Ergenekon ve Hrant
Haber önemli: "13. Ağır Ceza Mahkemesi, incelemesini tamamladı. Ergenekon davası kabul edildi. İddianame, 14 Temmuz'da İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti. Şüpheliler hakkında 'terör' suçlarından kamu davası açıldı "
Ciddi bir süreç başladı.
Türkiye ilk kez hukuk önünde darbe ve çete suçlarını hesaba çekecek.
Bunun sadece bir yargı süreci olmadığını sık söylüyoruz; bu aynı zamanda siyasi bir süreç ve yargılama faslıyla birlikte daha da derinleşecek siyasi bir süreç
Nitekim pislik de temizlik ihtimali de her geçen gün derinleşiyor
Her geçen gün ortaya karanlık olaylar, ilişkiler ve cinayetlerle ilgili yeni veriler çıkıyor.
Nitekim son olarak TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun Hrant Dink İnceleme Raporu akılları da vicdanları da yerinden hoplatacak unsurlarla karşımıza çıktı
Hrant'ın öldürüldüğü gün Agos gazetesi civarında görevli iki polis memuru bulunduğunu öğreniyoruz bu rapordan
Türkiye Ermenileri Patriği Mespob II'nin Ermeni kurumlarına yönelik tedbir alınmasını istemesi üzerine İstanbul Valiliği'nin bu yönde adım attığı anlaşılıyor ve bu tedbirler çevresinde Agos civarında iki polis görevlendiriliyor.
Ama Hrant öldürülüyor
Bu durum Hrant Dink'in gözönünde ve gözaltında öldürülmesi gerçeğini daha çıplak hale getirmez mi?
Şöyle deniyor raporda:
"Konuyla (yani bu tedbirle) ilgili olarak Şişli İlçesi 12'inci sırada AGOS Gazetesi'ne yer verildiği, öldürme olayının olduğu günlü Şişli Kaymakamlığı Emniyet Müdürlüğü'nün görev listesinde Halaskargazi Cad. Büyükdere Cad. Şişli Ana Meydan güzergah üzerinde 08.00-19.00 arasında görevlendirilen iki personelin olduğu, ancak yazının gereği olarak ne tür tedbir alındığının anlaşılamadığı "
Ne demektir bu?
Gün ortasında, göz önünde öldürüldü Hrant.
Katil cinayeti 15'te işledi, cinayet mahalline 12'de geldi. Gazetenin etrafında saatlerce dolaştı.
Polis devriyesine ve tedbire rağmen mi bu oldu?
Açıklama ve açıklık gerekir
Tüm bunlar ortadayken, aynı rapor, işin bir de zihniyet ve vicdan yönünü bir tokat gibi vuruyor insanın suratına:
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek şunları diyebiliyor, komisyondaki milletvekillerine:
"Türkiye'de çok önem arz eden, bir seneden fazladır devletin başını ağrıtan, herkesi üzen ve ülkemizi de uluslararası arenada birazcık örseleyen bir olayı haber veren bir kişidir. Devletin bir görevlisi olarak, Erhan Tuncel'in medyada fazlaca örselenmesi beni üzmüştür. Tuncel'in deşifresinden sonra bu tarz çalışan kişilere ilişkin ciddi zorluklar yaşıyoruz. Bu ülkemiz için önemli. Yalnız Emniyet İstihbarat Dairesi'nin değil, başka diğer bu konuda çalışan teşkilatlarımız da muhtemelen aynı sıkıntıyı çekiyor "
Erhan Tuncel'in, baş azmettirici olarak yargılanan kişinin örselenmesine üzülmek, bu durumun emniyetin haber elemanlarıyla ilişkisini zaafa düşürdüğünü söyleyebilmek
Dahası bu kişiyi devlet görevlisi olarak koruma eğiliminde olmak Bunun ülkemiz için önemli olduğu teleffuz edebilmek
Her bir söz ayrı skandal, ayrı soru, ayrı şüphe oluşturuyor
Akyürek vicdanının rahat olduğu söylemiş komisyona
Hrant yaşasaydı şöyle derdi ona:
"Bir gün o vicdan seni gelip yakalacacak, o gün nasıl uyuyacaksın, evladlarına ne diyeceksin?"
Siyasi defter bir gün dürülür, hukuki hesap gün gelir sorulur
Ama vicdan hep ortada kalır
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.