1. YAZARLAR

  2. Nevzat ÇİÇEK

  3. Erbakan ve Kürtler
Nevzat ÇİÇEK

Nevzat ÇİÇEK

timeturk
Yazarın Tüm Yazıları >

Erbakan ve Kürtler

A+A-

 

Fatih Camii’nde yüz binlerin uğurladığı cenaze töreni sonrasında herkes Erbakan Hoca’nın farklı bir tarafını anlattı.

İslam Dünyası’ndan gelen temsilciler, kılınan gıyabi cenaze namazları ve dünyanın dört bir yanından gelen başsağlığı mesajları Erbakan Hoca’nın evrenselliğini ortaya koyuyordu. Bu tablo içerisinde hiç kimse Erbakan’ın Kürtlerle olan temasını anlatmayınca ben de katıldığım bir programda bunu anlatma ihtiyacı hissettim ve anladım ki Erbakan’ın Kürt meselesine olan yaklaşımı pek bilinmiyor. Bu nedenle Erbakan’ın Kürt meselesine olan bakışını anlatmak istiyorum.

Kürtler, arasında en sevilen siyasi liderlerden birisinin merhum Necmettin Erbakan Hoca olduğunu söylersem sanırım yanılmam. Erbakan’ın dine olan ilgisi ve samimi Müslüman oluşu, milliyetçiliğin ülkeyi kamplara ayırmadığı zaman diliminde geliştirdiği argümanlar Kürtler’in belirli bir zaman Erbakan’ı sahiplenmesine yol açtı. Bir taraftan halk diliyle konuşması, diğer taraftan bölge hassasiyetlerini iyi vurgulaması Erbakan’ın popülaritesini  Kürtler arasında her zaman artırdı.

Kürtler’in büyük bir kısmı mevcut düzenin temel ilkeleri doğrultusunda politika yapan diğer partilerden sahiplik beklemiyordu, çünkü onlar “Milli Görüş Partileri” gibi İslamcı bir söylem ve çizgide değildi. Bu beklenti Halkın Emek Partisi (HEP) sürecine kadar kendisini Erbakan’a verilen destekle çok iyi hissettirdi.

Erbakan’ın Kürt meselesine yaklaşımı kimilerine göre oyalayıcı, kimilerine göre görmezden gelme, kimilerine göre ise vicdanlıdır. Kim ne derse desin Erbakan’ın Kürt meselesine olan bakışı sağ cenah içerisinde “Ezber bozan” bir yaklaşımdı.

PKK ile şiddetin en doruk noktada olduğu, siyasilerin Lice’ye giremediği zamanda,  Erbakan1994 yerel seçimlerinde Bingöl’de yaptığı konuşmada  “Ülkenin evlatları asırlar boyu mektebe besmeleyle başladığı halde siz geldiniz, bu besmeleyi kaldırdınız. Ne koydunuz yerine? Türküm, doğruyum, çalışkanım. Ee… Sen bunu söyleyince öbür tarafta Kürt kökenli bir Müslüman evladı “Ya öyle mi? Bende Kürdüm, doğruyum, daha çalışkanım deme hakkı kazandı”  sözü ile ezberi yüksek sesle bozuyordu.

 Gazeteci Fehmi Çalmuk’a göre Erbakan bunu söylerken ulus-devlet modeli ile kurulan Cumhuriyet’e karşı net bir tavır almış ve söz konusu modelin dinsizlik ve ırkçılık içerdiğini ima ediyordu. Erbakan’ın bu konuşması bugün en çok atıf yapılan konuşmaların başında geliyor.

1993 günü Ankara’da RP’nin 4. büyük kongresinde Erbakan, milliyetçi, materyalist ve ırkçı politikaların sorunu çözemeyeceğini belirtirken Kürtlerin aklında Erbakan’ın MHP ve IDP ile yaptığı iş birliği vardı. Erbakan büyük kongrede şunları belirtiyor ve 12 maddelik bir çözüm önerisi sunuyordu: “…Şu var ki, teklif edilecek herhangi bir çözüm bölgenin tarihi ve sosyal gerçeklerine uygun olmalıdır. Tarihen biliyoruz ki Kürtlerin bir parçası olduğu bölgemiz büyük devletler ve imparatorluklar tarafından idare edilmiştir. Şüphesiz Kürtler de bu bölgenin, İslam coğrafyası ve İslam dünyasının şerefli bir kavmi ve parçasıdır. Elitlerden bir bölümü, Avrupa, Amerika veya bir başka güce eğilim gösterseler bile, Kürt halkının kalbi İslam dünyasında atar. Bundan hareketle bölgesel her çözüm, İslam faktörünü göz önüne almadan tasarlanamaz ve yaşama şansı bulmaz.” Bunu söyleyen Erbakan,  ne yazık ki parti politikalarında bunu tam olarak uygulayamadı.

Erbakan’ın yanındaki kurmaylarının bir kısmının şiddetli tepki göstermesine rağmen özellikle MHP ve IDP ile yaptığı seçim ittifakı Kürtlerde her ne kadar hayal kırıklığı yaratsa da Erbakan, birkaç isim dışında ittifaka tepki gösterenleri tekrar yanında topladı ve bir sonraki seçimde çoğu da milletvekili adayı oldu.

Erbakan’ın Kürtlere olan ilgisini anlamak adına şu anekdotu aktarmak istiyorum; 1995 seçimlerinde RP listelerine giremeyen Şeyh Said’in torunu Fuat Fırat, daha sonra Erbakan’ın müdahalesiyle İstanbul listesine yerleşir. İstanbul ekibinin bu uygulamaya sert şekilde karşı çıkması üzerine Erbakan’ın cevabı ilginçtir: “O kişinin dedesi İslam için başını verdi. Ona bu nedenle saygı göstermeliyiz.”

Erbakan, böyle bir dava adamıydı. Kürtçe siyaset yapmanın dinen caiz, siyaseten (o dönem) caiz olmadığını parti meclisinde tartıştıracak kadar mesele ile ilgiliydi. Erbakan’ın Kürt Meselesine bakışında tabiî ki eleştirilecek birçok taraf var, ancak Erbakan’ı değerlendirirken, yürüttüğü dava ile meseleye bakışını irdelersek aslında kendi çizgisinde çok sapmadığını görebiliriz.

Ömrü bu ülkede vesayet sistemi ile, Siyonizm ile mücadelede geçen Hoca, İslam Birliği için gecesini gündüzüne kattı. Kürtleri de o İslam Birliği içerisinde ümmetin bir parçası olarak değerlendirdi.

Allah Razı olsun (Xwedê ji te razi be), mekânı cennet olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.