1. YAZARLAR

  2. Mehmet Taş

  3. DÜN KERBELA!!! (AHH!!) BU GÜN KERBELA!!!
Mehmet Taş

Mehmet Taş

Yazarın Tüm Yazıları >

DÜN KERBELA!!! (AHH!!) BU GÜN KERBELA!!!

A+A-

Kerbela…

Kerbu bela…

Bağilerin, şakilerin, zalimlerin; şehidi şuheda, cennet gençlerinin efendisi, Resulullah (sav)’in biricik gülü ve ciğerparesi, Hazreti İmam Huseyn’in yetmiş küsur yaranıyla birlikte hunharca katledilmesinin adı…

Kerbela! On dört asırdır Ümmeti İslam’ın, sadık muvahhidlerin, samimi  müslümanların yüreklerinin en derin yerinde var olagelen ve hiç kabuk bağlamayan; sancısı, acısı ve de kanaması hiç dinmeyen, bütün ağırlığıyla taptazeliğini ilk günkü gibi koruyan yarasının adı…

Kerbela… Vukubulduğu günden beri; zalim ile mazlumun, hakk ile batılın, doğru ile yanlışın turnusol kağıdı, ulvi kişiliklerin ve den’i kişiliksizlikleri ayrıştırıcı, belirleyici vakıanın adı…

Kerbela! Bin dört yüz yıldır, nice Kerbelalara da şahid olmanın, acılar , ihanetler, zulümler, kıyamlar yaşamamızın, tecrübe etmemizin fitili, kandan ve kinden oluşmuş ibret vesikalarının ilki…

Kerbela! Gören gözlere ışık, duyan kulaklara feryat, anlayan kalplere marifet olan Kerbela… Ama zalimlerin zulmüne, tağutların tuğyanına, hainlerin ihanetine de Yezid tarafından örneklikler teşkil eden belalı Kerbela…

Kerbela bir yandan hakka uyanış iken, hakka sadakati ve teslimiyeti, şahadeti tadmanın, Rabbe “lebbeyk diyerek yürümenin” adı olurken; diğer taraftan kaskatı kalplerin, kalp gözlerine kan bürümüşlerinin; hem en daniskasından zulmedip ve hem de kendisinden sonra gelecek olan zalimlere, gasıplara, şeddadlara miras bırakmanın adı…

Kerbela dinmeyen bir çığlıktır… İki cenahın da daima canlı tutulduğu, canlı olarak yaşanmaya devam edildiği bir meydandır. Hakk batıl arasında kessintisiz bir şekilde devam edegelen amansız bir çarpışmadır. Bir taraftan bahtıyarların Rahman’a ve Resule, Rahmanın nimetlerine doğru yol alışı iken; diğer taraftan da karabahtlıların, şerr odaklarının, zulüm üzere ahdedenlerin karanlıklara garkolduğu, narı cehenneme doğru yuvarlandıkları bir arenadır…  

Bu gün; “Alak sure-i celilesi” henüz inzal oluyormuşcasına müşrik çetelerle karşı karşıya kalmaktayız… Ebu Cehiller’in, Ebu Lehebler’in, Ukbe b. Ebi Muayt’ların, Ümeyye b. Halef’lerin, As b. Vail’lerin,  Nadir b. Haris’lerin, Velid b. Muğire’lerin… Evet!, sanki bu saydıklarımız ve daha sayamadığımız nice azgın müşrikler, el birliğiyle ve cahiliyye döneminin bütün zorbalıklarıyla tekrar tarih sahnesine çıkmışlar… Bütün bunlarla beraber; artı olarak küresel ruh beraberlikleri olan zalimlerle, gasıplarla, hainlerle, bağilerle, şakilerle… el ele vermiş; aziz İslam’a ve Müslümanlara karşı tek cephe oluşturmuşlar… Bu gün bütün bunlar hiç bir insani, vicdani sınır tanımaksızın, topyekün olarak Ümmeti İslam’a karşı taarruza geçmişler…

Bu gün kü Kerbelalarda Ebucehiller, Yezidler el ele vermişlerdir. Bu günkü Kerbelalarda Karunlar ile Belamlar el ele vermişlerdir… Bu günkü kerbelalarda şirkin, küfrün, zulmün topyekün bir beraberlikleri sözkonusu olmaktadır… Bu gün Huseyn’in cephesi daha da mazlum, daha da mağdur, daha da mahzun ve daha de bikes kalmış durumdadır…

Bu gün, bütün bir ümmet sathı Kerbela’ya dönmüştür. Bu gün ümmetin her bir karış toprağı, yukarıda zikrettiklerimizden de destek alan Yazidlerle dolmuştur. Bu gün, ümmetin her bir karış toprağı Yezid ve Yezidiler tarafından talan edilmektedir… Bu gün, bütün bir ümmet coğrafyası Küresel Ebu Cehillerin ve küresel Yezidlerin postalları altında inim, inim inlemektedir…

Bu gün Muharrem  ayında, matem günlerinde tarifi imkansız acılar tekrar, tekrar yaşanmaktadır. En gelişmiş silahlarla ümmetin her bir karış toprağı altüst edilmekte, kadın erkek, genç ihtiyar, ayrımı yapılmadan; bütün yalınayaklılar, garip gurebalar, mazlumlar, mağdurlar acımasızca imhaya tabi tutlmaktadır. Bu gün her bir mustazafın yüreğinde onlarca Kerbelalar yaşanmaktadır, yüzlerce ahu figanlar gökyüzüne yükselmektedir… Çaresiz gözler, daralmış yürekler, takatsız bedenler, umutsuz yığınlar; tahammül edilemez bir çaresizlik ve bekleyiş içindeler!!!

Evet bu günün ümmet coğrafyasının manzarasını daha da serdetmeye gerek var mıdır???  Böyle, klavye başında dahi yaşananları anlatmaya, aktarmaya yürek dayanmaz iken; bizzat bu anlatılanları yaşayanları düşünmek, insanı insanlık dünyasının dışına itmektedir… İnsan olan, insanlık ile uzaktan yakından alakası olan, bu yaşananlara değilki tahammül etmesi; aklının ucundan geçirmesine bile tahammülsüz kalmak zorundadır… İnsan ve insanlık, bu yaşananların hiç birine geçit vermemelidir…

Bu gün ne yazık ki insanlık; insani vasıflarından soytlanmış bir hale gelmiştir. Küresel hegemonya, dünyavi ihtiraslar, cahili fikir, düşünce ve anlayış(szılık)lar insanlığı topuekün bir uçuruma doğru hızla yol aldırmaktadır… Bu yoldan dönüş ise, bu minval üzere olunduğu sürece mümkün değildir ve de olamayacaktır…

Ey insanlığını yitirmemiş olanlar!!!

Ey zerre kadar dahi olsa, beden kalıbının içerisinde ‘KALP’ taşıyanlar!!!

Ey beden beldesinde ve damarlarında bir damla dahi olsa ‘kan’ olanlar!!!

Ey, hala her türlü vahşet ve zulmetlere rağmen, biraz dahi olsa ‘kalplerında imanı’ olanlar!!!!

Ey en önemlisi de “Ben müslümanım” diyenler!!!

Bu çağdaş Kerbelaların yaşanmasında hepimizin sorumluluğu vardır!!! Bu yaşanmakta olan zulüm, isyan, tuğyan, katliamlarda hepimizin dolaylı ve dolaysız  katkısı varıdr…
            Evet, tepki göstermede yetersiz kaldığımız için payımız vardır…

Ümmet bilinciyle bilenmediğimiz için katkımız varıdr…

Azizi İslam’ı gereği üzere idrak etmeye yanaşmadığımız için katkımız varıdr…

Aziz İslam’ı, kendi dar felsefi, meşrebi, mezhebi… görüşlerimiz içinde ve anlamsız, tutarsız, yetersiz bir şekilde yorumlama bahtsızlığına düştüğümüz için katkımızı vardır…

Aklımızı Rabbimizin verdiği amaç doğrultusunda kullanacağımıza; akıl tacirlerinin ceplerine koyuverdiğimiz için katkımız vardır…

Kalbimize seslenen kalpsizlerce; “size kalp yeter, Rabbinizi kalbinizle anın, aklı kullanmayın” safsatalarını aynen uyguladığımız için katkımız vardır!!!

Burada zikretmekten haya edeceğim nice olumsuzluklarımızdan dolayı katkımız vardır…

Ey akıl sahipleri Müslümanlar!!! Artık her türlü ayrıştırıcılığı bırakalım… Allah(cc)’ın yüce kitabının ali emirlerine tabi olalım… Resulü Ekrem(sav)’in pak sünnetine ittiba edelim… Tıpkı Resulü Ekrem (sav)’in Müslümanları bir vücut gibi tarif ettiği şekliyle; istisnasız olarak hepimiz ümmet olarak bir vücut olduğumuzu; sözlerimizle, efallerimizle, zihnimizle, inancımızla gösterelim … Bizce (Müslümanlar için) anlamsız, amaçsız, yararsız olan, ama bazı odaklar için son derece anlamlı, amaçlı ve yararlı olan ümmeti ayrıştırıcı, şiddet kullanıcı, ötekileştirici; fikir, düşünce, ideal… vb. her türlüsünden arınalım… Bu türlüsünün hepsine karşı topyekün ümmet olarak karşı duralım, karşı çıkalım… Eğer yapılmazsa (özellikle yapmayanlar için, tefrika çıkaranlar için) ruzi mahşerde hesabımız çok ama çok ağır olacaktır…

Ümmet olduğumuz bilincine sahip olabilmek, yaşayabilmek ve yaşatabilmek için; her türlü yezidilere karşı Huseyni tavır takınabilmek için, her türlü zalim ve zorbalara karşı koyabilmek için vaha da önemlisi günümüzün her türlü şirk ve cahiliyyesine karşı ümmet olduğumuz bilincine erişebilmek için… Dualarımla……

                                                                                              Mehmet TAŞ

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum