1. YAZARLAR

  2. Abdülkadir Selvi

  3. Davutoğlu'nun muhalefetle diyalog stratejisi
Abdülkadir Selvi

Abdülkadir Selvi

Yenişafak
Yazarın Tüm Yazıları >

Davutoğlu'nun muhalefetle diyalog stratejisi

A+A-

Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu Çankaya'ya çıktı.

Davutoğlu Başbakan oldu, hükümetin dümenine geçti.

ANAR ölçtü, iki önemli değişiklikten sonra AK Parti'nin oy oranı 51.7'ye çıktı.

Gözden kaçtı ama ANAR'ın anketinde muhalefet partilerine ışık tutan noktalar da vardı.

Geride kaldığı için çatı aday konusundaki verilere değinmek istemiyorum.

Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli açısından bir anlam ifade eder mi bilemiyorum ama Cumhurbaşkanlığı seçimindeki hezimetten sonra iki partinin tabanı liderlerinin istifa etmesi gerektiğini söylüyor.

CHP'lilerin yüzde 55'i, MHP'lilerin ise yüzde 66.7'si liderlerin istifa etmesi gerektiği şıkkını işaretlemiş durumda.

Paylaşmak istedim.

Demirel, 'Siyasetin tek bir ilacı vardır. O da başarı' derdi.

Kılıçdaroğlu ile Bahçeli'de de o yok.

Ama asıl bundan sonrasına ilişkin önemli mesajlar veriyor iki partinin tabanı.

Muhalefet cephesinde 2015 seçimlerine yönelik, 'Cephe' arayışları var.

Seçim tarihi yaklaştıkça bu çabaların daha da yoğunlaşacağı anlaşılıyor.

2015 seçimlerine CHP ile MHP'nin, 'Cephe' olarak girme formülü.

CHP'lilerin yüzde 38.4'ü, MHP seçmenlerinin ise sadece yüzde 23.8'i bu tür bir işbirliğine evet diyor.

CHP'lilerin yüzde 53.4'ü, MHP'lilerin ise yüzde 69.9'u buna hayır diyor.

Dikkatinizi çektiyse hayır oranı MHP'de daha yüksek.

Çünkü MHP seçmeni bu tür işbirliğinde siyaseten CHP'nin karlı çıktığını, kaybeden tarafın MHP olduğunu görüyor.

Ayrıca Bahçeli dönemi ile birlikte MHP seçmeni de ikiye ayrıldı.

Sahillerdeki ulusalcı MHP'liler, Orta Anadolu'daki muhafazakar milliyetçiler.

MHP'nin muhafazakarları, referandum ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi ülke geleceği açısından kritik anlarda parti aidiyetine göre değil, dünya görüşlerine göre hareket ediyorlar.

En son Cumhurbaşkanlığı seçiminde çatı adaya rağmen Orta Anadolu'daki MHP seçmeninin önemli bir bölümü Recep Tayyip Erdoğan'ı tercih etti.

10 Ağustos siyaset açısından yeni bir milat oldu.

Liderini Çankaya'ya çıkarıp, Davutoğlu ile yoluna devam eden AK Parti yeni sürecin adını, 'Yeni Türkiye' olarak koydu.

Başbakan Davutoğlu tarafından TBMM'de okunan hükümet programında, mimarinden çözüm sürecine, yeni Anayasa'dan, inşa eğitimine kadar sıralanan unsurlar, Yeni Türkiye'nin içini doldurmaya yönelik çabalardı.

Restorasyon süreci bunun en çarpıcı ifade ediliş şekliydi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nda bir süredir dikkat çeken bir nokta var.

Yeni Türkiye'nin dilini oluşturmaya çalışıyorlar.

Özellikle Davutoğlu bu konuda bir çaba içinde.

Diyalog ve yumuşama yönünde adımlar atıyor.

AK Parti grubundaki ilk konuşmasında sert bir dil kullanmamaya özen gösterdi. Gerilimden uzak durdu.

'Salı sendromunu' Türkiye'nin gündeminden çıkarmaya kararlı.

Yeni yasama yılında grup toplantısında tribünlerden tezahürat yapılmasına son vermeyi planlıyor.

Meclis'te Başbakan olarak Genel Kurul salonuna ilk girdiğinde muhalefet sıralarına yöneldi. Bahçeli ile tokalaştı. CHP ve HDP Grup başkanvekillerinin elini sıktı.

Yine Söğüt'te Bahçeli ile tokalaşmak için özen gösterdi.

Bu mesaj taban tarafından da kabullenilmiş olmalı ki, Söğüt'te Bahçeli kürsüye çıkarken AK Partililer tarafından alkışlandı.

Ama aynı karşılığı Bahçeli'nin bir sıra arkasına dizili olan MHP'liler göstermedi. Başbakan kürsüden inerken bir kısmı protesto etti. Bahçeli en ufak bir müdahalede bulunmadı.

Kılıçdaroğlu ve Bahçeli hala eski Türkiye'nin dilini kullanmaya devam ediyorlar.

Gergin ve polemikçi.

O nedenle Başbakan Davutoğlu, medya mensuplarıyla buluşmasında muhalefet liderlerine sitem etti.

Davutoğlu cephesinden edindiğim izlenim şu:

Başbakan, diyalog ve yumuşama adına tavrını sürdürecek.

Ancak yumuşamanın siyasete yansıyabilmesi için sadece iktidarın adım atması yeterli olmuyor.

Sadece Başbakan'ın istemesiyle diyalog kurulamıyor.

Sıkılı yumruklarla tokalaşılamadığı gibi.

Muhalefet yaklaşmak isterse karşısında muhatap bulacak.

Çözüm süreci, yeni Anayasa gibi konular başta olmak üzere ülke sorunlarıyla ilgili bir arayışa girmek isterse, Başbakan Davutoğlu tarafından karşılıksız bırakılmayacak.

Yani uzattıkları el havada kalmayacak.

Burada Davutoğlu ısrarla diyalog arayışı içerisinde olacak demiyorum. Bunun bir zaaf olarak algılanmasını da istemez. Çünkü sertleşmesi gerektiğinde de nasıl hareket ettiğini biliyoruz. Paralel yapıyla mücadelede en kararlı tavrı ortaya koyanlardan biriydi.

Diyalog ve yumuşama yönünde çaba içinde olan 9 seçimi üst üste kazanmış ve Türkiye'nin yüzde 52'sinin desteğini elde etmiş bir siyasi hareket.

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Davutoğlu 8 aylık değil, 8 yıllık planlar yapıyor.

Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ise eski Türkiye'nin eski liderleri olarak, eski türküleri söylemeye devam ediyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.