1. HABERLER

  2. ARŞİVİMİZ

  3. Esed İsrail'in Güvencesidir
Esed İsrail'in Güvencesidir

Esed İsrail'in Güvencesidir

“Hiç bir yerel zalim, arkasında uluslararası güç olmadığı sürece halkına karşı duramaz. Aslında ortaya çıkan fotoğraflar, son on üç yılın eseridir ve Suriye\'de barışın sağlanması ancak Diktatör Esed’in gitmesi ile mümkündür.”

A+A-

Suriye’de yaşananlar önümüzdeki vadede Ortadoğu’ya nasıl yansır?

SİLAH ÜRETİCİLERİ KAZANIYOR

En başından beri Suriye çok kritik bir meseledir. Bütün Ortadoğu coğrafyası, mezhep çatışmasına çekilmek isteniyor. Bu insanlık adına büyük risktir. Yazar çizerlerin, kısacası toplumu yönlendiren bütün aktörlerin barışçıl bir dil kullanması gerekiyor. Bu süreçten şu ana kadar kârlı çıkan tek bir taraf var, o da Ortadoğu’nun çıbanı İsrail’dir. Ve Esed’de İsrail’in güvencesidir.

Biz Mazlumder olarak; Suriye’de halkın kendisini müdafaasının hak olduğunu savunuyoruz. Bununla birlikte zorunlu silahlı direnişi desteklerken de Suriye halkının birbirini katletmesini körükleyici ifadelerden kaçınıyoruz. Biz her daim barışı ve barışın yollarını arayıp destekliyoruz. Mazlumlar zalimlere boyun eğmeden, bu krizi barışçıl yollardan çözümlemeleri gerekmektedir. Silahlı çatışmaları başlatmak kolaydır fakat böyle bir sürecin toplum lehine olması mümkün olmaz. Çünkü en başta silah üreticileri ve silahları yönlendirenler kazançlı çıkan taraf oluyor ve akan kanın durmasını istemiyorlar.

 

Ortaya çıkan işkence fotoğrafları neticesinde Esed ‘e karşı diğer ülkelerden bir müdahale bekliyor musunuz?

DİKTATÖR GİTMEDEN SÜKÛNET SAĞLANMAZ

Uluslararası emperyalist güçlerin işgalin önünü açan müdahalelerini doğru bulmuyoruz. Çünkü daha önce şahit olduk. Afganistan, Irak ve Bosna dâhil olmak üzere hiçbir ülkeye sorundan başka bir şey bırakmadıkları gibi bu operasyonlar insanların geleceklerini ipotek altına almaktan başka bir işe yaramadı. Tüm özgürlükçü halklar, özgürlüğünü müdafaa eden halkların yanında olmalıdır. Hiç bir yerel zalim, arkasında uluslararası güç olmadığı sürece halkına karşı duramaz. Aslında ortaya çıkan fotoğraflar, son on üç yılın eseridir. Üç yıldır süren savaş, Suriye’deki devrim sürecine ait olsa da, geriye kalan on yıl, aslında Esed rejiminin ne menem bir rejim olduğunun kanıtıdır. Bu yüzden halk, bu diktatör gitmeden evine girmeyecek ve sükûnete ermeyecektir.

 

Hükümetin Suriye’ye yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 BU BİR ENSAR YAKLAŞIMIDIR

Suriye halkının göç ve barınma ihtiyacının karşılanma noktasında gerek hükümet, gerekse halk, takdire şayan bir Ensar yaklaşımı sergiledi. Türkiye’nin Suriye ve Mısır için ortaya koyduğu, insani yönü ve duyarlılığı ağır basan politik duruşunu önemsiyoruz.

 

 

Diğer İslam Ülkelerinin Suriye devrimine bakış açısı nedir?

SUUDİ DİKTATÖRLÜK GELECEĞİNDEN ENDİŞELİ

Kendi diktatörlerinin geleceğinden endişe eden Suudi Arabistan yönetimi,  halkının Suriye’li mazlumlar için battaniye toplamasını bile yasaklayarak Suriye devrimini enfekte etmek suretiyle bu süreci içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Biz Müslümanlar birinci kıblemiz Mescid-i Aksa’nın işgal altında olduğunu söylüyoruz ama daim kıblemiz olan mukaddes topraklar da aslında bir diktatörlüğün işgali altındadır. Seksenli yılların başında Kâbe işgâli olarak lanse edilen ve diktatörlüğe başkaldırdığı için yabancı güçler tarafından katledilen kardeşlerimizin kanının bereketi yakın gelecekte Suudi Arabistan’daki yeni dirilişe hayat verecektir.

 

MİT’e ait tırların durdurulması ve akabinde gerçekleştirilen İHH baskını hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ

Bu operasyon beş ayrı dosyanın birleşmesinden oluşmuş başka bir operasyondur. Türkiye’de uzun yıllardır İslamî kimlikle bir takım sosyal ve eğitsel çabalarda olan gruplar, topluluklar ve cemaatler hep El Kaide torbasına konulup ötekileştirilerek baskılar gördü. Bu yaşanan hadise ile sadece bir kişi üzerinden ilişkilendirilme yapılıyor. Hukuken aranan kişi, bir şahıstır. Bu şahsın kendi  ikâmetgahı bulunduğu halde polis elindeki evraka İHH’nın bürosunu yazıyor. İHH’nın kurumsal haklarına tecavüz edildi. Söz konusu personel gelip; “ben buradayım” dediği halde evine gidilmedi. Burada kötü niyeti açıkça ortaya koyan bir uygulama söz konusudur. İHH İsrail’in siyonist çabalarının bir uzantısı olarak terörist gruplar içine sokulmaya çalışılmaktadır. Ama güneş balçıkla sıvanmaz. Biz de kurum olarak İHH’ya gerçekleştirilen bu karalamaların karşısındayız.


milatgazetesi

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.