1. YAZARLAR

  2. Ali Bilmez

  3. EVLİLİK VE ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Ali Bilmez

Ali Bilmez

Yazarın Tüm Yazıları >

EVLİLİK VE ÖNÜNDEKİ ENGELLER

A+A-

 

Ailenin temelini teşkil eden evlilik, kemale ermiş son din olan İslam ve öncesinde var olan tüm ilâhi dinler ile beşeri ideolojilerin ekseriyetinde, kadın ve erkeğin kendilerine özgü bir mahremiyet ve paylaşım alanı oluşturmalarına ve insan soyunun devamına katkı sağlamalarına imkân veren yegâne meşru ilişki olarak kabul edilmiştir/edilmektedir. İlâhi dinlerde kutsal olarak kabul edilen/edilmiş evlilik, insanlığın anne ve babası Âdem ve Havva’nın izdivacı ile sünnet halini almış ve tüm insanlık tarihi boyunca hem yazılı hem de sözlü olarak tavsiye edilegelmiştir.

Bir aileye mensubiyet, birlikte yaşam ve neslin devamını yönelik arzu insana fıtraten bahşedilmiştir. Dolayısıyla din, ideoloji ve kültürlerden bağımsız olarak evlilik müessesi, insan neslinin devam sigortasıdır. Tahrif edilen ilahi mesajlar, farklı duyguların esiri ideolojiler, beşer eliyle yazılı ve sözlü hale getirilmiş kanunlar, örf ve adetler ile bu kutsal müesseseye tarih boyunca tahribat girişimleri olduğu gibi bugünde farklı formlarda engeller çıkarılmakta, var olan birlikteliklerin parçalanmasına aldatıcı sebepler türetilmektedir.

Yazılı ve görsel a/sosyal medyanın enformatik saldırı ve baskılarıyla adeta elde pimi çekilmiş bomba ile haritası kaybolmuş mayın tarlasında yürümek kadar zor bir hal alan günümüz evliliklerini ayakta tutmak kadar, o müessesenin teşekkülü de benzer şekilde çok zor ve zahmetli bir hal almıştır. Bu yazıda evliliğe kast eden, niyetlenen gençlerin önündeki en büyük engellerden bir tanesini, yakın bir zamanda şahidi olduğum ve duyduğum birkaç örnek ile paylaşmak istiyorum.

Bir toplumun ekseriyeti veya bir kısmı tarafından kabul görüp, örf/adet halini almış uygulamalarının öncelikle din, inanç ve düşünce bağlamında bir altyapısının oluşturulduğunu müşahede ederiz. Sözde akıl ve mantık ile doğru-yanlış çeşitli referanslara atıf yaparak bir dayanağını oluşturmadan her hangi bir insanın her hangi bir fiili tek başına veya toplum içinde işlemesi pek mümkün değildir. Elbette ki çeşitli dürtülerle hareket edip, işlenen cürümleri bu kapsamda saymıyoruz.

Ülkemizin, toplumumuzun belirli kesimlerinde örf-adet halini alan “süt parası/hakkı” uygulaması, maalesef kılıfı ve dayanakları sözde imam efendiler tarafından oluşturulup topluma hediye edilmiş cehennem ateşinden bir gömlek, yukarıdaki izahata zalimane bir örnektir. Muhtemelen bir birinden cesaret ve destek alan birkaç haramperest muhteris tarafından teşebbüs edilen bu ateşten lokmaya, sözde imam beyler dur demek yerine, buna nasıl bir kılıf buluruz da kelli-felli, falan-filan şahsı toplumda hor ve hakir görülmekten kurtarırız endişesiyle fetvalandırmışlar. Devamında da nefislere hitap eden her haramın hızla yaygınlaşması gibi, sözde imam efendilerin dünyevi endişeler ile türettikleri bu kadife kılıflı fetvalar da dilden dile, gönülden gönüle ulaşmış ve doğruluğu sorgulanamaz bir inanç halini almıştır maalesef.

Toplumumuzda inanç halini almış birçok batıl gibi bu hususta da sözde imam efendilerin bulduğu dayanaklar son ve hak din olan İslam’ın yüce kitabı Kur-an ve Peygamberin sünnetinden değil, tahrif edilmiş Tevrat’tan olmuştur. Buyurun Tevrat’tan ilgili pasajı okuyalım.

“Eğer biri nişanlı olmayan bir kızı aldatıp onunla yatarsa, başlık parasını ödemeli ve onunla evlenmelidir. Babası kızını ona vermeyi reddederse, adam normal başlık parası neyse onu ödemelidir.” Tevrat M. Çıkış 22:16-17

Köleliğin ve insanı bir maddi bedel karşılığında satmanın modern bir versiyonu olan “başlık parası”na ipekten yumuşak, elmastan değerli bir isim uydurup “süt hakkı” gibi şeytani bir kılıf ile topluma sunmaya, açıkçası hiçbir İslami kaynakta delil bulmak mümkün değildir. İçinde bulunduğu toplumda yaygın bir adet olan köleliği tedrici olarak kaldıran Hz. Muhammed (s.a.s), savaş esirleri haricinde “insan”ı her hangi bir şekilde, her hangi bir bedel karşılığında pazarlığa konu etmemiş, almamış, satmamıştır. Var olan kölelerin azad edilmesi için çaba sarf etmiş, her insanın Allah huzurunda sadece takvası ile değerinin ölçüleceğini dair Allah’ın emir ve buyruklarını hâkim kılmaya çalışmıştır. Mevcut köleler dâhil olmak üzere evlenmeye kast eden her kim olursa olsun onlara sadece aracı ve yardımcı olmayı teşvik etmiştir ve bunun en faziletli amellerden biri olacağını söylemiştir.

“En fazîletli şefaatlerden (teşvik edilen amellerden) biri, evlilik hususunda iki kişiye aracı ve yardımcı olmaktır.” (İbn-i Mâce, Nikâh, 49)

Aynı şekilde Kur-an’ı Kerimde de şanı yüce Rabbimiz evlenenlere aracı ve yardımcı olmayı emir buyurmuştur. Aynı ayette, gençlerin de fakirlik ve geçim derdi endişesiyle evlenmekten çekinmemeleri gerektiği buyurulmaktadır. Zira Allah’ın sonsuz hazineleri, fazlı kerimi, O’nun rızasına kavuşmak arzusu ile evlenenlerle birlikte olacaktır.

“İçinizde evli olmayanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah, Kendi fazlından onları zengin eder. Allah geniş (nimet sahibi)dir, bilendir.” Nur Suresi, 32. ayet

Gelelim yakın zamanda şahidi olduğum, dinlediğim 3 ayrı evlilik girişimine. Biri kardeşim için bizatihi içinde bulunduğum bir kız isteme ve nişan. Diğerleri ise bir dostumun yeğeni ve başka bir dostumun da kardeşi için hemen hemen aynı günlerde ve yakın yerleşim yerlerinde vuku bulmuş üç ayrı girişim. Bir birlerini kabul eden iki gencin Allah’ın emri ve Peygamber’inin kavline uyarak kast ettikleri bu hayırlı amellerinde her şekilde yardımcı olmaya niyetlenmiştik açıkçası. Ancak malum süt parasının istenmesi durumunda da hayır ve bereketin kaçacağını en uygun dile ile ifadeye hazırlanmıştık. Ancak toplumda rencide edileceğini bile bile kızımızın babası açık bir dille maddi hiçbir beklentisinin olamayacağını ifade etti, vurguladı. Bunu yıllardır zaten dile getirmiş ve bugünde sözünü amele çevirmişti. “Kızının hiçbir kıymeti yokmuş ki beş parasız, pulsuz elin yabancısına verdi” gibi bir saçma itham ile karşılaşacağını bile bile toplumdaki bu zalimane örf ve âdete başkaldıran bu güzel insana cemaatin huzurunda teşekkür etmek ve ona Allah senden razı olsun demekten başkaca bize düşen bir şey kalmamıştı. Allah’tan duamız ve muradımız odur ki bu güzel davranış daha nice güzelliklere vesile olsun ve gençlerin evlenmelerinin önündeki bu saçma engel bir an önce tüm toplumdan tamamıyla kalksın.

Dostlarımdan birisinin kardeşi için girişimi istenen yüksek meblağ sebebiyle akamete uğradı. Rabbim kendilerine yardımcı olsun ve doğru insanlarla muhatap kılsın inşallah. Diğerinin ise istenen meblağ muhtemelen maddi takatinin sınırları dâhilindeydi ki ödemeyi kabul ettiler ve nişanlarını yaptılar. Kızları, evlatları için böyle taleplerde bulunanların maddi durumları her ne olursa olsun Allah’ın yardım ve bereketine olan inançlarının olmadığı aşikârdır. Zira talep ettikleri, aldıkları miktar her ne olursa olsun Allah’ın bereketinden mahrum olacak ve onların cehennemdeki ateşlerine odundan başka bir değeri olmayacaktır.

Rabbim toplumuzu bu kötü örf ve adetten dolayı ıslah etsin. Amin.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum