1. YAZARLAR

  2. Müfid YÜKSEL

  3. "Gezi" Olaylarını Okumak
Müfid YÜKSEL

Müfid YÜKSEL

Yenişafak
Yazarın Tüm Yazıları >

"Gezi" Olaylarını Okumak

A+A-

     Türkiye, on günü aşkındır, Taksim Gezi Parkı'ndaki yeni uygulamalara karşı başlayıp ciddi yayılma gösteren olayları izliyor. Kamuoyunda, birdenbire patlak veren bu olaylar zinciri ile ilgili bir şaşkınlık ve neredeyse panik havası oluştu.

     İlk başta bakıldığında, sosyal medya adı verilen Twitter ve Facebook sayfalarında örgütlenip harekete geçen genç kuşakların eylemi olarak ortaya çıktı. Spontan olarak çıktığı varsayılsa bile oldukça organize bir hareket şeklinde cereyan ettiği muhakkak. Zira birkaç gün içinde gösterilerin bu kadar sayıda kente sıçrayabilmesi kendiliğinden zor görünmektedir.

     Almanya başta olmak üzere çeşitli büyük devletlerin ve istihbarat servislerinin de bunda rolü olduğu ifade edilmektedir.

     Ancak burada önem arzeden; olayları okuyabilmek, yeni/genç kuşakların yol aldığı mecrayı keşfedebilmek'tir. Enerji birikimi fazla, sosyal medya üzerinde çığ gibi büyüyen bir iletişim ağı kurabilen genç kuşakların enerjilerinin hangi mecralara yönelebileceğini gözlemlemek gerekir.

     Zira, sanal iletişim aygıtlarının hayatı belirlediği şu zamanda, artık eskisi gibi kuşaklar arasında ciddi hiçbir tabii iletişim ve etkileşim söz konusu değil. Çok ciddi bir kopukluk mevcut. Artık, eski kuşaklar genç kuşakların yaşam alanına, algılarına Access edebilme/ dahil olabilme şansına sahip değil.

     İletişim alanları / çevreleri, sosyal medya denen sanal ağ ile kuşatılmış olduğundan, kendi yaşam alanlarında ve yaşam algılarında gettolar oluşturmuş durumdalar, kendi kuşakları dışındakileri - aile büyükleri dahil - dünyalarına sokmuyor. Bir yandan birebir tabii ilişkilerinde, -aile dahil- gettolaşma olup, duvarlar örülürken, diğer yandan sanal dünya / sosyal medya aracılığıyla algıları her türlü küresel ve yerel etkiye açık olmakta, kendilerini postmodern çoğulculuk, hatta postmodern kaosun içinde bulmaktadırlar. Bu yüzden, eylemlerde birçok farklı grup ve eğilimlerin bir arada yer alması ancak bununla izah edilebilir.

     Eylemlerin, polisin tazyikine tepki olarak gelişmesi ile birlikte yön değiştirip çeşitli illere yayılması ve farklı toplum kesimlerinin de kısmen olayların içinde yer almasında; on yıllık geçmişi ile hükümetin karşılaştığı zorlukların ve çözülemeyen kimi toplumsal kronik sorunların ortaya çıkardığı birikimin de etkisi büyük. Özellikle, Suriye'de iki yılı aşkındır süregelen iç savaş ve bunun Türkiye'de oluşturduğu yeni kamplaşmalar, mezhebi kutuplaşmaların da etkisi inkar edilemez. Suriye'de iç savaşın tahminlerin çok ötesinde iki yılı aşkındır sürmesi, yüz bini aşkın can kaybı, milyonlarca mülteci ve bunun Türkiye'deki olumsuz etkileri, yol açtığı toplumsal - mezhebi kutuplaşma gerilim ve fay hatları oluşturdu.

     Yanısıra, asırlara varan birikimiyle Alevilik sorununun çözümüne ilişkin adım ve çabaların, sistem / toplum çelişkisine takılarak önemli bir mesafe kat edememesi de, ilaveten sorunları daha da çetrefilli hale ircâ etmektedir. Hele ki Suriye sorununun; İslam dünyasında mezhebi kutuplaşmayı keskinleştirdiği, belirginleştirdiği şu dönemde zor bir sürece girilmektedir. Alevilik konusunda, üç yıl önce Alevi Çalıştayları ile önemli bir adım atılmışken, 677 Sayılı Tekke ve Zaviyeler Kanunu'nun oluşturduğu engelin aşılamamış olması, çözüme giden adımları kesintiye uğratmıştır. Bir yandan bu kanunun Alevi kimliğinin önünde set gibi durması, diğer yandan 'Devrim Kanunu' adı altında, bu kanunun varlığının daha çok bu kesim tarafından savunuluyor olması çelişkiler yumağını iyice dolaştırmaktadır. Ancak Alevi - Bektaşi kimliğinin yasal düzlemde ifade edilebilme, temsil edilebilme sorunu çözülmediği ölçüde, geç kalındıkça kronikleşme eğilimi artmaktadır. Bir kısım batılı ülkelerin Alevi Diasporası üzerinden soruna müdahale etmeye çalışmaları, özellikle Alevi - Bektaşi kimliğinin İslam'dan ayrı bir din olarak tescil ettirme çabaları daha vahim sonuçları beraberinde getirmektedir.

     Son olaylarda, tüm yukarıda sıralamaya çalıştığım faktörlerin yanı sıra, insanların hükümet yetkililerinin bir takım tavır ve tutumlarını, kullanılan dili 'müstağnilik' olarak algılaması, önemsenmesi gereken bir sorun. Bu yüzden hükümet ve siyasetin işin içinde marjinal örgütler, dış servisler ve provokasyonlar olsa bile - ki bunların var olduğunda kuşku yok - bu tür toplumsal olay ve eylemlerde ılımlı / merhametli yüzünü sahici bir şekilde göstermesi maslahat icabı ve elzemdir. Ilımlı / merhametli yüz, idare ve siyasette dirayet ve teenni ile hareket etmenin önemli bir şartıdır.

     YENİ ŞAFAK

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.