benzeten bir foto eşliğinde pantoloncuları savunan ve CHP liderini diktatörlükle suçlayacağı bir yazı bekliyoruz.

İşte böyle böyle saçma sapan herzelerle bu laikleri çıldırttılar, onları tamamen nesne haline getirdiler. Su yüzüne vuran yaşam biçimlerine dair tehlike değil, bu “aydınların” yıllarca halkı nasıl yanılttığı aslında.

Ama o bir kere olur.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.