1. YAZARLAR

  2. Davut Hoca

  3. GÖKTEKİ YILDIZLAR
Davut Hoca

Davut Hoca

Yazarın Tüm Yazıları >

GÖKTEKİ YILDIZLAR

A+A-

 

Rab, yeryüzünü yaratıp üzerinde yaşayacak insan ırkını var edince, onun yolunu yordamını bilmesi için dinleri, kitapları, peygamberleri ve onun bu öğretilerinin sadık takipçileri olan Salih insanları var etti. Tüm bunları, insanları mağdur ve mahçup bir duruma düşmesinler diye hikmetiyle yarattı. Ancak gelin görün ki, malum olduğu üzere, tarihin hemen hemen tüm çağlarında dünya tam bir yangın yerine, adeta bir ateş çukuruna, bitip tükenmek bilmeyen bir alev topuna dönmüştür. İşte tüm bu sürecin ta en başında; Rabbimiz yeryüzünde beşeri var etmeyi murad ettiğinde; ‘Hani, Rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Melekler; orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd ederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz…’ demişlerdi de Rabbimiz de; ‘Ben sizin bilmediğinizi bilirim’ demişti.(Bakara/30) Melekler endişelerinde haklı olsalar bile Yüce Yaradan hikmetiyle yarattığı insanoğlunun bu tavrını ve vaziyetini ta başından beri zaten biliyordu. Ancak bütün bunlara rağmen Sünnetullah gereği Ademoğlunu bir misyon ile yeryüzüne gönderdi.

Yeryüzüne şerefli bir misyon ile gönderilen Ademoğlu, çoğu zaman baba düşmanı şeytanın dolduruşuna gelip kendisini kaybetti. İnsanlık, şeytanın telkinleriyle adeta, çölde yolunu şaşırmış, sersem sersem kendi etrafında dolanıp duran bir kişi misali garip bir sarhoşluk halinde. Kendisine yol gösteren, kılavuzluk eden onca bilge adamlara rağmen, kafasını bir yerlere çarpıp hafızasını kaybetmiş gibi gözleri hiçbir şey görmüyor, aklı hiçbir şey almıyor. Hâlbuki önünde insanlığın onca birikmiş bir mirası olmasına rağmen. Mirası har vurup harman savuran bir mirasyedi gibi tüm bunları görmezden gelerek her şeyi inkâra, her şeyi yakıp yıkmaya kalkışmış bir acayip yaratık. Her çağda bu kaos ve kargaşayı yaşayan insanoğlunu uyaran nice Peygamberler ve yanı sıra Salih insanlar olagelmiştir. Hz. Peygamber’in(sav) de rahle-i tedrisatından geçmiş, onun terbiyesini almış, onun dizinin dibinde ondan ilham almış arkadaşları vardı. Onlar, İslam’ın ilk zamanları gibi çok hassas bir döneminde çok önemli vazifeler görmüşlerdir. Hz. Peygamber(sav), onlar için ‘Ashâb'ım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayeti bulmuş olursunuz.’ demiştir. Rabbimiz de onları şu şekilde onore etmiştir; "Muhammed Allah'ın Peygamber'idir. Onunla Beraber Bulunanlar da Kâfirlere Karşı Çok Çetin ve Sert, Birbirlerine Karşı Çok Merhametlidirler. Onları Rükûya Varırken, Secde Ederken Görürsün. Allah'tan Lütuf ve Hoşnutluk İsterler. Yüzlerinde Secde İzinden Nişanları Vardır." (Fetih: 29)

Hz. Peygamberi(sav) görmek ve onunla yaşamak gibi bir bahtiyarlığa erişmiş olan bu mümtaz şahsiyetlerin hayatları, bizler için örnek alınacak, istifade edilecek nice örneklerle doludur. Onları tanımak, hayatlarını bilmek, onları anmak ve anlamak, rol model almak, ümmet için hem ahde vefa hem de bir necat vesilesidir. Onlardan birkaç tanesini hayatlarından birkaç kesit sunmak gerekirse;

Resulullah’ın(sav); İslam’ı tebliğ için gencecik yaşında elçi olarak görevlendirdiği; zenginken herkesin imrenerek baktığı ve daha sonra İslam’ı seçtiği için annesinin onu dışlamasından sonra onu üstü başı perişan vaziyette gören Resulullah’ın(sav) çok duygulandığı; en azılı müşrikleri bile; ‘hele bir dinleyin de ondan sonra nasıl dilerseniz öyle yaparsınız’ şeklindeki etkileyici yaklaşımıyla ikna edebilen; Resulullah’ın(sav), o şehit olduktan sonra, ‘Müminlerden öyle erkekler vardır ki, Allah’a verdikleri sözde durdular’ ayetini okuduğu, Mus’ab bin Umeyr…

Şehir şehir Hz. Peygamberi(sav) arayıp izini süren; ‘iki kişiye reis olmakla toprak yemek arasında kalırsan, toprak ye’ şeklinde söylemiyle dünyanın mevki-makamının ağır sorumluluğundan korkan; yegâne malı mülkü, yemek yediği, abdest aldığı ve su içtiği tek bir kabı olan; yaşadığı evi, sıcağa karşı gölgelik, soğuğa karşı sığınak, dik durunca kafanın değeceği, uzanınca ayaklarının dokunacağı bir ev olan Selman-ı Farisi’yi gereği gibi tanıyor muyuz?

Yankesiciyken, iman ettikten sonra, hakkında Resulullah’ın; ‘Allah ona rahmet etsin, tek başına yürür, tek başına ölür, tek başına diriltilir’, ‘yeryüzü ondan daha doğru sözlü bir kimseyi barındırmamış, gölgelendirmemiştir’ dediği; Müslüman olduktan sonra, Kâbe’ye gidip imanını aşikâr eden ve bayılana kadar dövülen; Hz. Ali’nin onun hakkında; ‘bu gün ondan başka, kınayıcının kınamasından çekinmeyen kimse kalmadı’ dediği; kendisine Irak valiliği teklif edildiğinde, ‘dünyanızı üzerime asla salmayın’ şeklinde tepki veren; Ebu Zer el-Gıfari…

Allah Resulünün kendisinden; ‘ümmetim içinde helal ve haramı en iyi bilen kişidir’ diye söz ettiği; yine onun hakkında; ‘kıyamet günü âlimlerin önderi’ olarak nitelendirdiği; ilmin gereğini; ‘dilediğiniz kadar öğrenin, ama şunu bilin ki bildiklerinizle amel etmedikçe Allah Teala size ilminizden ötürü mükafat verecek değildir’ şeklinde izah eden; ‘insanlarla az, Rabbinle çok konuş, belki o zaman kalbin Rabbini görür’ şeklinde kalp ehline yol gösteren Muaz Bin Cebel’i gereği gibi tanıyor muyuz?

Annesine, onun en çok hangi işi yapmayı sevdiği sorulduğunda; ‘tefekkür ve ibret alma’ diye cevap verdiği; Müslüman kardeşlerine sürekli olarak; ‘bir saatlik düşünme bir gecelik ibadetten hayırlıdır’ düsturu ile düşünmeye teşvik eden; insanların takvasını övüp duasını almak istedikleri zaman, sağlam bir tevazu ile, ‘yüzmeyi çok iyi bilmem, boğulmaktan korkarım’ şeklinde cevap veren Ebu Derda’yı gereği gibi tanıyor muyuz?

Resulullah’ın(sav), kendisini daha çocukken çobanlık yaptığı sırada gördüğünde, ‘sen eğitilebilir bir çocuksun’ diyerek ona parlak geleceğinin muştusunu verdiği; Resulullah’tan(sav) sonra Mekke’de Kur’an’ı açıktan okuyan ilk kişi olan; yetmiş sureyi Resulullah’ın(sav) ağzından öğrenen; Resulullah’ın(sav), kendisinden Kur’an dinlemeyi sevdiği; Resulullah(sav) için misvak toplamak amacıyla ağaca tırmandığında, bacakları çok ince olduğundan, ashap onun bu haline gülmeye başladığında, Resulullah’ın(sav); ‘onun bacakları kıyamet günü mizanda Uhud dağından daha ağır gelecektir’ dediği, Abdullah bin Mes’ud…

Hz.Ömer’in(ra), kendisini Medain valisi olarak tayin ettiğinde; ‘fitne yerlerinden uzak durunuz, o yerler, emirlerin kapılarıdır, biriniz emirin yanına gider, yalan söylediği halde onu tasdik eder, onda olmayan şeylerle onu över, işte bunlar birer fitnedir’ diyen, Nihavend savaşında; ‘Ey Muhammed ümmeti! İşte cennet! Bir nazlı gelin gibi sizin için hazırlanmış! Sizi bekliyor! Onu daha fazla daha bekletmeyin!’ haykırışlarıyla İran ordusunun hezimetini hazırlayan, ‘eli kârda, gönlü yârda’ hakikat aşığı Huzeyfe bin Yeman…

Sahabe efendilerimizin Hz. Peygambere(sav) olan bağlılıkları, çağdaşları olan tüm liderlerin ve tüm insanlığın dikkatini çekmiştir. Onlar, Hz. Peygambere(sav); ‘Ya Resulallah! Allah sana ne emrettiyse yerine getir. Bize denizi geçelim desen, seninle birlikte geçeriz. Dünyanın öbür ucuna gidelim desen, seninle beraber gideriz. Kavminin Musa Aleyhisselâm'a dediği gibi: 'Sen ve Rabb'in varın savaşın, biz burada oturacağız!' demeyiz, fakat biz deriz ki: 'Sen dilediğin yere git, seninle beraber olacağız.' Hz. Peygamber(sav) de "Ne mutlu beni görüp iman edene!" şeklindeki hadisiyle onlara gereken ehemmiyeti fazlasıyla vermiş ve onları Allah’ın da yücelttiğini şu şekilde beyan etmiştir; "Allah-u Teâlâ benim ashabımı nebiler ve resuller müstesna olmak üzere bütün insanlara ve cinlere üstün kılmıştır." Ashabının bahtiyarlığını da; "Peygamberler arasında ben sizin payınıza düştüm, ümmetler arasında da siz benim payıma düştünüz." hadisiyle tescillemiş oluyor.

Ne mutlu onlara, ne mutlu onları anlayıp yaşayanlara. Ne mutlu gökteki yıldızlar misali bu şahsiyetlerin nuruyla yollarını aydınlatanlara. Onlar gökyüzünde yıldız yeryüzünde kandildirler. Onlar gökyüzünde aziz yeryüzünde asildirler. Asıl izzet, şeref o aziz, asil insanların ve onları hayatlarında yaşatanlarındır.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.