1. YAZARLAR

  2. Yavuz Yılmaz

  3. Fanatik Dindarlar ve Din
Yavuz Yılmaz

Yavuz Yılmaz

Analiz
Yazarın Tüm Yazıları >

Fanatik Dindarlar ve Din

A+A-

 

     Bugün din sadece dini kendi çıkarları için araçsallaştıran dindarların değil, aynı zamanda din ve dinle bağlantılı değerlere düşman olan din karşıtlarının tehdidi altındadır. Bu tehditlerden biri din içinden diğeri din dışından gelmektedir. Kuşkusuz asıl sorun din içinden gelen araçsallaştırmada yaşanmaktadır. Din içinden dini araçsallaştıran dindar zihin, görünürde dinin formel bütün uygulamalarını yapmaktadır. Ancak bunu Allah rızası için değil, kendi çıkarları için araçsallaştırmaktadır.

     İslamcıların dini bir ideoloji konumuna indirmeleri gibi tutumları dinin yanlış anlaşılmasına zemin hazırlamış, İslam’la İslamcılık ideolojisini eşitlemeleri sorunlu bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır. İslamcılar ortaya koydukları külliyatla ,dünya ve İslam aleminin reel gerçekliğinden uzak,ütopik bir ideoloji oluşturdular. Şimdi o uygulanamaz ideolojinin altında eziliyorlar. İslamcılık eleştiri yapanların çoğunun eleştirileri de içeriksiz. İslamcıların projelerinin uygulanamaz olduğundan habersiz davranıyorlar. Bir çoğu da zaten eski mahallelerini terk etmiş. Liberal İslam veya sol İslam tezleri aslında bizim İslami projemiz yok anlamına geliyor.

     Farklı dini yorumlara sahip Müslüman grupların bir arada yaşama sorunu, Müslümanlarla Müslüman olmayanlar arasında var olan sorundan çok daha büyük. Asıl sorun farklı anlayışların diğerine dayatılmasından doğuyor gerçekten. Çoğu insan yargılamayı Allah'a bırakmamak konusunda kararlı görünüyor.

     Bir dindar kendisine inancından dolayı eziyet edilmesine karşı mücadele etmek hakkına sahiptir. Allah’a inanç onu bir anlamda rahatlatır. Ancak dindar egemen olduğu zaman başkalarına baskı uygulamamalıdır. Kuşkusuz din üzerinden kişiler başkalarına baskı uygulayabilirler. Asıl trajik olanda budur. Kendileri haksızlığa uğrasa bile dindarlar başkalarına baskı yapmamalıdırlar.

     İslami kavramların içeriğine dönük semantik müdahaleler de din anlayışını dönüştürüyor. Yaygın kader anlayışı,insanların hatalarını Allah'a yükleyerek sorumluluktan kaçmaları şeklinde yorumlanıyor. Bu anlayışın şiddetle reddedilmesi gerekir.

     Hz. Peygamber Sünnettir diye yediği kabı sonuna kadar sıyırıp, komşusunun açlığından habersiz yaşayan gösterişçi dindarları uyarıyor: "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." Dindarların söz ve eylemlerinin uyumsuzluğu, söylediklerinin inandırıcı olmamasının en temel faktörüdür.

     Yaşanan olaylar karşısında kendi sorumluluklarıyla yüzleşmek istemeyenlerin çıkış yolu olayları emperyalizm ile açıklamaya çalışmalarıdır. Malik bin Nebi'yi anmanın zamanıdır. Doğru soru şu: Müslümanlar neden bu kadar kolay emperyalizme av olabiliyor.

     Zihninizdeki Allah kavramı eşitlik ve adalet değerlerini içeriyorsa Türk ve Kürt arasında hiçbir ontolojik farklılığın olmadığını da kabul etmişsiniz demektir. Kavimler arasında hiyerarşi kabul etmek ve bir kavmin bazı haklarını kısıtlamak ilahlık ilan etmektir ki, burada zedelenen en temel kavram adil Allah kavramıdır.

     Hiç bir etnik grup hatadan,günahtan arınmış bir topluluk değildir. Gruplar arasında değişik oranlar olabilir. Bu yüzden insanlar ahirette insan olarak yargılanacak etnik gruplar yargılanmayacak. Bir etnik grubun hatasız ya da günahsız olarak algılanması ilahi iradeye aykırıdır. Etnik yönden ayırımcılığa uğrayan toplumların içinde bile çok sayıda sorunlu insan vardır. İnsan davranışlarından yola çıkarak etnik gruplar hakkında genelleme yapmak sorunlu bir metodolojik yaklaşımdır. Kayınpeder için Afyon'dan adam çıkmaz. Çünkü askerde Afyonlu biri parasını çalmış.

     Sanal alemde yorum yapanlar hayata bakışını da ele veriyor. Eleştirel pozisyon almanın içine gizlenen pesimist bir tavır içine girerler. Hayatta hiçbir konuda mutlu olmazlar, şablon ve sloganlara sığınırlar, asla mutlu olmazlar, marjinal gruplarının içindeki konumlarından mutludurlar. Gerçekle alakaları bir hayli kopuktur.

     Sorunlu dindarlığın, münafıklığın ana parametreleri konusunda Aziz Kur'an şöyle diyor: “Cahildirler. Allah'ı gereği gibi tanımazlar”. (Zümer-67) “Delile dayanmazlar”. (Yunus-36, Ali İmran-151, Fatır-40), “Atalarının yolunu körü körüne taklit ederler”. (Saffat-69-71, Bakara-170, Ahzab-64-68, Yusuf-40), “Ne yapacaklarını bilmeyen şaşkın kimselerdir”. (Hac- 31, Rad-33), “Alimlerini ve din adamlarını Rab olarak benimserler” (Tevbe-31), “İlahlarının insanları çarpacağına inanırlar”. (Hud-54), “Allah'tan başkalarına da dua ve kulluk ederler”. (Nisa: 36, Yusuf-40, Maide-76, Ahkaf-5, Cin-18, 20, Yunus-106 vb.)

     “Kalplerinde korku vardır”. (Ali İmran-151), “Tek Allah'a çağrıldıkları zaman inkar ederler, O'na ortaklar koşulunca iman ederler”. (Mü'min-12), “Allah'tan başkalarına da teslim olurlar”. (En'am-163, Ali İmran-64, 79), “Allah'tan başkasının da gaybı bileceğini iddia ederler”. (Kehf-26, Cin-26), “Allah'a karşı kurtarıcı, şefaatçiler edinirler”. (En'am-94), “Dinde kanunlar koyan ortaklar edinirler”. (Şura-21), “Açık delilleri ve hak dini yalnız başına hoş görmezler”. (Tevbe-33, Rum: 35, Saff-9), “Dinlerini parça parça ederler, yanlarındaki ile öğünürler” (Rum-31-32, Mü'minun-53), “Dini ayakta tutmayanlar, onda ihtilaf ederler” (Şura-13), “Şeytan onlara nüfuz eder, onlar da şeytanı veli edinirler” (Nahl-100), “Mü'minlere şiddetli düşmanlık gösterirler”. (Maide-82), “Onlara üzücü sözler söylerler”. (Al-i İmran-186) “Allah'tan başkalarından gaybi yollarla fayda ve zarar beklerler”. (Furkan-2-3, Yunus: 106, Sebe-22), “Allah'a her yönüyle yönelmezler” (En'am-79, 161, Fussilet-6, Yunus-105), “Allah'ı severcesine ecdatlarını da severler”. (Bakara-165), “Allah'la beraber ortak koştuklarına da paylar ayırırlar. Allah'a ayırdıklarını ortaklarına verirler; ama ortaklar için ayırdıklarını Allah'a tahsis etmezler.” (En'am-136), “Allah'ın ayetlerinden yüz çevirirler, ayetlere uymazlar (Kasas-87-88, Mü'min-69), Ortak koşup veli edindikleri zatların Allah ile kendi aralarında aracı, vesile olduğuna inanırlar”. (Zümer-3, A'raf-3-4)

     Din üzerinde yürütülen tartışmalardan biri de din üzerinden üretilen söylemler arasındaki hakimiyet mücadelesidir. İlahiyat fakülteleri ve Cemaat-tarikat ekseninin hakim görüşü Gazali-Eşari çizgisidir. Bu söylemin oluşturduğu hakim görüşü tehdit eden dini söylemlere karşı çıkarlar. Bu yüzden Mustafa İslamoğlu ve Mehmet okuyan gibi ana çizginin dışında kalan okumalara şiddetle karşı mesafeli ve eleştirel dururlar. Cübbeli Ahmet ile Mustafa İslamoğlu arasındaki tartışma da bununla ilgilidir. Mustafa İslamoğlu’nun İslam okuması, Cübbeli Ahmet Hoca'nın oluşturduğu mülkiyet düzenini tehdit etmektedir. Mehmet Okuyan ise hem İlahiyat içinde yer almakta hem de egemen din söyleminin dışında bir anlayış inşa etmektedir. Bu durum, İlahiyatların her ne kadar resmi anlayışı derinleştirmek için tahkim edilse bile, farklı anlayışlara da zemin hazırlamaktadır.

     Fıkıh, içinde ürediği tarihsel,kültürel ve ekonomik faaliyetlerin ürünü olarak ortaya çıkar. Bunu gözden kaçırdığınızda bugün bir siyasal proje için hilafet-saltanat veya Şii-imamet mitolojisini bile savunmak mümkün.

     Fıkıh tam karşılığı ile İslam sosyolojisidir. Günümüz aklı fıkhın metodolojisi üzerine çalışacağına sonuçları üzerine çalışıyor. Kuşkusuz fıkıh çoğunlukla tarihsel sonuçlar üretir. Ne yazık ki, çoğu zihin şu kadar süre evvel, şu tarihsel kesitte ve şu coğrafyada üretilen fıkhı bugün için geçerli sayıyor. Garaudy bu tür yaklaşımları entegrizm olarak tanımlar. Yani tarihin bir döneminde üretilen bir ideolojiyi veya dini söylemi bütün zamanlar için geçerli saymak.

     Kur'an Müslümanlara ait bir sürü zaaf sayar. Tüm bu zaaflar kişinin Müslüman olmasını engellemez. İyi bir mümin olmasını engeller. Günümüzde Müslüman grupların bir çoğu özcü bir yaklaşımla,diğer grupları, partileri itham etmekteler. Hiçbir siyasi hata kişiyi itikadi bir sorun olmadığı sürece İslam’ın sınırları dışına çıkarmaz. Olsa olsa hatalı bir Müslüman yapar. Allah'ın insanlara verdiği serbestiyi kısıtlayarak buradan totaliter bir siyaset teorisi üretmek İslamcıların başlıca zaafıydı. Özcü yaklaşımların temel zaafı kendi ideolojik tutumlarına İslami bir referans uydurmaktır. karşıdaki farklı grupları suçlarken Kur'an ve sünneti değil, kendi okumalarını temel alıyorlar.

     Hangi düşünce, inanç ve ideoloji olursa olsun düşünceyi ana kaynağından okumak gerekir. Aracı metinlerle bir düşünceye yaklaşan kişinin yanılma oranı yüksektir. Bazen de aracı metinler asıl metnin önüne geçerek ,asıl olanı bozuma uğratır.

     İnsanın bedeni eylemlerini,ekonomik ve siyasal faaliyetlerini dini,manevi ve ahlaki ilkeler yönlendirmelidir. Oysa yaşananlar, bedensel hazların,siyasal ve ekonomik etkinliklerin dini,ahlaki ve manevi ilkeleri yönlendirdiğini göstermektedir. İşte bu dinin araçsallaştırılmasıdır.

     İslami oluşumlar siyasetin ve ekonominin dilini ahlakileştirememiş, dahası siyasetin ve ekonominin nefret diline teslim olmuştur. Bu önümüzde duran en ciddi sorundur. İslami gruplara mensup olanlar "bir karış sakalı var, malını satmak için yalan söylüyor" suçlamasından kurtulamamıştır.

     Allah'ın Ahirette görünüp görünmeyeceği, Kur'an'ın yaratılıp yaratılmadığı,burçların konumu, meleklerin nitelikleri,cin-insan ilişkisi gibi dinin metafizik sorunlarıyla ilgilenmek çok anlamlı değil. Bunun yerine ilgilenilmesi gereken, mahallesinde yoksul komşularının ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı sorunudur. Din adına üretilen söylem, Müslümanların yaşamsal sorunlarını örten bir işlev görmemelidir. Sürekli sömürgecilik ve İslam devrimi üzerine geyik muhabbeti yapanlardan çok, bir yoksulu doyurmanın endişesini duyup, ona yardım etmek için çabalayanların yaptıklarıyla ilgilenmek gerekir. Çünkü onlar gerçekten bir şeyler yapmanın endişesini duyanlardır.

     Fanatik kafasını ve konumunu uğrunda feda edebileceği bir davaya sorgulamadan adamıştır. İster Müslüman,ister Kemalist, ister sosyalist, İsterse PKK'lı olsun, fanatiğin dilinin nefret diline dönüşmesi kaçınılmazdır.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.