1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Diyarbakır Barosu: Soykırım tanınsın!
Diyarbakır Barosu: Soykırım tanınsın!

Diyarbakır Barosu: Soykırım tanınsın!

Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, Halepçe Soykırımı’nın tanınması için başta Türkiye’deki siyasi parti, hükümet ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) ve dünyadaki parlamentolara çağrıda bulundu.

A+A-

 

Halepçe Katliamı’nın 29’uncu yıl dönümü nedeniyle, Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen yazılı bir açıklama yaptı.

 

İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçen Halepçe katliamının soykırım olarak tanınmasını talep eden Ahmet Özmen açıklamasında şu ifadelere yer verdi:


“Irkçı ve gaddar Baas Rejimi güçlerince Güney Kürdistan’ın Halepçe şehrinde kimyasal silahlarla Kürt halkı soykırıma tabi tutuldu. ‘Enfal Harekâtı’ adıyla başlatılan; Kürtlere karşı işkence, idam, köylerin yıkılarak boşaltılması ve talan edilmesi ile devam eden harekât 1988 yılında bir insanlık suçu olan soykırımla zirveye ulaştı.

 

Yeniden doğuşun ve özgürlüğün habercisi olan Newroz’a günler kala Halepçe semalarına ölüm bulutları çökmüştü. Bir bahar sabahı kimyasal silahlarla çoğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan tümüyle sivil, beş binden fazla insan katledildi ve yedi binden fazla insan kalıcı şekilde sakat kaldı.”

 

Ahmet Özmen, Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması’na Dair Sözleşmenin 2’nci maddesine değinerek açıklamalarına şöyle devam etmişti:

 

“Halepçe’de Kürtlere karşı kimyasal silahlarla Kürt halkına yönelik gerçekleştirilen eylemler soykırım suçunun tüm unsurlarını oluşturmaktadır. 1948 tarihli BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması’na Dair Sözleşmenin 2’nci maddesine göre; ‘..ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla gruba mensup olanların öldürülmesi, grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi, grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirilmesi…’ gibi eylemler soykırım suçunu oluşturmaktadır.


Bu sözleşme hükümleri aynı zamanda soykırım suçunun faillerinin bir uluslararası ceza mahkemesinde yargılanmasını da öngörmüştür. Kimyasal silahların kullanılması daha 1925 yılında, Cenevre Antlaşmasıyla yasaklanmış, daha sonra bir dizi başka sözleşme ile kimyasal silahların kullanılması savaş suçu olarak düzenlenmiştir. Öte yandan İnsani hukukun çerçevesini oluşturan dört Cenevre Sözleşmesinin ortak 3’üncü maddesi de; niteliği ne olursa olsun her türlü savaş ve çatışmada sivillerin ve sivil yerleşim birimlerinin askeri hedef olamayacağını düzenlemiştir. Kürt toplumu uluslararası hukukun en ağır suçlar olarak düzenlediği savaş suçu, soykırım suçu ve insanlığa karşı suçların tümüne maruz kalmıştır. Uluslararası toplum, Kürt halkına karşı Halepçe’de, işlenen soykırım suçuna karşı sessiz kalmış, kendi temel belgelerinden ve hukukundan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmemiştir. Hatta Saddam Rejimi, kimyasal silahları batılı ülkelerden Almanya’dan sağlanmış ve BM Güvenlik Konseyi üyesi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği yapımı Mig-23 uçaklarından, kimyasal gazlarla ölüm yağdırılmıştır. Halepçe aynı zaman uluslararası toplum için de bir utanç sayfasıdır. Ne yazık ki, Halepçe Soykırımından sorumlu Devrik Irak Diktatörü Saddam Hüseyin ve ‘Kimyasal Ali’ lakaplı Hasan Ali El Mecid El Tıkriti de, Halepçe Jenosidinden yargılanmamış ve cezalandırılmamıştır.


Bu gün geç de olsa dünyada bazı ülkelerin parlamentoları (İsveç, Norveç ve İngiltere ) Halepçe Soykırımı’nı ‘Jenosit’ olarak tanıma kararı almıştır. Diyarbakır Barosu, Halepçe Jenosit’inin tanınması için, dünyadaki diğer Parlamentolara ve özellikle de Türkiye’deki siyasi partilere, hükümete ve TBMM’ne çağrıda bulunmaktadır.


Diyarbakır Barosu olarak; binlerce insanın yaşam hakkının ihlal edildiği Halepçe katliamının 29’uncu yıl dönümünde bir kez daha Halepçe özelinde insanlığa bu acıları yaşatanları kınıyoruz. Bütün insanlık tarafından lanetlenmesi gereken Halepçe Soykırımı’nı unutmayacağız, unutturmayacağız!”

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.