1. YAZARLAR

  2. Fehmi KORU

  3. Dikkatlerimiz başka konulara kaymışken trenler birer birer kaçıyor…
Fehmi KORU

Fehmi KORU

http://fehmikoru.com/
Yazarın Tüm Yazıları >

Dikkatlerimiz başka konulara kaymışken trenler birer birer kaçıyor…

A+A-

 

Bugün ABD’nin başkenti Washington’da yine bir gösterişli tören var. İsrail gazetesi Jerusalem Post, Beyaz Saray’ın bahçesinde yapılacak törene bin kişinin davet edildiğini bildiriyor. Eğer hepsi geleneksel giysileriyle orada bulunacaklarsa davetlilerin önemli bir bölümünün Arap Dünyası’ndan olduğunu görebileceğiz.

Diğer kalabalık grup da başları takkeli İsrailli davetliler olacak.

ABD başkanı Donald Trump’a sonunda yalnız ikinci dört yılı değil Nobel barış ödülünü de kazandıracaklar.

Tahmin ettiğiniz gibi, Beyaz Saray’daki kalabalık tören İsrail ile bir Arap ülkesinin daha yakınlaştığını dünyaya duyurmayı amaçlıyor. Törende İsrail ile yakınlaştığı daha önce duyurulmuş Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında bu defa bir ‘barış anlaşması’ imzalanacak; onu takiben İsrail ile Bahreyn’in de yakınlaştığı ilan edilecek.

Kısa süre sonra muhtemelen İsrail-Bahreyn barış anlaşması imzalanması için yeni bir tören yapılır ve onun gölgesinde başka bir Arap devletinin daha (sırada Oman’ın olduğu biliniyor) yakınlaşmaya razı olduğu duyurulur.

Malum ABD’de 3 Kasım’da seçimler var. Trump ve kadrosu bir yandan bu görüntülerin kendilerine oy olarak döneceğini hesaplıyor, bir yandan da seçimi kaybetseler bile şu günlere kadar onlar için bir rüyadan öte bir şey olmayan İsrail’i çevresindeki ülkelerle teker teker barıştırma işlemini gerçekleştirmiş olacaklar.

Gelişme, ülkesinde yargı tarafından sıkıştırılan, toplumsal gösterilerle istifası istenen, siyasi ömrünün sonuna geldiği düşünülen İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu için de doping anlamına geliyor.

Bu yeni durumu yadırgayan, karşı çıkan pek yok. İran ve Türkiye dışında başka ülke yok. Tabii bir de Filistinliler Arap ülkelerinin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesine karşı çıkıyor. Hem de, barışan ülkeler bunu “Filistin devletine giden yolu açmak amacıyla” yaptıklarını ilan ettikleri halde…

En tepede gördüğünüz fotoğraf İsrail’den. Yolda ABD ve İsrail bayrakları yanında artık BAE ve Bahreyn bayrakları da yer alıyor. Onlara daha önce İsrail ile barış anlaşması imzalamış Mısır ve Ürdün’ün bayrakları da eklenebilirdi. 

Arap Dünyası’nda İsrail’i tanımayan ülke kalmayacak, herbiri bunu Filistin uğruna yaptıklarını söyleyecekler ve muhtemelen bir süre sonra Filistin ismi bile telaffuz edilmez olacak.

Yıllar öncesinde başlayan gizli görüşmeler bugün böyle bir tabloyu karşımıza çıkardı.

Protestolar bir şeyi değiştirmiyor.

Olayın beni ilgilendiren yönü, bu ‘yeni normal’in ne anlama geldiği…

Yalnızca Arap Dünyası’nda bu tür sürpriz gelişmeler yaşanıyor olsaydı anlamlandırma daha kolay olabilirdi. Ancak eş zamanlı olarak başka benzer gelişmeler de yaşanıyor ve hepsini bir arada değerlendirmek gerekiyor. 

Geçen haftanın Washington ziyaretçileri Sırbistan cumhurbaşkanı ile Kosova’nın başbakanıydı. İki ülkenin liderleri, Kosovalıların Sırbistan’a karşı verdikleri savaştan sonra ilk kez orada bir araya geldiler ve Trump’ın yanında İsrail’le diplomatik ilişki kuracaklarını ve büyükelçiliklerini Kudüs’te açacaklarını da beyan ettiler.

“Ne var bunda, Trump İsrail üzerinden seçimde etkili olduğunu bildiği Lobi’ye ulaşmış oluyor” demeyi imkansız kılan bir gelişme bu. Kosova’nın İsrail tarafından tanınmasını da getirecek bu gelişmeyi ABD’nin Netanyahu’ya dayattığı çok belli. Çünkü, Kosova’nın tanınması İsrail’in işgali altında tuttuğu topraklarda yaşayan Filistinlilere de tek taraflı hareket serbestisi veriyor. Filistin devleti de, Kosova gibi, kendisi için daha geniş bir tanınma hareketlenmesini başlatabilir. Nitekim, Arap ülkeleriyle yakınlaşmayı bile gölgede bırakacak kadar ağır tepkilere yol açtı İsrail’in onayıyla yapıldığı bilinen Sırbistan-Kosova yakınlaşması…

Bu kadar da değil. 

Türkiye’nin Arap Dünyası’ndaki en yakın müttefiki Katar’da, şu sıralarda, 20 yıldır süren bir başka ihtilafa son vermeyi amaçlayan bir görüşme trafiği yürütülüyor. Afganistan hükümeti yetkilileri ile Taliban liderleri ülkeye barış getirmek için müzakere başlattılar. 

Çözülmesi gereken sorunların fazlalığı yüzünden bayağı uzun sürmesi öngörülen Afganistan’daki savaşan tarafların arasındaki Katar müzakerelerinin arkasında da ABD var. Trump’ın Afganistan’dan askerlerini çekme kararını uygulamaya koymasının önündeki en önemli engel savaşan tarafların bir masa etrafında bir araya gelememesiydi.

Katar görüşmeleri bunu sağlayacak.

ABD’nin Suriye’de de acelesi var. Orada da PYD/YPG yapılanmasının kalıcılığa dönüşmesini istiyor Washington ve o yolda adımlar atılıyor. Kuzeydeki kuyulardan petrol çıkarılmasının bir anlaşmayla bir ABD şirketine verilmesinin temelinde bu acelecilik yatıyor.

Libya’da da benzer bir durum var; orada da ABD şimdi mevcut olan dengeleri değiştirmek için devrede.

Gelişmelerin çoğu Rusya’nın çıkarlarıyla uyuşuyor.

Türkiye?

Bütün bu olaylar içerisinde, hem de her birinde, bir biçimde ilgisi bulunan ülkemizin hemen her yerle ayağının kesilmesi sonucunu doğuracak gelişmeler bunlar.

İşler Ankara’nın hesaplarına uygun gelişmiyor.

Tepki vermek de bir eylem çeşidi, ama yalnızca tepki tablonun içine girmeyi getirmiyor. Çoğu kez tablodaki yerin kaybolmasıyla bile sonuçlanabiliyor tepkiler…

Aklımdan bir türlü çıkmayan bir kuşkumu da burada dile getirebilirim: Türkiye’nin son zamanlarda kendisini meşgul ettiği uluslararası sorunların, asıl ilgilenmesi gereken hayati önemi bulunan gelişmeleri gözden kaçırmayı getiren dikkat dağıtıcı meşgaleler olduğu kuşkumu…

Hamasete yarasa da sonuç alınması zor bir konuyla meşgul iken Türkiye, bunlar oldu bitti işte.

Oruç Reis dinlenmeye çekildi, “Etrafımızda neler oluyor ya?” sorusu belki şimdi sorulur. 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.