1. YAZARLAR

  2. Abdülkadir Selvi

  3. Çözümün vebali omuzlarımızda
Abdülkadir Selvi

Abdülkadir Selvi

Yenişafak
Yazarın Tüm Yazıları >

Çözümün vebali omuzlarımızda

A+A-

Diyarbakır'da gecenin bir yarısı

Müthiş bir yağmur yağıyor.

Gazi Köşkü'nde Kürt sorununu tartışıyoruz.

Yağmur sesi rüzgarın sesine karışıyor.

Gazi Köşkü'nün bahçesinden, rüzgarın etkisiyle hışırtıyla sağa sola yatan ağaçların arasından Dicle'ye doğru bakıyorum.

Deli deli akıyor Ongözlü köprüye doğru.

Orhan Miroğlu, 'Gazi Köşkü'nde Kürt sorununu tartışıyoruz' diyor.

Gecenin bir yarısında gittiğimiz ciğercide Şeyh Said'in torunu Muhammed Akar'a soruyorum.

1925'te İstiklal Mahkemesi benim ailemin de içinde yer aldığı bölgenin 56 ailesinin dağıtılması kararını Gazi Köşkü'nde verdi diyor.

Diyarbakırlılar entelektüel kapasitesi yüksek insanlar. Onlar sadece okumamış. Geçmişin acılarıyla yoğrulmuş ve her nesil bir şekilde yaşamış bu sorunu.

Her geldiğimde, onlardan yeni şeyler öğreniyorum.

Gece epey ilerlemiş. Şehir sakin. Zaten bir süredir Diyarbakır sokakları sakindi diye izlenimler paylaşmıyoruz.

Sabah oluyor.

AK Parti'nin düzenlediği, 'Çözüm süreci' konulu toplantıdayız.

Masanın başında AK Parti'nin üç bakanı oturuyor. Beşir Atalay, Efkan Ala ve Mehdi Eker.

Çalıştayın adı iyi seçilmiş.

'Yeni Türkiye'nin açılan kilidi: Çözüm Süreci'

Toplantı bölgede bir beklenti oluşturmuş. Çözüm sürecine yeni bir ivme verilmesi olarak görüyorlar.

İçişleri Bakanı Efkan Ala konuşurken salondan ayrılıyorum şehirde gözlemlerde bulunmak üzere.

Ekranlar açık ve halk bakanın konuşmasıyla ilgili. Efkan Bey, umutlu konuşuyor. 'Yol haritamız var' diyor.

Şehirde memnuniyet havası artıyor.

Çözüm süreciyle ilgili çalıştayın salonda kalmadığına, sokakta karşılık bulduğuna tanık oluyorum.

Diyarbakır bir kaç gündür Lice yolunda yaşananlardan tedirgin. Turist patlaması yaşayan şehirde, Lice olaylarıyla birlikte turist sayısında gözle görülür bir azalma olmuş.

O yüzden huzursuzlar.

O yüzden hükümetin güvenlikçi politikalar yerine ısrarla çözüm süreci demesi, çalıştay düzenlenmesi umutları artırıyor.

Oradan başka bir çalıştaya geçiyorum.

Çocuğu dağa çıkmış annelerin Diyarbakır Belediyesi'nin tam karşısında iki yolun ortasındaki refüjün üstünde düzenledikleri çalıştaya.

Kadın örgütlerinin, İnsan Hakları Derneği'nin, Mazlum-Der'in, Barolar Birliği'nin ilgi göstermediği, 'Analar Çalıştayı'na.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı yazıyor.

Onun hemen yanında Kürtçe, 'Şaredariyan Bajare Mezin Amed' yazısı duruyor.

Tam karşıda ise Kürt anneler.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin başında bir Kürt anne bulunuyor.

Gültan Kışanak.

Orta refüjde ise yağmurun altında yine Kürt anneler bekliyor.

Diyarbakır Belediyesi'nin önünde oturmalarına izin verilmeyen Diyarbakırlı anneler.

BDP, çocuğu dağa çıkan anneler konusunda kötü sınav vermiş.

Ve başlıyoruz gözü yaşlı annelerle konuşmaya. Kimi zaman topluca konuşuyorlar. Ama genelde tek tek. Evlatlarının fotoğraflarını yanlarından ayırmıyor.

Efkan Toklar 14 yaşında.

Annesi Süreyya Toklar, 'Annelerin yüreğindeki ateşe su serpsinler' diyor.

Selahattin Demirtaş'ın, 'MİT para veriyor' sözü onlar için ikinci bir yıkım olmuş. Onurlu insanlar.

'Annelik parayla yapılmaz. Bu işi parayla yapıyorlar diyenler evlatlarını bana parayla versinler. Ben onları dağa da göndermem' diye konuşuyor.

Yusuf Aşan 14 yaşında.

Şehriban Aşan oğlunun fotoğrafını uzatır.

'Bebe gibiydi' diyor.

17 yaşındaki Ferdi Ulutaş'ın annesi Beriha Ulutaş, 'Çocuğumu kimse için büyütmedim. Oğlumu istiyorum' diye söze giriyor.

Çocuklarının ismini yazdırmak, fotoğrafını göstermek istiyorlar. Yazılırsa gelir, görünürse bırakılır diye.

Vedat Aydın'ın yaşını sormamışım. Annesi Leman Hanım bilinçli bir kadın.

'Biz buraya siyaset için gelmedik. Bize para için geldiler demesinler, yüreğimiz yanıyor' diye konuşuyor.

Yolun ortasındayız. Sağımızdan solumuzdan araçlar geçiyor. Bolca egzoz gazı yutuyoruz.

Zarife Aslan, 'Benim oğlumu unutma' diyor. Sanki ben çıkıp dağa getireceğim. Bir ananın umudu.

Mehmet Aslan oğlunun adı.

'Gültan Kışanak'a, Abdullah Öcalan'a, Murat Karayılan'a rica ediyorum evladımı getirsinler' diyor.

Mukaddes Yapıcı'nın kızı Zehra çıkmış dağa. Geride engelli kız kardeşi kalmış. Belli ki gözündeki yaş kurumamış o günden bu yana. Annesi bir umut katılmış annelerin arasına.

Ramazan Şentürk'ün annesi Zübeyde Hanım ise Ankara'ya sesleniyor: 'Bizim üzerimizden siyaset yapmasınlar. Evlatlarımızı bize ulaştırsınlar' diyor.

Lütfiye Bozoğlu ise Erzurum'dan 3 ineğini satıp oğlu Sedat'ı kurtarmak için düşmüş yollara.

'Ben siyaset istemiyorum oğlumu istiyorum' diye konuşuyor.

Babalar var.

Yunus Bedir Ağrı'dan gelmiş oğlu Osman Bedir için.

'Para için gelmedim çocuğumu versinler bir saniye bile durmam' derken tepkili.

Ferhat Deniz'in annesi Muazzez ana konuşmakta zorlanıyor.

'Ne istiyorsun' diyorum.

'Bir ana ne ister ki?' diye o bana soruyor.

'Evladımı' diye ekliyor.

Perihan Gözlügül Antep'ten gelmiş.

İki kızı birden yok.

'Çare Başbakan' diyor.

Bir abla.

Fatıma Cebe.

14 yaşındaki kardeşi Veysel için gelmiş.

Bilinçli bir kadın.

'Kardeşimin eli silah tutmasın. Kalem tutsun' diye konuşuyor.

Babalar konuşmak için yanlarına davet ediyorlar.

Bir dede.

Sabri dede.

Muhammed Emin Önalan'ın dedesi.

'Bir çağrınız var mı' diyorum.

'Bir çağrımız olmasa buraya niye geldik' diyor.

'Kimseye kinimiz yok' diye ilave ediyor.

Çağrısı Başbakan'la birlikte BDP'ye.

Evlatlarımızı, kardeşlerimizi, torunlarımızı verin diyorlar.

Yanlarından ayrıldım ama yüreğin gözü yaşlı analarla kaldı.

Dağkapı'dan geçerken Tony Blair'in o sözü dolaşıyordu kafamda.

Blair, kendisini IRA sorununu çözen adam olarak tarihe geçiren 'Hayırlı Cuma' anlaşmasında, 'Tarihin elini omuzlarımızda hissediyorum' diyor.

Ey Türkler ve ey Kürtler;

Çözüm süreciyle birlikte ben de tarihin elinin omuzlarımızda olduğunu hissediyorum.

Ey Türkler ve Ey Kürtler;

Ama aynı zamanda tarihin vebalinin de omuzlarımızda olduğunu hissediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.