1. YAZARLAR

  2. Hasan Cemal

  3. Eli kanlı Esad rejiminden kurtulmak!
Hasan Cemal

Hasan Cemal

T24
Yazarın Tüm Yazıları >

Eli kanlı Esad rejiminden kurtulmak!

A+A-

Albert Einstein’a sormuşlar: “Tahrip gücü korkunç silahlar yapabilen akla, zekaya sahip insanoğlu, nasıl oluyor da bunların kullanılmasını önleyecek toplumsal düzenleri kuramıyor?” Einstein, “Siyaset, fizikten daha zor da ondan” diye yanıtlamış... 

Albert Einstein’a sormuşlar: “Tahrip gücü korkunç silahlar yapabilen akla, zekaya sahip insanoğlu, nasıl oluyor da bunların kullanılmasını önleyecek toplumsal düzenleri kuramıyor?”

Einstein’ın yanıtı basit olmuş:

“Siyaset, fizikten daha zor da ondan.”

Siyasetin karmaşıklığı...

Ya da acımasızlığı...

Bazen içinden çıkılmaz, akıl almaz hal alıyor. Çifte standartlar insanın başını döndürüyor, kimi zaman midesini bulandırıyor. Neyi neresinden tutacağınızı şaşırıyorsunuz.

Bu pencereden Suriye’ye bakın.

Şam’daki Beşar Esad diktası, kendi ülkesinin insanına zulüm etmeye devam ediyor. Kendi halkının kanından besleniyor.

Eninde sonunda gidecek.

Saddam gibi, Kaddafi gibi, Mübarek gibi tarihin çöp tenekesine atılacak. Artık Baasçı rejimlere yer yok günümüz dünyasında.

Ama direniyor Esad rejimi.

Uluslararası reel politika işine yarıyor. Bu açıdan özellikle Rusya’yla Çin’in desteğini arkasına almış durumda.

İran da farklı değil. Bölgesel çıkarlarının gereği olarak Şam’daki diktanın ömrü uzasın istiyor.

Peki ya Amerika ne yapıyor?

Avrupa ne alemde?

Suriye’nin Golan Tepeleri’ni 1967’den bu yana işgali altında tutan ve Şam’daki rejimi günahı kadar sevmeyen İsrail ne düşünüyor?

Yanıt tek sözcükle verilebilir:

Kararsızlık!

Amerika-Avrupa cephesinde kararsızlık, İsrail’de de kaygı var. Bunun altında da, Esad rejiminin alternatifi ne olabilir sorusu yatıyor.

Irak, Mısır, Tunus, Libya örnekleri kafaları fena halde karıştırmış durumda. Seçim sandıklarından çıkan siyasal güçlerin İslami boyutu ve İsrail karşıtlıkları, Suriye’yle ilgili olarak ‘Batı cephesi’nde frene basılmasına yol açıyor.

Son Mısır örneğinde olduğu gibi, Müslüman Kardeşler’in -eğer Esad giderse- Suriye’de de iktidar yolculuğunu başlatmaları ihtimali, öyle görünüyor ki Amerika’nın, Avrupa’nın, İsrail’in gözünü korkutmuş durumda.

Devrim korkusu ya da demokrasi korkusu diyebilirsiniz buna.

Bu da bir gerçek ama.

Ve birtakım rezil ‘çifte standartlar’la bezenmiş olan bu gerçek de, ne yazık ki, Esad rejiminin ömrünü, zulmünü uzatmaya devam ediyor.

Siyasette çifte standart hiç eksik olmaz.

Siyasetin olduğu yerde duruma göre değişken tavırlar hep vardır. Siyaset meydanında tavşana kaç, tazıya tut diyen sesler kulaklara hep çalınır.

Ankara da bundan rahatsız.

Ama Ankara’nın dış politikasında da, insanlığa karşı işlediği suçlarla dünya kamuoyunda mahkum edilmiş Sudan rejimi ile imzalanan askeri anlaşmada olduğu gibi, hiç de hoş olmayan çifte standart örnekleri yok değildir.

Buna karşılık Türkiye, Esad rejimine karşı doğru, haklı bir tavır içindedir.

Eleştirilecek yanları, yanlışları elbette var Ankara’nın. Geçenlerde bir öğretim üyesi, Doç. Dr. Gülden Ayman, Taraf’ta Neşe Düzel’in sorularını yanıtlarken şöyle diyordu:

“Türkiye’nin dış politikasında acelecilik, hesapsızlık ve gidişatı doğru okuyamamak var. Davutoğlu koşullar değişti diyor. Evet değişti. O zaman bu farklı koşullarda sizin yeni politikanız nedir? Türkiye büyük yanlış yaptı. Suriye’nin Libya gibi hızla düşeceğini düşündü. Türkiye hızlı çözüm için ABD’yi peşinden sürüklemek istedi, olmadı. Dünyada bugün Türkiye’nin gücü sorgulanıyor. Türkiye dün yükseliyordu. Bugün ise kırılgan, zayıf, hesapsız bir ülke görüntüsü veriyor.”

Tartışılabilir ama düşündürücü, aynı zamanda bazı bakımlardan gerçek payı olan eleştiriler...

Ama bir noktayı unutmasak iyi olur.

Suriye’deki ve bölgedeki dengeler öylesine bıçak sırtında, öylesine değişken dengelerdir ki, Ankara’nın politikalarını eleştirirken bazen bir değil, iki değil, üç kez düşünmekte yarar olduğu kanısındayım.

Bakın, uçakları Suriye tarafından düşürülen iki şehit pilotumuz bugün toprağa veriliyor.

Türkiye bir yangın yerinde!

Suriye’yle askeri bir çatışmadan kaçınmalıyız. Esad rejiminin kurabileceği tuzaklardan kendimizi sakınmalıyız. Ve uluslararası toplumla birlikte hareket etmeye özen göstermeliyiz.

Askeri bir müdahale de çözüm değil.

Peki o zaman nasıl kurtulacağız bu beladan?..

Anlaşılan bugünden yarına olmayacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.