1. YAZARLAR

  2. M. Latif YILDIZ

  3. Deprem, Irkçılık ve Savaş
M. Latif YILDIZ

M. Latif YILDIZ

sorgu / yuksekovahaber
Yazarın Tüm Yazıları >

Deprem, Irkçılık ve Savaş

A+A-

Deprem Kürtleri 7,2 şiddetiyle vurduğunda zaten 30 yıldır var olan şiddetli savaş ile sarsılıyorlardı. Van depremi belli bir çevreyle sınırlı kalacak. Ancak savaş dediğimiz büyük deprem bütün toplumunu sarsmaya devam edecek.

23 Ekim 2011 Pazar öğleden beri Kürtlerin felakete uğradığı, evleri başlarına yıkıldığı, evlatlarını, annelerini, babalarını yitirdikleri; savaşa, açlığa, soğuğa, kara kışla çifte acılara maruz kaldıklarında nedense yönetim krizi medyanın umurunda değil. Bu tavır Vanlıların 2. kez dünyasını başlarına yıktı.

Yetmedi medya yaşanan rezaleti karartmak için acıdan malzeme çıkartan yalan, yanlış, kasıtlı siyasi beyanları manşetlerine çekti. BDP’li Vekili ve Belediye Başkanlarına uygulanan ambargoyu görmedi. BDP’ye düşmanca yaklaşıldı. Topladıkları yardımlar kamuoyundan gizlendi. Yardımlarına valilik el koydu.

Van depremi toplumun zihinsel sarsıntısının fay enerjisini de açığa çıkardı. Nefret ve ırkçılığı ekranlarda yansıtan, internet ortamında çirkinleşen güruhtan; yardım paketlerine taş, bayrak ve jartiyer koyan faşist kafalara yürekten bir tek MHP lideri Bahçeli “ densizlik, soysuzluk” dedi. Ve tabii BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş yardımlar için“ kardeşlik kokusu “ ırkçı söylemleri içinde “ ırkçılık mezunu, faşizme doktora yapan oyuncak” dedi.

Başbakan bir yandan ırkçılığa lanet okurken, diğer taraftan BDP’nin seçilmiş onlarca Belediye Başkanı, yüzlerce yönetici ve siyasi kadroları, hatta binlerce üyeleri depremde bile tutuklamaları sürdürülürken girişilen çabaları görmemezlikten geldi. Siyasi bir ajitasyonla bilmem hangi Belediyeler Van’a ulaşırken malum komşu belediyeler Van’a ulaşmakta aciz kalıyor diyerek ATV spikeri Anlıyı çağrıştıran söylemleri dillendiriyordu. Vicdan dinin yarısıdır. Tabii gerçeklere itibarı kalmışsa.

Ben BDP’lilerin avukatı değilim. Zaten onlar da gereken cevabı verdiler. Kızılay Başkanı “ çadırlar yağma edildi” diyeceğine yaptığı binalarda onlarca kişiye mezar olan müteahhidin villa bahçesinde kurulu yağmalanan iki Kızılay çadırının hesabını sormamsı neden hiç aklına bile gelmiyordu?

Depremin üstünde günler geçti çadırlar su içinde, elektrik yok, ısıtıcı yok, içecek temiz su yok ve insanlar salgın hastalıklarla karşı karşıya. Deprem bölgesini çeteler, hırsızlar istila etmiş. Görmek ayrı yaşamak ayrı. Ben bunları Van’da yaşayanlardan öğreniyorum.

Valilik Her mahallede zabıtası, teşkilatı ve muhtarları ile hakim Belediye ile iş birliği yapılacağına onlarla çalışmayı ret ediyor. BDP’ye laf atmanın, depremzedelere ne faydası var? Başbakan ve Hükümet düşünüyor mu? İktidar ancak 7 gün sonra bunu gördü. Medya yardım için bir şeyler yolunda gitmiyor hatasını tamir için 14 kanalla “tek yürek” adını verdikleri kampanyayı kırılan fay hattını tamir kaygısıyla yapsalar bile kabulümüzdür.

Ve kötülük karşısında iyilik açığa çıktı. İnsanlar ölürken “taş atan, kurşun atan, herkes haddini bilecek” hastalıklı kafanın halini gördük. Ölümlerde kimlik arayanların çirkin yüzlerini gördük. Depreme rağmen savaşı kafaya takanları tanıdık. Vicdansızların sesi bu sefer fazla çıkamadı. Virüs gibi hastalıklı kafa amacına ulaşamadı.

Van depreminden sonra neden mi böyle olduk?

30 yıldır süren savaşın şiddetlendiği bu günlerde Genelkurmay 270 PKK’lı ölü ele geçirildi, operasyonlar Haftanin Ore bölgesinde genişliyor diyor. Depreme denk gelmesine rağmen vicdan ve insanlıktan nasibini almayan ölüm, nefret, düşmanlık, savaş, şiddet ve yok etme geleneğinden beslenen ırkçılığın dışa vurulmuş halini toplum olarak yaşıyoruz.

İğrenç söylemlerde bulunanlar dilerim 74 milyonu temsil etmiyor. Ancak toplumda var olan milliyetçi damar başta medya ve belli kurumların desteği ile bir tür ırkçılığa dönüşme temayülünde olduğu depreme rağmen gündeme düşmesiyle anlaşıldı. Kürtleri hedef alan ırkçılığın uzantısı olan nefret ne yazık ki acı, ölüm, yıkılan evler, sönen ocaklar dinlemedi.

Kürtlerin kahır ekserisi depremde ortaya çıkan bu tavrı PKK eylemlerine bağlamıyor. Kirli savaş bazı Kürtleri dağa çıkardı ama bazı Türkleri de insanlıktan çıkardı iddiaları yabana atılır gibi değil. Depremin ve savaşın yaraları sarılır, fakat insanlığın geri gelmesi uzun zaman alır. Bütün bunlar da inkar politikalarının meşrulaştırılma sonucu olarak görülüyor. Yıllarca inkar nefret söylemleriyle bütünleşince toplumu Van depremi sendromuna taşıdı.

Siyaset, medya, yönetim, hatta yargı Kürtlere karşı yapılan ırkçı saldırıları “ duyarlı vatandaşın haklı tavrı” diye hoş gördü. Kürtlere karşı ırkçılık ve nefret normal karşılanınca toplumun ezici çoğunluğu kullanılan bu dili vatanseverlik olarak gördü. Başbakan’ın Anlının kelimelerini kullanması buna yeterli kanıt değil mi?

KARDEŞ KOKUSU GALİP GELECEK

Bütün bu olumsuzluklara rağmen duyarlı toplum kesiminin ırkçı kesime karşı verdiği tepki ve deprem bölgesi için gösterilen yardım çabaları kardeş kokusu olarak nitelendirildi ve Kürtler tarafından takdir ve şükran ile karşılandı. Kürtler artık kimlerin gerçek, kimlerin ise timsah gözyaşı döktüğünü, kimlerin kardeşlik edebiyatı yaptığını biliyor.

Kürtler artık TV ekranları ve gazete sütunlarında “onlar Kürt ama yine de yardım edelim” diyen; kolilere taş ve bayrak koyarak bölgeyi ayrı bir coğrafya olarak görenleri çok iyi biliyor. Kürtler yaşanan acılara içten içe sevinen ve sevinçlerini gizleyenleri de tanıyor.

Ama Kürtler şunu da çok iyi biliyor ki bu yaklaşım ilanihaye devam etmeyecek, kardeş kokusu galip gelecek. Irkçılık fitnesi ters tepti. İnsan evlatları karınca gibi yardımları toplayarak kardeş kokusunu bölgeye yaydı. Faşist söylem büyük bir yenilgiye uğradı. Çirkin, akılsız, vicdansız, merhametsiz ırkçı ses mağlup oldu.

Elbette bu ırkçı milliyetçi yaklaşıma dur diyecek bir lider, bir yönetim ve bir iktidar da çıkacak. Ve elbet gerçek barış, kardeşlik, eşitlik bir gün gelecek. Ne ATV’ de Müge Anlılar, ne Habertürk’te Duygu Canbaşlar, nede bu ırkçılığı görmemezlikten gelen siyasiler kardeşlik kokusuna nifak sokmakta başarılı olamayacaklar. Er yada geç depremin de, savaşında büyük acılar açan, cenazeleri ardı sıra ağlayan insanların yaralarının sarıldığı bir gün mutlak gelecek.

Ama yeterince stok edilmeyen çadır ve zamanında ulaşmayan yardımlar o ayazda, yağmur ve karda kendi insanından hassasiyetini esirgeyenlerden ru-i mahşerde hesap sorulması için şikayetçi olacağımız bilinsin. Ahmet Altan’ın dediği gibi; ülkenin insanlarının mucize kurtarılışlara değil, mucizeye ihtiyaç duymayan sisteme ihtiyacı var.

Siz hiç felaket nedir bilir misiniz?

Yaşamamışsanız bilmezsiniz. Kürtler başlarına savaş gelsin istemediler ama üzerlerine kurşunlar yağdı. Onlar yıkım da istemediler ama yıkım onları seçti. Onlar bugünlerde çifte acıyı yaşıyorlar. Ne olur onları rahat bırakın.

Siyasiler, medya, ırkçı söylem sahipleri ve “oraya gider miydiniz ?” diye soran Ertuğrul Özkök size söylüyorum! Kürtler yaşadıkları acılar yüzünden ölüm korkusu bile hissetmez oldular. Artık Kürdlerin yaşadığı gerçekleri görün. Bu ölümlü dünyada paylaşılmayan neyimiz var? Edi besse (yeter artık) bu halkın mazlumluk hakkını teslim edin.

Kürtlerin gerçeği basittir. Gerçek sadece gerçektir. Egemen olmanız, çok olmanız gerçekten sizi alıkoymamalı. Gerçeğin dili, dini olmaz. Gerçeğin içinde yalan, dolan olmaz. Gerçek sadece Kürtleri değil seni de özgürleştirir. Gerçek o ki Van’da deprem altında kalan da, bölgede savaşta ölende bizlerin çocuklarıdır. Ne olur artık “ misli ile intikam alacağız” demeyin. Yaşamak ve yaşatmak için ne gerekirse yapacağız deyin. İnsanın insan olma sınırını zorlamayın. Biz insanız ve artık bu ülkede savaş istemiyoruz. Silaha, ölüme, kana, intikama hayır diyoruz. Barış için savaşa da hayır diyoruz. Artık bizi anlayın ve sesimizi duyun.

Van ve çevresinde meydana gelen deprem ve süren savaşta acı düşen her yüreğe sabır, yaralılara acil şifalar, ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum.

ufkumuz

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.