1. HABERLER

  2. MAKALELER

  3. Çirkinleştirilmiş İnsan/ Murtaza Mutahhari
Çirkinleştirilmiş İnsan/ Murtaza Mutahhari

Çirkinleştirilmiş İnsan/ Murtaza Mutahhari

insani ahlaktan mahrum olan, ruhunu yitirip bütünüyle hayvanlara mahsus özellikler kazanan insan çirkinleşmiştir.

A+A-

 

"Çirkinleştiren değişimler" meselesi üzerinde biraz durmakta fayda var. Kur'an'da "mesğ" tabiriyle geçer bu. Nedir bu "çirkinleşme"? Ne demektir "çirkinleştiren değişimlere uğramak"?!

 

Eski kavimlerden birinin çok günah işlediği ve günahlarda ısrar edişleri sebebiyle peygamberlerinin lanetine uğradığı ve şekillerinin değiştirildiği, çirkin bir şekle sokuldukları anlatılır, hayvana dönüştükleri söylenir. Pek çok kimse duymuştur bunu; mezkur ümmet maymuna dönüşmüştür mesela; ya da kurt, ayı vb. bir hayvan haline gelmiştir. Buna "mesğ" edilmek, yâni kötü bir değişime uğrayarak çirkin bir hale gelmek denir.

Burada, "acaba bu insanlar gerçekten çirkin bir değişime mi uğradılar, yâni hayvan mı oluverdiler?" sorusu geliyor akla... Burada bir incelik var; farz edelim ki insan fiziki olarak değişmiyor, yâni hayvan şeklini almıyor da manevi ve ruhi açıdan hayvanlaşıyor... Mümkündür bu; hatta kötülük, aşağılık ve ruhi çirkinlikte eşi benzeri görülmemiş bir hayvana da dönüşebilir.

Nitekim Kur'an bu hususta "...Onlar dört ayaklı hayvanlara benzerler, hatta daha da sapıktır onlar..."der. Nasıl mümkündür bu? Gerçekten bir insan ruhi açıdan bir hayvana dönüşebilir mi? Evet, dönüşebilir! Zira insanın şahsiyetini meydana getiren unsurlar onun ahlaki ve ruhi yapısıdır, psikolojik özellikleridir. İnsani ahlaktan mahrum olan, insanlık ruhunu yitirip bütünüyle yırtıcı hayvanlara mahsus özellikler kazanan bir insan "çirkinleşmiş" ve çirkin bir değişime uğramış demektir, gerçekten hayvanlaşmıştır, hayvana dönüşmüştür artık.

Bir domuzu ele alalım mesela; ruhuyla vücudu mütenasiptir, yâni bir domuzdur o, domuza mahsus özellikleri vardır tabiatıyla. Bir insan da bu özellikleri taşıyor olabilir, bütünüyle domuza has hasletler kazanabilir. Böyle bir insan "çirkinleştiren bir değişime" uğramıştır işte, insanlıktan çıkmış, domuzlaşmıştır. Mana itibarıyla; batında ve hakikat gözüyle bakıldığında o bir domuzdur ancak, başka bir şey değil.

O halde nâkıs ve kusurlu insan kimi vakit çirkinleşme merhalesine kadar varmaktadır, değişime uğramakta, insanlık hasletlerini yitirmektedir. Bunlara pek az kulak verir çoğumuz; kimileri de daha geç inanmak için bunları mecaz sanır; ancak gerçektir hepsi de.

İmam Seccad (a.s) devrinde yaşamış olan bir zat şöyle anlatır: "Arafat'ta İmam Seccad'la (a.s) birlikte idik. Yüksek bir yerden baktığımda Arafat meydanının dalga dalga, insanlarla dolup taştığını gördüm. İmama "Elhamdülillah hacılar pek ziyade bu yıl" dedim, İmam "Feryatlar ziyade, bağrışanlar çok, hacıysa pek az" buyurdular. Sonra nasıl oldu anlayamadım; İmam nasıl bir görüş verdi bana, kalbimdeki hangi gözü görür hale getirdi bilmem; bana "Bir de şimdi bak." buyurdular, baktım... Hayretten küçük dilimi yutacaktım neredeyse; meydan hayvanlarla doluydu, tam bir hayvanat bahçesiydi gördüğüm! Birkaç insan da vardı ki hayvanlar arasında şuraya buraya hareket halindeydiler. İmam "Görüyor musun?" buyurdular, "İşin batını budur işte!"

Mâna ve batın ehli nazarında gün gibi aşikar olan bir gerçektir bu, inanmayan modern akıllar ise hatayı aynada değil, kendilerinde aramalıdırlar. İnsanların batınını görebilen, hakikatini idrak edebilen kimseler günümüzde de vardır.

Tıpkı dört ayaklı hayvanlar gibi yiyip içmekten, yatıp uyumaktan ve cinsel ilişkide bulunmaktan başka bir amaç ve haz tanımayan, hayatı ve yaşamanın amacını bunlarla özetleyip bunlardan ibaret sayan bir insan gerçekten hayvan değil de nedir? Böyle bir insan gerçekten "çirkinleştirici bir değişim"e uğramamış mıdır? Bütün ruhuyla bir hayvana dönüşmemiş midir?! İnsanlık gerçeğini unutmuştur böyleleri, insani hasletlerini bütünüyle bırakmış ve kendilerine hayvani hasletler kazandırmışlardır. Nebe' suresinde şöyle bir ayet yer alır:

"Şüphe yok ki ayırma gününün vakti de tayin edilmiştir. O gün sur üfürülür de gelirsiniz bölük bölük. Ve gök açılmış, kapılar haline gelmiştir; ve dağlar yürütülmüş, seraba dönmüştür..."

Evet... Kıyamet Günü insanlar bölük bölük haşr olunacaklardır... Ehl-i Beyt İmamları (a.s) mükerrer defa "bu bölüklerden sadece birinin insan şeklinde haşr olunacağını" bildirmişlerdir! Diğer gruplar karıncalar, maymunlar, akrepler, yılanlar, kaplanlar vb. şeklinde haşr olunacaklardır.

Neden? Allah-u Teala'nın bir insanı sebepsiz yere hayvan kılığına sokması mümkün müdür? Elbette ki hayır. Ancak dünyadayken akrepleşen, şunu bunu iğneleyip zehrini dökmeyi adet edinmiş olan, üzmekten ve eziyet etmekten zevk duyan kimselerdir ki maskeleri düşecek, gerçek yüzleri ortaya çıkacak ve dünyada edinmiş oldukları kişilik ve dolayısıyla bürünmüş oldukları hal ile, yâni akrep şekliyle haşr olunacaklardır. Aynı şekilde gerçekte maymunluğu tercih eden ve dünyadayken maymunluktan başka bir şey yapmayıp iyiden iyiye maymunlaşan insanlar da maymun haline getirilecek ve bu gerçek kimlikleriyle haşr olunacaklardır.

Dünyadayken köpekleşenler kıyamet günü köpek halinde haşr olunacaklardır, gerçek budur...

"Kıyamet günü insanlar niyetleriyle haşr olunacaklardır." arzularına, maksatlarına, gerçek sıfat ve gerçek hasletlerine göre hesaba çekileceklerdir. Siz bu dünyada nesiniz, hangi durumdasınız, konumunuz, kimliğiniz nedir? Ne almak istiyorsunuz, istekleriniz nelerdir? İstekleriniz bir insanın istekleri midir, insanca mıdır? Yoksa yırtıcı bir hayvanın veya bir kuşun istedikleri midir sizin de istedikleriniz? İstekleriniz ve arzularınız neyse siz de osunuz işte! Ve, olduğunuz gibi haşr olunacaksınızdır! Sair tapınmalardan men edilmiş olmamızın sebebi de budur işte; Allah'tan başka kime ve neye tapıyorsak o bizim aslımızdır, gerçek kişiliğimizdir. Paraya mı tapınıyoruz, pulperest miyiz? O halde para bizim gerçek mahiyetimiz olmuş, varlığımıza işlemiş demektir; bütünleşivermişizdir onunla. Bu para, kıyamette kıpkızıl olacak nesnedir işte; Kur'ân'ın da buyurmuş olduğu gibi dünyada bu nesneye tapan ve bütün varlıkları servet aşkıyla yoğrulanlar ahirette de bu nesneyle bütünleşiverecektir, ayet-i kerimede zikredilmiş olduğu gibi:

"...Altını, gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamayanları acı bir azapla müjdele! O gün cehennem ateşinde bunların üzeri kızdırılıp alınlarına, yanlarına, sırtlarına bastırılacak ve işte bunlardır kendiniz için biriktirdiğiniz şeyler" denecek, tadın biriktirdiklerinizin âzabını."

Kimileri, artık madeni para geçersiz oldu, kağıt paralar çıktı piyasaya diyebilirler, idrak yetersizliğidir bu. Ahiret dünyasında varlıkların mahiyetleri farklıdır; para, onu sevenin cehennemi olacaktır deniliyorsa bunun altını, gümüş ve kağıdı söz konusu olmaz artık, o kağıt onun cehennemi olacak, yakacaktır, mesele budur.

Bunlar insanı çirkin bir değişime uğratan sebeplerdir işte. Bu gece konuşmamın mihverini sağlam ve eksik insan, salim ve ayıplı insan mevzularına ayırmaktan amacım şu neticeyi ortaya koymaktı: Ukdeli insan ayıplı insandır, özürlüdür, hastadır. Herhangi bir maddeye tapan bir insan (maddeyi kullanan ve maddeden ihtiyaç ölçüsünde istifade eden insan değil, dünyadaki nesnelerden birine tapan insan diyoruz) ayıplı ve kusurlu insandır, hastadır; değişmiş ve çirkinleşmiştir.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.