1. YAZARLAR

  2. Bayram ZİLAN

  3. CHP, MHP ve HDP Birleşsin
Bayram ZİLAN

Bayram ZİLAN

Milat Gazetesi
Yazarın Tüm Yazıları >

CHP, MHP ve HDP Birleşsin

A+A-

Türkiye’de siyaset uzun süreden beri fiilen “iki partili” olarak devam ediyor. Bir tarafta Ak Parti, diğer tarafta Ak Parti muhalifleri. Ak Parti muhalifleri eski Türkiye’yi temsil ederken, Ak Parti, yeni Türkiye’yi temsil ediyor.

HDP’nin durumu MHP ve CHP’ye göre çok daha karışık. Zira HDP, yeni Türkiye’ye yakın duran İmralı ile eski Türkiye’ye yakın duran Kandil arasında Turşucu Münir Özkul ile Adile Naşit arasında kalan “Şener Şen (ziya) psikolojisi” yaşıyor. Yüzlerini Kandil’e döndüklerinde boncuk boncuk terliyorlar. Çünkü Kandil, hala silahlı/silahsız şiddet yöntemleri ve 90’lar aklıyla siyaset yap(tır)maya çalışıyor. Öte yandan İmralı, değişen Türkiye’yi ve dünyayı okuyarak, yeniye ayak uydurarak siyaset yap(tır)maya çalışıyor. HDP, Kandil’e gittiğinde “halkımızı Kobani’ye destek olmak için sokaklara çağırıyoruz” açıklaması yapıyor. İmralı’ya gittiğinde “6-8 Ekim Olayları provokasyondur” açıklaması yapmak zorunda kalıyor. Her iki söylem de HDP’ye ait. Birisi Yeni Türkiye’ye, diğeri eski Türkiye’ye ait söylemler. HDP, tam anlamıyla kapana sıkışmış durumda.

CHP ise “eski Türkiye’yi korumak ve kollamak hususunda” kendi içinde usul tartışması yaşıyor. Ulusalcı kanat, sağcı isimlerin transferine şiddetle karşı çıkıp daha radikal laiklik ve milliyetçiliği esas alarak eski Türkiye’yi savunma eğilimindeyken, Kılıçdaroğlu ve ekibi, partinin ana gövdesini bozmadan sağdan, soldan, ortaya karışık makyaj ve dolgu malzemesi olacak isimleri transfer ederek, belki de kamuflaj yaparak, eski Türkiye’yi savunmaya çalışıyor. Her iki grubun da uzlaştığı tek nokta eski Türkiye’den yana olmak.

MHP, diğer muhalefet partilerine nazaran belki de en istikrarlı parti konumunda. Yeni Türkiye iddiasını ütopya, Çözüm Süreci’ni ihanet projesi, ekonomik istikrarı çölde bir vaha olarak gören çizgileri hiç değişmedi. Türkiye dünyanın birinci ekonomisi olsa, silahlar bir daha hiç gün yüzüne çıkmayasa, hiç kimsenin burnu bile artık kanamasa, Türkiye, dünyanın en saygın ve demokratik ülkesi olsa bile MHP, yine “bütün dünya Türkün olsun” mottosuyla siyaset yapmaya devam edecek.

Ne var ki seçmenler statik değil. Seçmen davranışları değişiyor, dünya dönüyor. Döndükçe, siyaset kurumundan beklentiler ve talepler de değişiyor. Bu değişime ayak uyduran, kendisini milletin istekleri doğrultusunda değiştirip/dönüştüren ve yenileyen siyasi partiler ayakta kalıyor. Eskide kalanlar, eskiyi savunanlar, 90’lı yılların söylemini kullananlar ve klişeleşenler ayakta kalmakta zorlanıyor.

Siyaset kurumu, tam da bu noktada yeni arayışlara perde aralıyor.

Zira artık, Türkiye’de iktidar olmak, Ak Parti’den daha özgürlükçü ve Ak Parti’den daha demokrat olmakla mümkün. Özgürleşme, sivilleşme, ekonomik ve politik istikrarın bir toplumsal talep olarak konsolide olması, Ak Parti haricindeki bütün partileri demokrat ve özgürlükçü olmaya zorluyor. Bu konsolidasyon aynı zamanda demokrasi ve özgürlük yolculuğunda Ak Parti’nin “sürekli pedal çevirmesini” sağılıyor.

Durum böyleyken, yani iktidara gelmenin asgari koşulları belliyken bunu görmezden gelenler, bu koşullara göre kendisini tanzim etmeyenler yenilgiye her zaman mahkûm olacaktır. Nitekim Ak Parti’nin son 13 yılda girdiği bütün seçimlerden zaferle çıkması da bu iddiamızı ispatlamaktadır.

Bugün itibariyle muhalefet partilerinin iktidara gelebilmeleri için geriye iki seçenek kalmış durumda.

Birincisi, gayr-i meşru ve illegal yöntemlere başvurarak iktidara ge(tiri)leçekler. Sözgelimi, kışlalara gidip (eğer kalmışsa) darbeci apoletlilere, darbe yapmaları için yalvaracaklar. Darbe yapmayanlara “meğer kâğıttan kaplanmış” deyip küsecekler. Veya apoletsiz cübbelilere gidip yargı darbesi yapmaları için yalvaracaklar. Ancak askerler de, yargıçlar da zamanın ruhuna ayak uydurdu. Artık hiç kimse Türkiye’de bir gün öncesine dönmek istemiyor. Dolaysıyla bu seçenek de muhalefet partileri için artık cazip gelmiyor. Özellikle kışla önünde beklemekten bitap düşen CHP için bu seçenek bir umutsuz vaka.

İkinci ise, birleşmek! Aslında bunun denemesini defacto olarak yerel seçimlerde yaptılar. Normal zamanda birbirlerini bir kaşık suda boğacak siyasi partiler ve siyasetçiler, sırf Ak Parti kazanmasın diye birçok ilde “kutsal ittifak” yaptılar, birleşerek “voltran”ı oluşturdular. Geriye bir tek tabelalarını indirmek kaldı.

Günün sonunda Türkiye, doğal olarak iki partili bir sisteme doğru ilerliyor.

Özellikle Çözüm Süreci’nin nihayete kavuşması, silahların gömülmesi, ölümlerin ve kanın durmasıyla MHP ve HDP’nin marjinalleşeceğini, Kemalist resmi ideolojinin kendi varlığını devam ettirmek için ürettiği sanal korkular olan bölünme ve şeriat korkusunun demokratikleşme ile boşa çıkmasıyla CHP’nin marjinalleşeceğini söylemek için Siyaset Bilimci olmaya gerek yok. Olan biteni çıplak gözle görmek mümkün.

Bu durumda MHP, CHP ve HDP’ye söylenecek tek şey var:

Bütün muhalefet partileri birleşin. Sizin kaybetmekten başka kaybedecek neyiniz var?

Twitter: @bayramzilan


 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.