1. YAZARLAR

  2. Bayram ZİLAN

  3. CHP’nin siyasal namusu ve Deniz Baykal
Bayram ZİLAN

Bayram ZİLAN

Milat Gazetesi
Yazarın Tüm Yazıları >

CHP’nin siyasal namusu ve Deniz Baykal

A+A-

CHP Grubu Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday gösteren 111 imzalı dilekçeyi TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e sundu. 111 imza arasında Burdur Bağımsız Milletvekili Hami Yıldırım ve Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal’ın imzası da var.

Doğrusunu isterseniz buraya kadar olan her şey anormal.

Normal olan tek şey İhsanoğlu’nun adaylığı için toplanan imza föyüne 21 CHP’li Milletvekili’nin imza atmamasıdır.

Aralarında eski Genel Başkan Deniz Baykal, Süheyl Batum, Adnan Keskin, İlhan Cihaner, Hüseyin Aygün, Güldal Mumcu, Emine Ülker Tarhan ve İsa Gök’ün de bulunduğu 21 Milletvekili, 6 ok’a, laiklik ve cumhuriyetçiliğe ve CHP’nin 90 yıllık geleneğine uygun düşen bir pozisyonda yer alarak “İhsanoğlu dayatması”na karşı çıktı.

Öte yandan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başını çektiği CHP’liler, CHP ile hiçbir ilgisi olmayan, bugüne kadar CHP’nin savunduğu ilkelerin tam tersi özellikleri bünyesinde barındıran ve ortak akıldan ziyade üst aklın dayattığı bir aday olan İhsanoğlu isminin altına imza atarak kendi sosyolojilerini boşa çıkartmış oldu.

“Abdullah” ismine “fazla Arap kokuyor” diye karşı çıkan, eşi başörtülü olduğu için Abdullah Gü’ün köşke çıkmasını engellemek için 367 başta olmak üzere her türlü garabeti icra etmekte hiçbir beis görmeyen, Cumhuriyet değerlerinin ve inkılâbın sarsılmaz bekçisi CHP’nin, zamanında dinci olduğu için ülkeden kovdurttuğu kişinin oğlunu bugün aynı saikle, yani dinci olması nedeniyle, muhafazakârların oy pastasından bir dilim kapar diye aday göstermesi, büyük bir kopuşu ve kırılmayı ima ediyor.

CHP, Erdoğan karşıtı bir pozisyonda yer almak daha ne kadar savrulacak?

Kendi değerlerinden, ontolojisinden ve sosyolojisinden daha ne kadar uzaklaşacak?

İlkelerinden taviz vererek, salt pragmatik bir yöntem geliştirerek, Makyavelizmin papucunu dama atarcasına bir siyaset tarzı geliştirmek, öncelikle CHP’nin kendi tabanına bir haksızlık değil mi?

“Sırf Erdoğan seçilmesin diye” her muhalif hareketin ardına takılmak, solcu(?)yken sağcılarla, laikken dindarlarla, modernken “gerici”(?)lerle iş tutmak, “her yol mubahtır” anlayışı ile hareket etmek ve en sonunda kendiyle, kuruluş ilkeleriyle ve değerleriyle çelişecek bir pozisyonda yer almak, 90 yıllık koca bir çınar olan CHP’ye, CHP’ye gönül veren milyonlara ve CHP’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e bir haksızlık değil mi?

 CHP, kendi sosyolojisinden taviz vererek geliştirdiği her hasım ittifakı ile aslında kendi sonuna biraz daha yaklaştığının, kendi mezarını kazdığının farkında mıdır?

“Savruk siyaset”in bu coğrafyada hiçbir zaman bir karşılığı olmadı. Sağ partiler makyavelist siyasetin hiçbir faydasını görmedi. Kendisini sol yelpazede tanımlayan CHP de bu siyaset tarzından hiçbir fayda görmeyecek.

Nitekim özellikle 2010’dan itibaren pratikleştirdiği bütün antagonist ittifaklar ve ilkesiz ortaklıklar, CHP’ye hep kaybettirdi. CHP son 13 yılda bütün seçimlerden hep yenilgi ile çıktı.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de bir sürpriz beklemeye gerek yok. Sonucu aylar öncesinden belli olan bir seçime giriyoruz.

Seçim sonuçlarının bugünden belli olmasının en büyük sebebi yine CHP’dir.

CHP, seçmen eğilimlerini yanlış okuyunca, toplumsal nabzı yanlış ölçünce, rüzgâr siyaseti güdünce, seçim günü belli olması gereken sonuçlar aylar öncesinden malum oluyor. Seçim akşamı açıklanan sonuçlar ise malumun ilanından öteye geçmiyor.

Diğer taraftan bu siyasetsizliklerinin ve taktiksel hatalarının bedelini CHP tabanı ve gerçek Kemalistler, Cumhuriyetçiler ve Laikler ödüyor.

CHP’nin içinde bulunduğu bu paradoksal durum, küpüne zarar veren keskin sirkeyi andırıyor.

Keskin sirkenin kaba verdiği zararı bertaraf etmenin en kestirme yolu, bu keşmekeş siyaset tarzına son vermekten geçer.

Tam bu noktada iş Deniz Baykal’a düşüyor.

Baykal, sol siyasetin nerede duracağı kestirilemeyen eksen kaymasına dur diyebilir. CHP’nin ağır hasar bırakacak rotası ve limanı belirsiz savrulmalarını engelleyebilir. Yanlış istikametler gösteren pusulasını düzeltebilir.

Emine Ülker Tarhan, bu cesareti ve basireti gösteremedi.

Deniz Baykal gösterir mi? Bilmiyorum.

Ama ne olursa olsun, CHP, bu tarzı siyasetini değiştirmedikçe bölünmeye ve/ya tarihin çöp sepetine atılmaya mahkûm olacaktır.

Siyasetin de bir namusu vardır..

Türkiye halkı, namussuz bir siyaseti tarihin karanlık sayfalarına göndermeye muktedirdir.

@bayramzilan


 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.